NASA nin gizli Mavi Isin Projesi "Project Bluebeam"
Bu Proje, yeni cag inancini oturtabilmek icin dört farkli basmaklardan olusmaktadir.Unutmamaliyizki yeni cag inanci kurulmak istenen "Yeni Dünya Hükümeti"nin temelini olusturmakta ve bu inanc haricinde "Yeni Dünya Düzeni"nin kurulmasina izin vermemektedir!Sunu tekrar edeyim: Yeni cag dini/inanci olmadan "Yeni Dünya Düzeni"ni kurmak imkansizdir.Bu nedenle "Blue Beam Project" bu projenin en önemli temel taslarindan biridir ve bu nedenle simdiye gizli kalmistir. Bilginin disari sizmasini 1994 te Serge Monast isimli ZICK ZACK FRANSA uyesi gazeteci kardesimiz saglamistir.
Planli Depremler ve Hileli "Buluslar":
Bu projenin ilk ayaginda bircok arkeolojik bilginin cökertilmesi ile ilgilidir. Olay dünyanin belirli yerlerinde yapay olarak olusturulan depremler ve akabinde ortaya cikacak olan arkeolojik yeni buluslar sayesinde GUYA bugüne kadar ögrenilmis veya ögretilmis dinsel/ilahi bilgilerin hatalarini ve yanlis anlasilmis olduklarini gözler önüne serecek. Bulunan tüm bilgiler ülkelerin dinlerini yüzyillardir yanlis anlasildigini ortaya koyacak!
Psikolojik hazirliklar coktan filmler sayesinde baslatildi. Bunun ilk örnegi "2001: A Space Odyssey", akabinde "Star Trek" serisi ve "Kurtulus Günü" filmi. Tüm bu filmler uzaydan gelen bir ET saldirisini ve tüm dünya halklarinin ve ordularinin birlestigi bir ani betimlemektedirler. En son film serisi "Jurrasic Park" evrim teorisini tekrar mikroskop altina almakta ve Tanrinin sözlerini yalanlamaktadir.
Hileli Buluslar:Ilk basmakta anlanmasi gereken en önemli husulardan biriside, olusacak planli depremlerin bilim adamlari ve arkeologlar tarafindan gömülü oldugu iddia edilen gizliliklerin oldugu bölgelerde gerceklesecek olmasi, yani kalintilarin orada oldugu zaten tahmin ediliyordu ve deprem sayesinde hepsinin yeniden gün isigina cikmasi saglanacak. Bulunan yeni antik bilgiler özellikle Hristiyanlik ve Müslümanlik inancinin temellerini cökertecek nitelikte ipuclari sunacak. Bunu yapabilmek icin antik doneme ait bazi hatali kanitlar yenileri ile karsilastirilarak uluslara dinlerini yanlis anladiklari gösterilecek.
Gökteki devasa "Uzay Show"u: Projenin ikinci ayagi devasa bir üc boyutlu göksel showdan ibaret. Show Optik Holgramlar, lazer görüntüler ve sonik seslendirmeler (dogrudan kafanizin icine konusulabilme teknolojisi) iceriyor. Lazer gösterimli ve degisimli hologramlar dünyanin her bölgesinde ülkeye ve onlarin inanclarina bagli olarak farkli sekilde hareket edecekler. Yeni Tanri´nin sesi her dilde ve lehcede dogrudan kisilerin kafasinin icine (telepati gibi) gelecek.
Bunu anlayabilmek icin cesitli gizli örgütlerin yaklasik 30 senedir yaptiklari arastirmalari incelemeliyiz. Sovyetler ileri teknoloji bir islemciyi mükemmellestirdiler ve hatta ihrac ettiler. Islemcinin haznesine simdiye kadar insan beyni ve vücudu üzerine yaptiklari anatomik, elektromekanik kompozisyon, kimyasal ve biyolojik yapilanma bilgilerini parcalar halinde yüklediler. Bu islemciler serisi tüm insan dilleri, kültürleri ve bunlara bagli anlamlarla yüklendirildiler. Sovyetler ilk olarak islemcilerini primitif programlarla yüklemeye basladilar, en baslarda yeni Mesih programi ile.
Görünüse göre Sovyetler yani Yeni Dünya Düzeni Zion hedefinin SOSYAL emperyalist kanadi, kullandiklara metodlara ayni zamanda insanlarin ve topluluklarin beyin dalgalarini hedefleyerek ister tek kisi ister bir ulus, istenilen yeni sisteme veya diktatörlüge uymak istemeyen kisilerin beyinlerine "intihar" tesvikli farkli beyin dalgalari yollayarak tehdit unsur eden kisileri ortadan kaldirmayi planlamaktadirlar.
