Ağustos 2017
Billy Rood
MİSAFİR KONUŞMACILAR
Bir kaç misafir konuşmacı vardı. Peter Moon bir yazar ve Philadelphia Deneyi, Brookhaven Labs ve Montauk Projesi gibi hükümet projelerini anlattı. Ayrıca Romanya’daki kutsal siteleri araştırmaktadır ve Hollywood’un orada bulunan şey nedeniyle Transilvanya’yı nasıl kasten şeytan gibi gösterdiğini tartıştı. Romanya’nın onun ziyaret ettiği ve deneyimler yaşadığı kutsal sitelerinde çok fazla gizem ve bilgelik taşıdığı görülüyor. Romanya’da İç Dünyaya bir çok girişler var.
İkinci misafir konuşmacı zaman yolculuğu ile ilgili “Uzay Zaman Fiziğini” sunan Dr. David Anderson idi. O zaman yolculuğu fikrinin çok olası olduğunu tartıştı. Bu teknoloji hangi sonuçları taşıyabilir ve daha iyi insanlık için bunu nasıl kullanabiliriz? Ayrıca çok az etki veya sonuç ile Yerkürenin dönüşünü kullanarak serbest enerji hakkında konuştu.
Üçüncü misafir konuşmacı Oana Dembele idi. Romanya’daki Kadim & Kutsal yerlerden ve Anaerkilliğe İnisiyasyondan söz etti. Kadim Bilgelik Okulundaki kişisel deneyimlerini ve Romanya’nın kadim tarihini paylaştı.
Son misafir konuşmacı Duncan Cameron idi. Montauk Projesi araştırmacısı. O zihin, psişe, bilinç ve sıfır zaman konularında araştırmalar yaptı. Ayrıca empat ve görür olarak doğdu, yetenekleri arasında bu realite ile bağlantılı olan altta yatan realite matriksini ve diğer boyutları tarama ve yorumlama var. O orduda idi ve kendisine ” programmatron” adını veriyordu. Deneyiminde, diğer boyutları deneyimlemek için bilinci bedenden çıkıyordu. Yaşamında 35 kez “öldü” ve “yeniden düzenlendi”. Araştırması sadece fiziksel olarak zorlu değildi, aynı zamanda duygusal ve eterik olarak rahatsız ediciydi.
Deneyimlerinden bazı alıntılar;
Şok ruhunuzu bedeninizden dışarı zorla almanın bir yoludur.
Hepimiz kendimizin dışında olan bir şey istiyoruz, ama ruhunuzu beslemek için içimize gitmeliyiz.
Her gün 8 insandan 1 tanesi yok oluyor. Bu bedenin yeniden başlatılmasıdır.
Bizler enerji pilleriyiz.
Herkes, herhangi bir yerde 15 dakikada bulunabilir. Herkesin kendi enerji imzası var.
Bilgisayarınızı zihninizle enerjisel olarak kontrol edebilirsiniz.
1,82 metre boyunda reptilianlar gördüm ve çoğunun kötü şöhreti var.
2012’den bu yana, kollektif olarak bu yeni zaman çizgisini birlikte – yaratıyoruz.
Gezegen dışındakiler bu yeni realiteyi simüle ediyorlar ve tam şu anda etrafımızda %88 felaketsel olay şansı ve %12 ilerleme şansı var.
Dünya türlerimizin enerjisini taşıyan canlı bir varlıktır.
Dünya, eğer titreşimimiz düşük ve korku doluysa tepki veriyor.
Ama eğer düşüncelerimizi & eylemlerimizi sevgi dolu ve daha ilerleyici bir deneyime değiştirmeye başlarsak, geleceği ve Dünyanın nasıl tepki verdiğini değiştirebiliriz.
AGARTHA
Agartha siz daha doğmadan vardı.
İç Dünyaya ulaşmak için, realitenin paralel bir hattını geçmek zorundasınız.
Buna zihinle erişebilirsiniz.
Agartha efsanelerin ve yüksek frekansların yeridir.
Bu planda var olmuş olan her şey İç Dünyada vardır.
Orijinal dünya daha çok patates şekline benziyordu ve çapı 160,000 km idi.
Dünyanın bu realitesinin çapı 12,742 km.
Bu realite Gerçek Dünyanın ayna yansımasıdır.
Romanya, Mısır, Tibet, Bağdat, Irak & Moğolistan’daki yeraltı kutsal sitelerinde İç Dünyaya bağlanan odalar vardır.
Ama muhafızlar vardır ve belirli bir frekansa sahip olmalısınız yoksa fiziksel bedeniniz toza dönüşür.
REALİTE
Şu anda (zihnin) ıstırap ve acı planında yaşıyoruz.
Bu Dünya 3ncü Boyut Planında, öğrenmek zorunda olduğunuz ilk altyapı kendinizsiniz.
İnsan zihni yalnızca dünya planı için yapılır.
Bedenlerimiz kimyasallar ve radyasyon ile dolu.
Bizler kuantum enerjisinin pilleriyiz.
Siz büyürken aileniz, dostlarınız, okul kişiliğinizi etkiler ve geliştirir.
Kişiliğiniz aura alanının zihinsel alanındandır.
İçgüdüsel olarak (gut) gelen bir enerji vardır. “Dragon enerjisi”.
Bu kişiliği bir kurban olması veya egoya sahip olması için değiştirir.
Uzun süre yaşamayacağını bilir, bu nedenle emniyete, güvenliğe ve aciliyete tutunmaya çalışır.
O bu realitedeki her insan varlığında bir parazittir.
Kişiliği eğit ve onu temizle.
Dragon enerjisi nezaket ve bağışlama ile değiştirilebilir.
Sahip olduğumuz her düşünce hücreleri her 20 dakikada değiştirir.
