Arkadaşlar, bu benim dün sizlere bahsettiğim, eskinin bırakılması gerektiği konusundaki Arkturus Grup Mesajı. Neredeyse yine bu harika mesajın tamamını kalın harflerle yayınlayacaktım. Mor Alev Dostuna çok çabuk yaptığı bu çeviri için çok teşekkürler, ve tabii ki bize her adımda yardım eden Arkturuslular ve onların iletişimini bizler için kelimelere döken Marilyn’e de teşekkür ediyorum. Orijinal mesaja buradan ulaşabilirsiniz.
Arkturus Grubundan Selamlar,
Bizler Işığın, her bireyin Bilinç açılımına uygun oranda arttığını ve İnsanlığın kalplerinden her zamankinden daha fazla saçıldığını, gözlemliyoruz. Aranızda daha önceleri, tanımadığı birine bir gülümseme bile bahşetmeyen ama şimdilerde bunu yaptıkları için kendilerini huzurlu ve mutlu hisseden, kişiler var. Görünüşte basit olan bu eylemler bile, kişisel ve küresel değişimi göstermektedir.
Işığı yansıtma yeteneği, kişinin bilinç durumuna bağlıdır. Dolayısıyla, sizden daha az spiritüel olan bir bireyi, yargılamayın. Herkes, kendi farkındalık seviyesi doğrultusunda bir şeyleri yaşar ve bunu yaptıkça daha fazla gelişir.
İnsanoğlunun eskiyi bırakarak yeniye doğru çıktığı yolculuğuna, yaşadığı hayat gailesi ve acıları yansır. Ve bunlar, mekânlarda veya kişilerde uzun süre takılı kalmış olan yoğun enerjileri açığa çıkarır. Algıları açık olan kişiler, gerçeğin her geçen gün giderek derinleşen seviyelerde ortaya çıktığını görüyorlar ve eskiden ilgilerini çektiği birçok konuyla artık, aynı frekansa girmiyorlar.
Sezgilerinize kulak verin, Sevgililer. Zira rehberlik alacağınız mercii, sezgilerinizdir. Her durum için, doğru veya yanlış diye iki seçenek sunan Evrensel üçüncü Boyut Dünya bilincinden, kendinizi kurtarmaya çalışın.
Asla herhangi bir şeye güç kazandıracak anlamlar yüklemeyin… İşin kilit noktası, budur. Sadece TEK bir GÜÇ vardır, o kadar. İnsanoğlunun yaşam sahnesi, hem iyiyi hem de kötüyü yansıtmaktadır. Yani, Dünyevi zıtlık ve ayrımcılık bilincinin, diğer ifadelerini… İyi resimlerin, kötü resimlerden daha gerçek olmadığının farkına varın, Sevgililer. Çünkü her ikisi de, zıtlığı yansıtır ve her ikisi de zıtlık değneğinin birer ucudur.
Bireyler, paranın yukarı bakan “iyi” yüzüyle yaşamak için, çok fazla çalışıyorlar. Ancak eninde sonunda para dönecek ve diğer yüzü yukarı bakacaktır. Zira düalite/zıtlık ve ayrımcılık bilinci devam ettiği sürece, bu böyle olacaktır. Oluşmayan hiçbir bilinç (düşünce) yoktur. Sizler birer Yaratıcısınız Sevgililer, size inandırdıkları gibi, değersiz insanlar değil…
Şimdi, kendilerini rahat hissettikleri yaşamlara sıkıca tutunan kişiler için, epey zor ve acılı bir deneyim olan, “kaybetme” hakkında konuşmak istiyoruz. Kaybetme deneyimi, bir şeyin veya bir kimsenin gittiğini ve bir daha geri dönmeyeceğini veya en azından eskisi gibi olmayacağını bilmekten kaynaklanan, boş bir üzüntü duygusunu beraberinde getirir. Bu “kayıp” genellikle, pişmanlık, üzüntü, hayal kırıklığı ve umutsuzluk olarak yaşanır. Ve bu duygulara sıklıkla, kaybedileni geri kazanmak için çılgınca bir arayış çabası, eşlik eder.