Ikinci ayagin iki farkli bakis acisi vardir.Ilk öncelikle "Uzay Show"u. Bu show neyden dolayi kaynaklanacak? Dinlerin cökmesine az kala, verilmis olan kehanetlere bagli olarak es zamanli yapilacak. Gösteri uydulardan, sodyum bazli bir ekran üzerinde yerden yaklasik 90Km yukarida gerceklesecek. Günümüzde halen arada bir testlerini görüyor fakat bunlari UFO gözlemlemesi olarak kayitlara geciyoruz!
Cok profesyonelce hazirlanmis bu show sonucunda yeni Mesih tanitilacak ve yeni dünya inancina adapte edilecek. Gereginden cok gercekler ortaya atilacagi icin kimsenin karsi cikma firsati olamayacak. "Hatta en bilgeler dahi kandirilacak".
Projenin en can alici araclarindan biri ise "Tractor Beams" (Emici Isinlar). Bu sayede belirli insan gruplari göge cekilerek sanki Tanrinin evine gidiyorlarmis gibi bir görüntü yaratilacak. Bu teknolojinin testleri kücük gri uzaylilar tarafindan yapildigi savunulan kacirilma olaylarinda sikca yapilmakta idi.
(Kücük griler 24.yuzyildan bu zaman duzlemine gonderilmis domuz-insan-kurbaga ve maymun organizmasi ayrica bioelektronik cihazlarla butunlestirilmis sibernetik robotlardir). Hesaplanmis olan, Yeni inanca ve Mesihe karsi olacak ayaklanmalar ve akabinde gerceklesecek kutsal savaslar cok büyük, dünya üzerinde görülmemis bir insan kaybina neden olacak.Mavi Isin Projesi 2000 yillik kadim kehanetleri evrensel bir tamamlanis olarak ortaya koyacak. Prensip olarak gökyüzü bir Film ekrani olarak kullanilacak ve jeostasyoner uydular sayesinde dünyanin dört kösesine es zamanli, her dilde ve lehcede yayin yapilacak.
Bilgisayarlar tüm showu uydulardaki yüklü programlar sayesinde koordine edecek. Holografik görüntüler neredeyse ayni ELF, VLF ve LF beyin sinyallerine bagli olarak görsel ve isitsel olacak, ayni zamandada sanki bir optik fenomenmis hissi uyandiracak. Özellikle, her ülkeye kendi kültürüne ve inancina bagli olan görüntüler ve akustik sinyaller verilecek. Dünyanin hicbir kösesi es gecilmeyecek! Sanki uzayin derinliklerinden geliyormuscasina verilen görüntü ve sesler, bircok mesih bekleyen din gruplarini ve tarikatlari cok etkileyecek ve sanki bekledikleri mesih en sonunda gelmiscesine bir düsünce uyandiracak.
Ardindan Isa, Muhammed, Buda, Krishna v.b. görüntüleri aciklanmis olan ilahi ve mistik gerceklerden sonra ic ice kayarak bir bütünü olusturacak. Ancak bu yeni gelmis olan Tanri esasinda "Antichrist" denen yalanci peygamber olacak ve kadim anlatimlarin yanlis anlasildigini bu nedenle kardesin kardesi vurdugunu, uluslarin uluslara savas actigini belirtip artik eski dinlerin yok edilmesi gerektigini ve yeni bir inanisa gecilmesinin vakti geldigini söyleyecek. Bu yeni inanis tabiki Yeni Dünya Düzenin inanci olacak!
Tabiki bu mükemmel hazirlanmis plan dünya üzerinde devasa bir düzensizlik yaratacak, ülkeler bribirlerine düsecek, herkes birbirini ögretileri icin suclayacak, din ugruna akmis olan milyonlarca dolarin hesabi yapilacak. Ayrica, tüm bunlarin gerceklestigi sirada tüm dünyada politik anarsi ve dogal afetlerden olusan zararlarin gerceklestigi bir an olacak.
Hatta Birlesmis Milletler yeni dünya dininin tanitimi icin Bethooven´in 9.senfonin neseye sarki isimli müzigini kullanmayi planliyorlardi.(AVRUPA BIRLIGI marsi )Egerki bu uzay showunu yildiz savaslari programi ile bir araya getirirsek karsimiza su sonuc cikiyor: uzun süredir ürelerinde calisilmis olan elektromanyetik radyasyon ve hipnotizma!
1974´te arastirmaci G.F. Shapits yaptigi arastirmalrin birini anlatirken; "Arastirmalara göre hipnotizörün kullandigi kelimeler elektromanyetik enerjiye cevrilebilir ve bu enerji dogrudan insan beyninin bilinc altina, sahsin bilgisi veya herhangi bir araca bagli olmadan yerlestirilebilir ve sahsin bu iletiyi bilincli bir sekilde kontrol veya bloke etme imkani yoktur! Bu sayede sahsin kisisel kontrolü elinden alinabilir ve özgür iradesi bastirilabilir. (Gercek Zombiler!)
