Videonun Türkçesi;
Çoğu insan kalplerimizin ve zihinlerimizin birlikte çalıştığı uyum ve akış içinde olmanın nasıl hissettirdiğini bilir, dahil olan diğerleriyle gerçek bir bağlantı vardır. Bu sinerji deneyimini sevmek kolaydır; ama çoğu zaman bu niyetle ya da bilerek değil şans eseri gerçekleşir. Bunu istenildiğinde günlük iletişimlerimizde, projelerimizde ve zorluklarımızda üretebilmek hoş olmaz mıydı?
Araştırmalar eşevreli (uyumlu) bir hale geçiş yaptığımız zaman, kalbin ve beynin birbirine geçen iki sistem gibi sinerjik olarak işlediğini gösteriyor. Kalp ve beyin arasındaki bu enerjinin nasıl aktive edileceğini ve sürdürüleceğini ve artan zihinsel berraklık ve ayırt etme kapasitesiyle birlikte stres üreten kalıpları önlemeyi öğrenebiliriz. Bunu yaptığımız zaman, kişisel, sosyal ve küresel zorluklar için yaratıcı çözümlerimiz çok daha erişilebilir olur, bize daha fazla sezgisel erişim ve akış sağlar.
Son 20 yılda HeartMath Enstitüsü istekle yapılan basit olan ve bilimsel araştırmaya dayanan eşevrelilik (uyum) oluşturan teknikler üretti. Misyon temamız gerçekte kim olduğumuzun ortaya çıkması için ruhun bilgeliğine ve rehberliğine sezgisel bağlantı işlemini basitleştirmektir. Yeni araştırma enerjisel veya ruhsal kalbimizin doğal içsel teknolojimize erişim noktası olduğunu ileri sürüyor; iletişimlerimizi, kararlarımızı ve seçimlerimizi çok daha yüksek etkililik seviyesine yükseltebilen kalbin sezgisel zekası.
Araştırmamızdan gelen ilginç bir bulgu, insanlar takdir veya şefkat gibi gerçek, samimi öz kalp hisleri taşıdığı zaman, bunun onların kalp uyumlarını doğal olarak artırdığıdır. Göremediğimiz veya dokunamadığımız sistemlere değinmek için enerjisel terimini kullanıyoruz, örneğin düşüncelerimiz, duygularımız ve sezgilerimiz. Zihin ve kalp hisleri düşüncelerimizin, duygularımızın altında yatan enerjisel kaynaklardır. Bunlar biyolojik sistemlerimizin ana sürücüleridir ve davranışlarımızda, seçimlerimizde ve sonuçlarımızda güçlü bir etkisi vardır.
Sezgisel, enerjisel kalp insanların tarih boyunca “içsel ses”leri ile ilişkilendirdikleri şeydir. Bizim perspektifimizden enerjisel kalp zihin ve beyne sürekli sezgisel bilgi akışı iletir, çoğu durumlarda zihin ve beynin küçük bir yüzdesini kullanırız, çünkü ego seçimlerimiz sezgisel öneriye engel olur. Kalbin sezgisine erişim insanlara göre değişir, ama hepimiz buna sahibiz. Zihnimizi yavaşlatmayı ve daha derin kalp duygularımıza uyumlanmayı öğrendikçe, doğal sezgisel bağlantımız gerçekleşebilir. Sezgi enerjisel altına benzer – sezgisel içgörülerimiz çoğu zaman kendimiz, başkaları, sorunlar ve hayat ile ilgili yıllarca biriktirilmiş bilgiden daha fazla anlayışı açığa çıkarır. Bu nedenle eşevrelilik (uyum) hali hızla ilgi kazanıyor. Bu halde, çok daha fazla sayıda insan kalplerinin sezgisel rehberliğine artan erişimi bildiriyor, bunun kendi içlerinde olduğunu kavrıyorlar ve biraz uygulamayla buna erişmek düşündüklerinden daha kolaydır.
Laboratuarlarımızda yapılan araştırma bir birey kalp uyumluluğunda olduğu zaman, kalbin daha fazla uyumlu elektromanyetik enerji alanı yaydığını onayladı, bunun insanlara, hayvanlara ve ortama yararı olabilir. Artan sayıda bilimsel kanıt, eşevreli (uyumlu) bir grup işbirliği olduğunda bunun artan akış, etkililik ve yüksek sonuçların potansiyelleri ile sonuçlandığını ileri sürüyor. Grup katılımcılarının yalnızca senkronizasyon içinde olmadıkları, aynı zamanda görünmeyen enerjisel bir seviyede iletişim kurdukları görülüyor. Ailelerimiz, iş arkadaşlarımız, dostlarımız, hayvanlarımız ve daha fazlası sadece bizim var olmamızla kişisel uyumumuzdan yararlanabilir.
Araştırmamızdan, kalp uyumunun eylemsiz, boş bir hal olmadığını biliyoruz; dışarı erişir, bir çok faydalı şekillerde başkalarını etkiler ve destekler. Bilimsel kanıt tüm canlı sistemleri ve bilinci birleştiren küresel alan ortamı için destek sağlar. Bir çok bilim adamı tüm insanlar ve dünyanın enerjisel sistemleri arasında geri bildirim döngüsünün var olduğuna inanıyor. Kollektif niyet ve işbirliğinin artan etkisini kavramak için diğer girişimler ile birlikte çalışıyoruz. Başkalarıyla artan kalp bağlantısını ve işbirliğini kolaylaştıran aletleri ve teknikleri olan artan sayıda organizasyon var. Bu, kalbin kollektif açılışına evrimleşiyor ki bu artan sosyal ve küresel uyuma doğru büyük bir adımdır. Buna kalbe dayalı yaşamak adını veriyoruz.
IHM, Küresel Uyum Girişim Projesinde dünyanın manyetik rezonanslarını ölçmek için tüm dünyada 14 sensör var. Bu küresel ağ bilimsel araştırmamızın dünyanın manyetik alanı ile kollektif insan duygularının ve davranışlarının birbirine bağlılığını kanıtlamayı sağlayacaktır. Bilim dünyanın manyetik alanının insanları çok derin şekillerde etkilediğini gösterdi, ama niyetimiz kollektif olarak insanların dünyanın manyetik alan ortamını nasıl etkilediğini araştırmaktır. Her bireyin enerjisi küresel alan ortamına katkıda bulunur ve her insanın düşünceleri, duyguları ve niyetleri alanı etkiler. Alan ortamının uyumunu artırmakta ilk adım her bireyin kendi enerjisinin sorumluluğunu üstlenmesidir. Her gün “alana beslediğimiz” düşüncelerimizin, hislerimizin ve tutumlarımızın daha fazla farkında olarak bunu yapabiliriz. Hipotezimiz yeterince birey kendi kalp uyumunu artırdıkça, bunun artan sosyal uyuma yol açmasıdır. Kültürlerin ve ulusların kritik kitlesi daha uyumlu bir şekilde hizalandığı zaman, bu en sonunda artan küresel uyuma ve sürdürülebilir barışa götürebilir.
HeartMath’ın kurucusu Doc Childre şöyle belirtiyor; İnsanlığın daha fazlası kalbe dayalı yaşamayı uyguladıkça bu, bilincin sonraki seviyesine “ergenlik ritüeli”ni nitelendirir. Kalplerimizin sezgisel rehberliğini kullanmak pratik zekaya dayanan sağduyu olacaktır.
HeartMath Enstitüsü
(Çeviri: Saffet Güler)
0 comments:
Yorum Gönder