Dönüp geçmişe bakmak ve artık bitmiş ya da size birkaç beden küçük gelen bir takım yerlere, insanlara ve deneyimlere özlem duymak, ruhsal Uyanışınızı yavaşlatacaktır. Çünkü yeni gerçekler, açık olmayan ve eskiyle dolu olan bilincinizde girecek yer bulamayacaktır. (Sevgili Mor Alev’in yazısından alınan paragraftır)
Enkarnasyonla (yeniden bedenlenme) birlikte gelen unutkanlık perdesi, çoğu kişinin sadece gördükleri, duydukları, tadını aldıkları, dokundukları ve kokladıkları şeylere inanmasına neden olur. Ve bu yüzden onlara umut, keyif, huzur ve neşe veren her şeye, sıkıca tutunurlar.
Burada, eski bir Enerjiyi temizleme sürecinin, geçmişteki birçok olayları bilinçli bir şekilde hatırlamayı da beraberinde getirdiğinden bahsetmek önemlidir. Ancak bu, o olaylara geri dönmek için duyulan özlemle aynı şey değildir. Eski Enerjileri temizleme işleminde, üzüntü veya kayıp duygusunu hissedebilirsiniz. Ancak onların artık içinizden dışarı akmasına hazırsınızdır. Onları yeniden canlandırmak, ya da güzel olayları geçmişinizde tutmak ama kötülerinden kurtulmak gibi bir eleme işlemiyle uğraşmazsınız. Bu dönemde her türlü kayıpların meydana gelmesinin sebebi, onları oluşturulan ve yerlerinde sabit tutan Enerjilerin, dağılıyor olmasındandır.
Yeryüzünde Yaşam, öğrenmek ve gelişmek için vardır. Ancak bunun sonsuza dek süreceği anlamına gelmez. Dünya’yı deneyimlemeyi seçmenin tek amacı, burada edinilen deneyimlerin sonucunda, gerçeklik bilincine gittikçe daha derin vakıf olmaktır. Yeni başlayan kişilerin “gelişmesi”, daha bilinçsizce oluşur (genç ruhlar). Ancak bu mesajları okuyan sizler, genç ruhlar değilsiniz ve “Bu olaydan ne öğrenmem gerekiyor? Bilincimde hala hangi kavramı veya inancı tutuyorum ki, bu deneyim başıma geldi? ”diye kendinize sorarak, her bir deneyimi bir ders olarak anlamaya hazırsınız.
Dünyasal deneyimler her zaman, zor ve keyifsiz olmak zorunda değillerdir. Neşe ve keyif, Tanrıya en yakın Enerjilerdir ve sizin de doğuştan İlahi hakkınızdır. Bir sürü üzüntüyü ve acıları yaratan sadece, çağlar boyunca süregelen üçüncü Boyut inanç sistemindeki, cehalettir.
Yanlış inançlarından dolayı, ruhani olmak için acı çekmek ve bir şeylerden mahrum kalmak zorunda olduklarını düşünen ve bu yüzden hala kendilerine neşe ve keyif içinde yaşamaya izin vermeyen, kişiler var. Bu saçmalık… Dindarlık safsatası! Size keyif verecek bir şeyler bulun. Onlarla mutlu olun ve elinizden bir şekilde gidecek olsalar bile, onlara takılı kalmamaya çalışın. Yeni veya daha büyük bir şeyin oluşması, sadece eskiyi bırakmayla gerçekleşir.
Bir şeylerin kaybından dolayı acı veren duygular, normaldir ancak bu duygulara direnilmemesi gerekir. Zira direnmekle, direnç gösterilen şey her neyse, öyle bir güç oluşturur ki, bu kez o güce karşı direnmek gerekir. Tecrübeli bir ruhsal öğrenci bile, “Bunu düşünmemeliyim… Bunu böyle veya şöyle hissetmemeliyim… Bu gerçek değil, bu bir yanılsama…” gibi söylemlerde bulunarak, hata yapabilir. Şayet bir şeylerin kaybını deneyimlediyseniz ve beraberindeki duygular ortaya çıkıyorsa, onlara izin verin, onları hissedin ve ne deneyimlediyseniz onu kabul edin.