Medyomluk fenomeni ile ugrasanlarin bu bilgileri daha iyi incelemeleri tavsiye olunur! Bircok, kendini "Channeler" olarak tanitan kisiler bu aciklamalardan sonra bir daha yayin yapmamislardi. Cünkü bircogunun mesajlarinin birbirine cok benzedigi ortaya cikti. Channeling olarak gelen mesajlarin icerigi ve kaynagi gercekten cok ciddi bir sekilde incelenmeli ve ayrica mesajlarin Yeni Dünya Düzenine faydali olup olmadigi göz önünde bulundurulmalidir.
The Sydney Morning gazetesinin 21.Mart.1983 yayinladigi haberde, Sovyetlerin insan aklini ele gecirmeye calistiklarina dair yayinladigi haber etrafa korku salmisti. Yazilan haber eski olmasina ragmen Sovyetlerin bu teknolojiyi ne kadar zamandir gelistirdigine dair önemli bir isik tutyor. Sovyetlerin kullandigi islemciler daha önce belirttigimiz gibi dünya dilleri, lehceleri ve anlamlari ile yükleniyor ve objektif programlarla birbirlerine baglaniyordu. Ancak biz artik Sovyetlerden bahsetmiyoruz! Bahsettigimiz sey "Birlesmis Milletler", yeni dünya düzeninin organik islemcilerini halen gerekli bilgilerle yüklüyorlar.
Köse yazisini yazan editör, haberin es gecilmeyecek kadar önemli oldugunu belirtiyordu. Sanirim bu mega-akil-kontrol-programini yapanlar bu programi farkinda olmadan bir organizasyona satip tüm insaligin kölelesmesini saglayabilecek bir temel yarattiklarini göremiyorlardi. Sadece 1983 ten günümüze bu programin ne kadar gelistirilmis olabilecegini bir hayal edin!
Yapay Düsünce ve IletisimAsiri ilerlemis olan teknikler bizleri Mavi Isin Projesinin ücüncü basamagina dogru götürüyor.
Proje telepatik ve elektronik olarak güclendirilmis cift-yönlü iletisim metodu ile ELF, VLF ve LF dalgalari her kisiye ulasacak ve akillarinda sanki tanrilari onlara dogrudan ruhlarinin derinliginden konusuyormuscasina ikna edici bir his yaratacak.
Bu dalgalar uydulardaki islemciler tarafindan su ana kadar dünyadaki her insani, onun dini, dili ve kültürü hakkinda topladigi bilgilerle etkileyecek. Dalgalar dogal düsüncelere yatay olarak isleyip "yaniltici yapay düsünceler" dedigimiz olayi yaratacak.
Bu tip teknoloji 1970, 1980 ve 1990 larda insan beyni üzerine yapilan arastirmalarda beynin tipki bir bilgisayar gibi calistirilabilecegine ve nasil manipule edilebilecegini göstermektedir.
Bilgi yüklenir, isleme konulur, integre edilir ve verilen karsiliga görede sistem programlanir. Akil Kontrolörleri bilgileri tipki ayni yolla ellerindeki islemciler sayesinde gramer degisikligi yolu ile manipule etmektedirler. Ocak 1991 de, Arizona Üniversitesinde sunulan "The NATO Advanced Research Workshop on Current and Emergent Phenomena and Biomolecular Systems" konferansi ne icindi? Sunun icin: bilim adamlari, bilinmeyen kaynaklar tarfindan finanse edilen arastirmalarinin yanlis ellerde potansiyel birer silah olarak kullanilabilecegi hususunda uyarilmak istenmisti.
Buluslari sayesinde ABD coktan körlerin tekrar görmesini, sagirlarin tekrar duymasini ve felclilerin tekrar yürümelerini saglayan iletisim aygitlari üretmisti. Aygitlar kurtulusu olmadigi belirtilen hastalari agrisiz ve nestersiz sekilde iyilestirebilme özelligine sahip. Bu yazdiklarim Bilim-Kurgu degil "gercek"! Bu yeni iletisim aygitlari insan beynine ve nörolojik sistemlerine ULF frekanstaki radyasyon dalgalari ile yeni bir bakis acisi ile bakmamizi sagliyor.
Bu aygitlarin bazilari CIA ve FBI tarafindan suan kullanimda. Ancak bu aygitlar asla hastalari iyilestirmek icin kullanilmayacak cünkü bu Seytan cagi düzeni icin uygulanan ajandaya ve onun kuklalari olan ABD hükümetine aykiri.Yurt icinde, bu yeni aygitlar, yeni dünya düzenine karsi grup veya kisiler üzerinde kullanilarak iskence ve suikast ile ortadan kaldirilmalari saglaniyor.
