İnsan, çok sayıda kitapta yazıldığı gibi, aslında, dünyayı 20.000 yıldan daha uzun bir süre önce insanlığı “yemek” olarak yetiştirmek için düşmanca bir niyetle ele geçiren dünya dışı bir ırkın ürünü mü? Eğer bu gerçekten böyle ise, insan şu ana kadar bilmediği bir türün bir gıda ürününden başka bir şey değildir, bu durumda sadece gıda terimi biraz farklı bir şekilde anlaşılmalıdır.
Bu bilgi hala insanlığın asla deneyimlememesi gereken yasak gerçeğinin bir parçasıdır.
Binlerce yıldır insanlık yapay olarak yaratılmış bir kölelik ve ıstırap matrixi içinde yaşamıştır ve bu dönemin sonuna ancak daha yüksek bir bilinçle ulaşılabilir. Sonunda bunu başarmayı başarabilir miyiz?
Yaşıyoruz ve fiziksel olarak değil ruhsal olarak acı çekiyoruz. Yani, hayatımızı oluşturan her şey manevi düzeyde gerçekleşir. Ruh yalnızca bizim gerçek benimiz değil, aynı zamanda yaşam dediğimiz şeydir. Yani fiziksel bedenimiz, üç boyutlu bir düzeyde yaşamayı ve hayatta kalmayı başardığımız ruhumuzun taşıyıcısından başka bir şey değildir.