Ruhanilik, asla bir şeyleri inkâr etmek veya yok saymak demek değildir. Tam tersi, aslında inkâr edilmesi gereken hiç bir şey olmadığının farkına varılmasıdır. Böylece, dış görünüşün geçici olduğunu hatırlamaya başlarsınız ve kim veya ne olduğunuz gerçeğinden, sizi hiçbir şey koparamaz. Artık daha derin bir farkındalıkla hareket edersiniz, acınız azalır ve geçer.
Zaman artık, Tanrısallığınızı ilan etmek ve yarattıklarınızın sorumluluğunu alma zamanıdır. Sizler, daha derin bir farkındalık durumuna geçme noktasındasınız. Ve bazılarınız buna hazır ama istekli değil. Bazıları ise, kendilerine oluşturdukları huzurlu bölgelerden çıkabilmeleri için, kayıpla ilgili deneyimler yaşamaları gerek. Onları daha önce huzurlu ve mutlu kılan kişilerin, eşyaların veya deneyimlerin kaybı belki de, bireysel evrimleşmenin bir sonraki aşamasına geçmeleri için gerekli olabilir.
Bir kaybı yaşamak, kişiyi bir şeyleri keşfetmeye iter. Böylece, Yeni ve genellikle daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk, huzur ve Işık deneyimlerler. Aslında zaten benliklerinde var olan ama olduğu bilinmeyen duyguları yansıtırlar. Hâlbuki bu duyguları yaşamak için, üçüncü Boyut ivmelerine hiç gerek yoktur.
Kayıp, algısal bir deneyimdir. İlahi Bilinç Yasasında sonsuza kadar duracak olan madde’den dolayı, hiçbir şey gerçekten kaybolamaz. Sizler, İlahi Bilinç ile bir değilsiniz, Siz İlahi Bilincin kendisisiniz. (İnsansı beden olarak değil, gerçek ruhsal özünüzle).
Ayrımcılık anlayışından, Birlik bilincini gerçekleştirmeye giden yolculuğunuzun sonunda, yeni bilinç durumunuz oluşacak. Bu yolculuk insanlığın bakış açısından, çok uzun bir zaman alacakmış gibi görünüyor olabilir. Ancak, dağın tepesine çıkan pek çok farklı yollar vardır… Hepsi de aynı yere götürür. Bazıları virajlı ve dolambaçlı, bazıları ise düzdür.
‘Daha önce başıma geldiyse, bir kez daha başıma gelir’ gibi kayıpla ilgili korkunuz ortaya çıkar çıkmaz, o korkunuzun varlığını kabul edin ve bırakın. Şayet ruhsal farkındalığınız gelişmişse, eskisinden daha iyisini yaratın. Korku duygusu, bilinç açılımı için en büyük engeldir. Bu, ister bilinmeyen bir şeyin korkusu olsun, isterse somut bir şeye duyulan korku olsun, fark etmez. Korku duygusu kendi içinde, çok düşük enerjik tınlaşımlar barındırır ve ayrımcılığa olan inancı yansıtır. Sizi, kendinizin iyi tarafınızdan (Tanrısal) veya sizi temsil eden İlahi Varlık her ne ise, ondan ayırır.
Bugünün dersi, herhangi dışsal bir şeye olan bağımlılığınızı salıverme üzerineydi. İnsanoğlunun, Dünya’nın nimetlerinden faydalanması ve onların tadını çıkarması gerekir. Ancak, onlar olmadan yaşayamaz gibi, hatalı bir düşünceye de kapılır. Unutmayın, derin bir ruhsal gerçeklilik açısından, dışsal olan her şey sadece maddeyi (zihinsel yorumlama) temsil eder.
Yaşayın, Sevin, Mutlu olun, Şarkı söyleyin, Dans edin, Oyun oynayın, Çalışın, Öğrenin, Hizmet edin, Hizmet edilin ama gerçekte kim olduğunuzu asla unutmayın…
Biz Arkturus Grubuyuz.
Telif Hakkı©2014 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (http://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Copyright © 2014 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. http://moralev.com/
0 comments:
Yorum Gönder