Sistem "Manchurian Adaylari" yaratiyor. Halk kimin terörist veya iyi oldugu konusunda manipule ediliyor. Bu sistem sayesinde yeni bir "köle" halk tipi yaratiliyor. Uluslararasi denemler ele gecirilmis ve beyni yikanmis kisiler tarafindan ABD, Kanada, Ingiltere, Avustruralya, Almanya, Finlandiya ve Fransada yürütülüyor. Ayrica, Ingiliz Bilisimci Bilimadamlarinin akil almaz intihar serileri ve ölenlerin American Ordusuna olan baglantilari cok ilgi cekicidir.
Simdi karsimiza cikan soru su: herhangi bir hükümet, kurum ve sirket bu tip korkunc teknolojileri insanliga karsi gercekten ve bilerek kullanabilirlermi? Cevap, tabiki EVET!
Hükümet ajanlari ve bunlara bagli olan sirketler yeni dünya düzenini kurmak ve halki tamamiyle kontrol edebilmek icin gereken her türlü yola basvurmaktan kacinmamaktadirlar. Neden sorusuna gelince: Sadece bir sey icin, egerki halk korkunc eylemlerle korkutulur ve güvenliklerinin tehlikede oldugu hissi verilirse, halk sizi yeni koyacaginiz "fasist kanunlara" karsi desteklemekten baska bir sey yapamaz.
Bu yolla halk silahsizlandirilir, tüm kisisel bilgileri ele gecirilir ve halka tüm bunlarin sadece güvenlikleri icin oldugu söylenerek kandirilirlar. Ikinci olarak, onlarca yillik politikanin ve sosyal yasamin bugünkü hali ile yeni sisteme adapte olamayacagindan dolayi yeni ve alternatif ideolojiler ile degistirilmesi önerilir. Tabiki alternatif sistem coktan planlamistir! Bu yeni alternatif sistemin adi Yeni Dünya Düzenidir ("New World order") ve halkin güvenligi ile gönülden hicbir iliskisi yoktur.
George Bush bir röportajinda "Dudaklarimi okuyun: korku herzaman güclü elitler tarafindan halki kontrol altinda tutmak ve yönetmekicin kullanilmistir" demisti.
Seytan in yandaslarina ogrettigi "böl ve yönet" sistemi küresel bir sekilde uygulanmakta ve her kisiyi güvenliginin risk altinda olduguna ve etrafindaki herkesi potansiyel bir suclu olabilecegine dair inandirmaktadir. Tabiki bu tamamiyle "akil kontrölüdür"!
MAvi Isin projesinin derinlerine inebilmek icin psikolog James V. McConnel in 1970te yayinladigi aciklamaya bir göz atmaliyiz. Demistiki: "Kisiler algi yeteneklerinin uyusturucu hipnotizma ve cevresel manipulasyon sayesinde bir "ödül veya ceza" sistemi altinda neredeyse tamamiyle kontrol altina alinabilir. Bu sayede halk pozitif bir beyin yikama yöntemi ile dramatik ve cok hizli bir kisisel ve karakteristik evrime ugratilabilir.
Baska bir psikolog, bir aciklamasinda: "Bizler dogumumuzdan itibaren toplum ne istiyorsa yapmak icin egitilmekteyiz! Aslinda kendimizin ne yapmak istediginin bir anlami veya önemi yoktur. Bunun sebebi elitlerin ellerinde bu teknolojiyi barindiriyor olmalaridir. Kimseye kendi öz kisiliklerini gelistirme hakki taninamaz!" Bu aciklama ve fikirler cok önemli bir temel teskil etmektedir, cünkü bu temeller bugün birlesmis milletler tarafindan kullanilmaktadir ve kimsenin kendi öz kisiligini kesfetmesine izin vermez. Aslinda kimsenin kisiliginin sirf toplum kendisini anti-sosyal görüyor diye degistirmesine dair bir düsünceye kapilmasina gerek yoktur. Her birey yeni bir kisilige bürünme veya bürünmeme haklari olduguna dair bir dilemmadadir. Haklar hayal ürünü kavramlardir! Böyle bir hakkin varligi üzerine tartisilamaz bile.
Bu aciklamalardaki önemli husus, yenin dünya düzeninin suanki sosyal sistem üzerine oturtulacagidir. Yani eski inanislar artik "eski ve yanlis" olarak nitelendirilecek ve insanlar yeni inanisa davet edilecek. Halen eski inanisa bagli olan kisiler ise yeni inanisa gecmis olan toplum tarafindan dislanmaya baslanacaklari icin yavas yavas degisime ayak uydurmaya baslayacaklar. Yeni inanisa gecmis olanlar ise aslinda sadece yeni dünya düzenine gercekleri bilmeden destek olmus olacaklar.
Bu simdiye kadar tasarlanmis en büyük "Akil Kontrölü" projesi olabilirmi?NASA nin Mavi Isin Projesi, yeni Dünya Düzeni´nin en öncelikli görevidir. Sizlere bu bilgileri es gecip kenara itmeden evvel dikkatlice okumanizi ve arastirmanizi tavsiye ediyorum.
Gösterilen raporlari dahada incelersek, akil kontrölü operasyonlari icin kullanilan ve Pasenda/Kaliforniyada yerlestirilmis olan insan sinir sistemi ile ayni frekansta yayin yapan bir sinyal sisteminin Loral Electro-Optical isimli firma tarafindan dikilmis oldugunu buluyoruz. Loral firmasi ABD ordusunun savunma sistemleri icin anlastigi en önemli firmalarindan biridir.
ABD Hava Komutanligindan General Leonard Perez, Loral firmasina düsman askerlirinin akillarina mesajlar yerlestirip kendi "super askerlerini" düsman hattina rahatca sokabilmek icin gelistirilmesini istedigi bir teknolojiyi arastirmalari icin bir siparis vermisti. Gelistirilen cihaz elektromanyetik radyasyon yaratarak gigahertz frekansinda ELF (extreme low frequency) modulasyonu olusturuyordu. Cihaz uzak mesafeden insanlara psikolojik ve fiziksel iskence yapma amaci ile yapilmisti.
Bu tarz silahlarin 1970lerde Greenham Common hava üssünden bir ingiliz bayana karsi uygulandigina dair dava acilmisti. Silahin gönderdigi isinyaller dogrudan isitme sinirlerini etkiliyor ve kisinin kendi düsüncelerini dahi duyma yetisini yok ediyordu.
Bu tip ELF teknolojileri bircok Amerikan savunma bölümü tarafindan kamuya sunulmustu. En önemlilerinden birkaci "The Electromagnetic Spectrum and Low Intensity Conflict" Yüzbasi Paul E. Tyler tarafindan yazilmis; Albay David G. Dean tarafindan yazilan "Low Intensity Conflict and Modern Technology Edict" koleksiyonuna eklenmisti.
Makaleler 1984te iletilmis ve 1986 dada Alabama Hava Üniversitesi tarafindan yayimlanmisti. Baska bir microdalga cihazi ile ise sesli sinyaller dogrudan belirli kisileri hedefliyebiliryordu ve etraftaki diger insanlari etkilemiyordu. Teknoloji oldukca basit ve hatta trafik polislerinin radar aletlerinin modifikasyonu ile yapilabilmesi mümkün. Cihazin ürettigi microdalga ses sinyalleri dogrudan beyine ulasiyor. Iste böylelikle Mavi Isin projesine geri dönüyoruz. Bilinc altini etkileyen cift yönlü, sesli ve görüntülü uzay showunda kullanilacak olan teknolojide iste bu tarz bir teknoloji.
Nobel ödüllü Dr. Robert O. Becker "The Body Electric" isimli kitabinda 1960 larin baslarinda Allen Frie ve 1973 te Walter Reed Ordu Arastirma Enstitüsünde DR. Joseph C. Sharp tarafindan yapilan bir dizi testler gerceklestirmislerdi. Testler sirasinda kapali bir odada bulunan kisinin beynine kelimeler titresimlere dönüstürülüp microdalga sinyallerle isinlaniyordu ve alinan sonuclarda sesler cok net anlasilabiliyordu. Dr. Becker sonuc olarak böyle bir cihazin, teshis edilemeden gizli operasyonlari yönetme, hedef kisileri sadece kendisinin duyabildigi sesler yüzünden cilgina cevirme ve suikastcilari dogrudan programlamak gibi görevlerde kullanilabilecegini aciklamsiti.
Simdi bir düsününkü bir anda herkes mesihinin sesini uzaydan konusurken icinde duyuyor ve dinci fanatiklere talimatlar aliyor. Bu sayede tüm dünya üzerinde simdiye kadar görülmemis bir histeri ve panik yasanirdi. Hicbir polis gücü, hepsi bir araya gelseler bile böyle bir düzensizlikle bas edemezler. 1978 te James C. Lynn tarafindan yazilmis olan "Microwave Auditory Effect and Application" isimli kitap, microdalga ile nasil dogrudan beyine ses sinyalleri gönderilebilecegini aciklamisti. Bu teknoloji aslinda körlerin görmesini ve sagirlarin duymasini saglayabilirdi. Ancak bunun yerine bu teknoloji bir silah olarak dünya halkini kölelestirmek amaci ile kullanilmak üzere.
Allen Frie yazdigi bir raporda, kurbagalar üzerinde yapilan denemlerde, kalp atis frekanslarinin microdalga isinlarla sinkronize edilerek hizlandirilip yavaslatilabileceginin mümkün oldugunu bulmustu. Bu aciklama ayni zamanda insanlar üzerinde kalp krizine yol acabilecek bir bulus oldugunuda gösteriyor.
Yapilan gösterilerde UHF (Ultra High Frequency) elektromanyetik enerji isinlarinin kas hareketlerini önemli ölcüde etkiledigi gözlemlenmistir. Microdalgalar ayni zamanda insan derisinde yaniklar olusturabilir! Uyuturucu, bakteri ve zehirlenme etkilerinide iyilestirebilir veya insan beynini tümüyle etkileyebilir. Tüm bu etkiler 21. Eylül 1977 de CIA tarafindan Saglik ve Bilimsel Arastirmalar Instütüsünün alt Komitesine sunulmustu. O siralarda MK-Ultra programini yöneten Dr. Sidney Gottlieb CIA nin insan organizmasinin uzaktan elektronik tekniklerle aktif hale getirilme arastirmalarini destekleyecek teknikler bulmasi icin zorlandi. Bu, suan varolan bir teknoloji! Bu teknoloji en üst safhalarina getirldi ve suan yeryüzünde uzaydan her kisiye heryerde ulasabilecek kapasitede.
Eger bu akil kontrolü isleminde daha derinlere inersek, aletlerin ve teknolojilerin politikayi cok daha can alici bir sekilde etkilemis oldugunu görebiliriz. Michael Dukakis, 1988 de George Bush a karsi Demokratlar tarafinda mitinglerini veririken, halkin onun konusmalarini gereginden yüksek pozitif algilamasi ve Bush un secimleri kazanma sansini azaltmasi nedeni ile ona karsi microdalga isinlari kullanilmisti. Aciklamya göre Kitty Dukakis inde üzerinde kullanilmis olan bu isinlar onu neredeyse intiharin esigine getirmisti. Amerikanin politik arenasinda baskanliga dogru ilerliyen bir adayin böyle ailevi sorunlari olmasi onu kolayca yaristan alikoyabiliyordu.
Amerikan Ordusunun "Military Review" isimli dergisinin 1980 aralik sayisinda, Albay John B. Alexander "The New Mental Battlefield: Beam Me Up, Spock" isimli yazisi ile ellerindeki tekniklerin kapasitelerini aciga vurmustu. Yazdiklarinda:
"Cesitli örnekler islevin görüldügü alanlari göstermektedir. Enerjinin bir canlidan digerine aktarilmasi; iyilestirme veya hastaliklara neden olma yetisi belirli bir mesafeye kadar basarilabilir, ancak hastalik veya kaynagi belli olmayan bir ölümü sizdirabilme; telepatik davranis degisimi ve uzak hipnoz yetisi yaklasik 1000 kilometrelik uzakliklara kadar rapor edilmistir.
Telepatik hipnoz kullanimi büyük potensiyallere sahiptir. Bu özellikle ajanlar bilinclerinin derinlerinde programlanabilir ve bunun kesinlikle farkinda farkinda bile olamazlar. Filmlerdeki "Manchurian Adayi" aslinda aramizda yasamaktadir ve telefon yoluyla aktivasyonada ihtiyaci yoktur.Diger akildan-akila sizma teknikleride dikkate alinmaktadir.
Eger bu yeti mükemmelestirilebilirse, dogrudan düsünce transferi telepati yolu ile tek bir akildan veya bir akil grubundan, hedeflenmis kitleler üzerinde uygulanabilir. Olayin kusursuzluk faktörü, alicinin aklina yerlestirilmis olan düsüncelerin baska bir kaynaktan gelmis olabileceginin farkina varamamasidir. Hedef her kimse, düsüncelerin orjinal oldugunu düsünecektir.
Iste bu tam olarak üzerinde konustugumuz sey.
Mavi Isin Projesinin ücüncü ayagi "Telepatik Elektronik Cift-Yönlü Iletisim". Albay John Alexanderin yazisinin devami:
Egerki uydular yolu ile yapay düsünceler küresel bir sekilde iletilebilirse, tüm dünya üzerinde kesin bir akil kontrolü saglanabilir. Kisinin tek karsi gelme yolu düsüncelerinin arka planini sürekli sorgulayip bagli oldugu ideoloji veya dinsel inanclarina olan aykiriliklarini incelemkten gecer.
Sunu tekrar etmeliyim, günümüz televizyonu, reklamlar, modern egitim ve sayisiz sosyal baski sürekli olarak temel düsüncelerinize saldirmakta ve sizleri degisime zorlamakta olduklarini aklinizdan sakin cikarmayin. Albay Alexander in yazisindaki son sözleri söyle idi:
Burada sunulan teknoloji türleri bir cok kisi icin "sacma" olarak nitelendirilecektir cünkü bu bilgiler bu tip kisilerin hayati görüslerine uymamaktadir. Ancak bazi insanlar halen dünyanin bir tepsi gibi düz oldugunada inanmaktadirlar.
Simdi, bunun buradaki anlami cok önemli, cünkü bu teknolojilere inanmayacak olan insanlarin oldukca cok sayida olmasi mümkün veya bunlari bilim kurgu olarak nitelendirmeleride. Fakat bu kisiler nasil bir tehlike ile karsi karsiya olduklarinin farkinda bile degiller. Mesihin tanitildigi gece bu olaya hazirlanmamis kisiler kendilerini kurtarmakta gec kalmis olacaklar. Inanmadiklarindan dolayida hazirliksiz yakalanacaklar.
Elektronik yolu ile Evrensel Dogaüstü BaglamlarDördüncü ayakta evrensel dogaüstü baglamlar elektronik yolu ile gerceklestirilecek. Bu asama üc farkli yönlere ayrilmakta.
Ilk olarak insanoglu dünya disi bir uzayli irkin ülkelerinin büyük sehirlerinin saldirisina ugrayacagina dair aldatilacak ve bu yolla tüm ülkelerin nükleer silahlari ile karsi gelmesi icin hepsi provake edilecek. Tüm nükleer silahlar ateslendikten sonra Birlesmis Milletler Senatosu ateslemeden kisa bir süre sonra ülkelere füzelerini imha etmeleri icin cagri yapacak ve saldirinin olmadigini aciklayacak.
Peki Birlesmis Milletler Senatosu saldiri olmadigini nereden bilmis olacak? Sahneyi kendileri kurduklari icin!
Ikinci olarak hristiyanlar, incile göre beklenen bir iblisin yaratacagi katliama karsi gelecek olan dünya disi bir irkin kendilerini kurtarmaya geleceklerine inandirilacaklar. Olayin amaci tüm yeni dünya düzenine karsi gelebilecek muhaliflerin tek seferde ortadan kaldirilmasi. Aslinda bu olay uzay showunun baslamasindan birkac saat sonra gerceklesecek.
Ücüncü olarak elektronik ve CINN teknolojilerinden olusan bir karisim yapilacak. Bu sefer kullanilan dalgalar optik fiberde, coaxial kablolarda (TV), elektrik ve telefon hatlarinda kisacasi her cihazda cinlerin gezmesini saglaycak. Cihazlardaki entegre devre cipleri zaten bunun icin hazir! Bu olayin amaci insanlari küresel bir sekilde seytani ruhlarla karsi karsiya getirip düzensizlik ve kaosa neden olmak. Insanlar bu yüzden psikolojik bunalimlara, intihar dalgalarina ve katliamlara varan düzensizliklere itilecek. Binlerce Yildiz gecesinin ardindan dünya halki yeni mesihi kabul etmek icin hazirlanmis olacak. Baris ve düzen ne pahasina olursa olsun yerine oturtulacak. Hatta özgürlüklerin kaybolmasi pahasina.
Nakitin ve bagimsizligin yokedilmesi.Dördüncü ayakta kullanilan teknikler eski Sovyetlerin komunizmi kabullendirmek icin kullandiklarinin aynisi olacak. Ayni teknik Birlesmis Milletler tarafindan yeni dünya dininin ve düzeninin oturtulmasi icinde kullanilacak. Bircok insan bu olaylarin ne zaman gerceklesecegini ve bin yildiz gecesinin tarihinin tam olarak nasil secilecegini soruyor.
Aldigimiz bircok raporlara dayali bilgilere göre, saniyoruzki tüm bunlar küresel bir ekonomik cöküsün ardindan baslayacak. Ancak tam bir ekonomik cöküs degil! Ancak nakit ve plastik paradan kutulmadan önce olusturulacak yeni bir "ara para birimini" kabullendirecek kadar bir cöküs. Ara para birimi herkesi ellerindeki nakiti bankalara yatirmaya zorlayacak ve bu sayede parasi olupta buna ihtiyaci olmayanlar bile yeni dünya düzenine karsi herhangi bir ayaklanmayi finanse edebilecek yetilerini kaybedecek. Nakit para sistemi yok olacak! Bu ilk isaretlerden biri.
Ancak küresel elektronik para sistemi oturtabilmek icin gelecekte parasi olacak olanlarin paralarini sadece elektronik olarak transfer etmelerine izin verilecek. Son yillara dogru neredeyse herkes elindeki nakitini tümüyle harcamis duruma getirilecek. Herkes sadece %100 konseyine bagli olarak yasamini sürdürebilecek. BAgimsizligi önlemek icin, yeni dünya düzeni zaten simdiden vahsi hayvanlara, kuslara, balilara v.b. microchipler yerlestirdi! Neden? Bu sayede yeni dünya düzenini kabul etmeyenlerin avlanmalari ve hayatta kalmalari engellenecek.
Egerki buna karsi gelirlerse, uydular tarafindan takip edilip bulunacaklar ve ya hapsedilecekler yada öldürülecekler.
Yeni dünya düzeni zaten ülkelerin kanunlarini degistirmekte ve bu sayede herkesi belirli yiyecek ve vitaminlere bagli birakmakta. Ayni zamanda dinsel ve psikiyatrik bozukluklari olanlarla ilgili kanunlarda degistirlmekte ve bu sayede sisteme karsi tehdit olabilecek sahislarin kimlikleri tespit edilmekte. Üreme bozuklugu olarak görülenler ölüm kamplarina yollanip organlari alinacak ve en yüksek ödeyenlere satilacaklar.
Öldürülmeyenler ise ya köle gibi calistirilacak yada laboratuarlarda kobay olarak kullanilacak. Diktatörlügün amaci gezegendeki herkesi istisnasiz kontrol altina almaktir. Bu yüzden herkesi kontrol altinda tutabilmek icin heryerde izleme kameralari, infrared kamerlara v.b. gibiler suan monte edilmis durumda. 1940 ve 1950 lerin insanlari birbirlerine yardim edip yasamlarini kolaylastirmaya ve üretken bir hayat sürmeye calisirlardi!
Yeni teknoloji sadece insanlari izlemek kontrol altinda tutabilmek icin gelistirildi. Bu teknoloji belirli bir amac icin gelistirildi ve bu amaci görmezden gelerek veya farkina varmaktan kacinarak sadece kurulacak olan yeni dünya düzeni, DECCAL ile gelen yeni dünya dini ve yeni dünya hükümetini bir adim daha yaklastirmis olacaksiniz.
Eger göremezseniz, eger ögrenemezseniz, eger anlayamazsaniz, siz ve aileniz belkide arkadaslariniz sizler icin coktan hazirlanmis olan ocaklarda yakilmaya yollanacaksiniz. Bu ocaklar ve kamplar dünyanin heryerinde sizinle ugrasabilmek icin kuruldular. Tümüyle fasist polis ve F tipi cemaatler kontrolünde olan bir ülkede kimse güvende olamaz!!!
Bu raporu aciklayan Serge Monast kardesimiz aciklamadan birkac gün sonra kalp krizi gecirmis bir sekilde ölü bulundu.
Anlamak isteyenler icin:Nekadar ödeme zorunlulugu altinda oldugunuzu bir hesaplayin. Vergileriniz, sigortalariniz, faturalariniz. Bugün devlete isiniz düstügü zaman parmak izi veya fotograf birakmadan bir islem yapabiliyormusunuz? Istediginiz telefonu kullanabiliyormusunuz? Arabanizla isediginiz gibi ticaret yapabiliyormusunuz? Istediginiz gibi yurt disina cikabiliyormusnuz? Istediginiz yere ev kurabiliyormusunuz? Hadi araziyi aldiniz diyelim, evinizi istediginiz gibi insa ettirebiliyormusunuz? Aldiginiz yiyeceklerin, özelliklede hazir yiyeceklerin nereden geldigini gercekten biliyormusnuz?
Ictiginiz suda neler oldugunu biliyormusunuz? Doktorunuzun size verdigi ilaclarin sizi gercekten iyilestirdigine inaniyormusunuz? Kanserin %100 caresinin olmadigina halen inaniyormusunuz? Size yapilan asilarin icerigini biliyormusunuz? Toplumun bir bireyimisiniz yoksa toplumdan bagimsiz birimisiniz? Bundan ne kadar eminsiniz? Ülkenizde kac tane cezaevi oldugunu ve kacinin bos oldugunu biliyormusunuz? Deniz suyundan su üretmeyi biliyormusunuz? Balik tutmayi ve olta kurmayi biliyormusunuz? Bitki yetistirmeyi biliyormusunuz? Örmeyi ve iplik yapmayi biliyormusunuz?
Codex Alimentraius un ne icin olusturuldugunu biliyormusunuz? Kopenhagdaki Küresel isinma antlasmasinin esas nedeninin bir dünya hükümeti kurmak oldugunu biliyormusnuz? Antlasmanin maddelerini okumus olan varmi?
Share
Shaban Akman likes this.
https://www.facebook.com/groups/287200371489891/
0 comments:
Yorum Gönder