Öfkeli olduğunuz zaman, hücreler bu öfkede çoğalır.
Yaşamanızı engelleyen negatif düşünceleri durdurun.
Durun ve kendinizi dinleyin.
Realitenizi değiştirin.
Tamarinda Maassen’e göre, bu geçen güneş tutulmasından sonra, çok uzun zamandır bildiğimiz realiteden farklı bir realitedeyiz.
HASTALIK
Hastalık Tanrıdan uzak olduğunuz anlamına gelir.
Bedeniniz, bedeninizdeki sevgi yokluğu nedeniyle tepki verir.
Burada hasta olmak çok kolaydır.
Acı düşük frekanstır.
Herkes zihninde o kadar hasta ki, bu onların bedenlerini etkiler.
Zihnimizle bedenlerimizi değiştirebilir ve iyileştirebiliriz.
YARADILIŞ
Yaratılmış olan ilk şey Tanrıların Toprakları ve Şeytanların Toprakları.
7 YÜKSEK (TANRILAR) VE 7 DÜŞÜK (ŞEYTANLAR) BOYUT.
VAROLUŞUN 7 PLANI
Dünya 3 ncü Boyut Planında.
Şeytanların kralı bir kadın ile evliliği deneyimlemek istedi.
Tanrı bu şeytan ile evlenmek için bir kadın şeklini aldı.
Şeytanlar kutlamak ve ölümsüzlük likörünü içmek için bekleyerek sıraya girdiler.
Tanrı şeytanların dikkatini dağıtmak içi Shiva (Gelin) dansına başlarken,
Misafirler olarak Tanrılar düğünde şeytanların yanında ortaya çıktılar.
Bir kadın olarak Tanrı önce Tanrılara ölümsüzlük likörünü servis yaptı.
Şeytanlardan biri Tanrıyı oyuna getirdi ve neredeyse ölümsüzlük likörünü içiyordu.
Onun adı Drako ve o şu anda ölümsüz olmak için dua ederek Kara Ay’da yaşamakta.
BİZLER TANRILARIZ
24 kromozoma sahibiz, ama sadece 22 tanesini kullanıyoruz – Tanrıların düşüşü nedeniyle.
Tamarinda Hollanda’da var olan bir İncilden bahsetti. Sadece tek bir kopyası var ve içinde Tanrıların neden düştüklerinin açıklaması var.
23 ve 24 ncü kromozomlar sevgi, dostluk, fedakarlık. Bu iki kromozom bizim Kutsallığımızdır.
P40 DNA’nın en yüksek formudur – Bedeninizin savunmasıdır.
Down sendromu, bir insan içinde bulunduğumuz bilincin bu ikinci seviyesinden üçüncü seviyeye geçiş yaptığı, ama bunu tam yapamadığı zaman gerçekleşir. Down sendromlu insanın 45 +2 kromozomu vardır – bunlardan bir tanesini almıştır, ama diğerini almamıştır. O, duygusal olanı – kalp olanı – almıştır.
Bilim insanları P24 DNA yarattılar – HIV/AIDS, bu bağışıklık sisteminizin tam yıkımıdır.
Dr. Strecker B.M.nin bunu nasıl yaptığını bilimsel olarak gösterdi. Onlar bir koyundan bir virüs ve bir inekten bir virüs aldılar ve AIDS virüsünü oluşturmak için bunları belirli bir şekilde bir araya harmanladılar. Ama bunları dağıtmadan önce, bunun için bir tedavi de geliştirdiler.
ROMANYA
Solomonari, sizin cömertliğinizi ve ruhunuzu sınamak için çobanlar veya dilenciler olarak yüzeye çıkan iç dünyadan varlıklardır. Onlar Agartha’nın girişinin koruyucularıdır.
Romanya mitolojisinde Solomonari bulutları ve yağmuru kontrol ettiğine inanılan bir büyücüdür. Onların “bulut ejderhalarının” hareketini kontrol edebildikleri, dolu fırtınası çağırabildikleri, hastalıkları tedavi edebildikleri ve Evren hakkında en yüksek bilginin üstadı oldukları söylenir.
Onların uzun boylu, kızıl saçlı oldukları, omuzlarında beyaz pelerin giydikleri ve bellerinde sihir aletleri taşıdıkları söylenir. Çoğu zaman yardım için dilendikleri ve “fırtına ejderhalarını” çağırdıkları ve bunlara bindikleri söylenir.
Hyperborean – İNSANLARDA TEZAHÜR ETMİŞ TANRI
Yunan mitolojisinde Hyperborean’lar “Kuzey Rüzgarının ötesinde” yaşamış olan mitik devlerin ırkıydı. Yunanlar Kuzey Rüzgarı tanrısı Boreas’ın Trakya’da yaşadığını düşünürlerdi ve bu nedenle Hyperborea Trakya’nın kuzeyinde uzanan bir bölgeyi işaret eder.
Bu toprakların mükemmel olduğu varsayılıyordu, günde 24 saat ışıldayan güneş, modern kulaklar burasının Arktik Çemberde yılın Geceyarısı Güneş- zamanı sırasında olduğunu ileri sürerler. Ama, ayrıca Hyperborea’nın gerçek fiziksel bir bölgeye sahip olmadığı da olasıdır.
Hyperborean’ların karlı Riphean Dağlarının ötesinde yaşadıklarına inanılırdı.
Romanya’daki Sfenks, Romanya’nın Bucegi Dağlarındaki Bucegi Doğal Parkındaki doğal kaya oluşumudur. 2,216 metre yüksekliğinde yerleşiktir.
2003’ün yazında, Bucegi Dağlarının keşfedilmemiş bir bölgesinde, insanlığın kaderini tamamıyla değiştirecek, çığır açan bir keşif yapıldı. Dağın Pentagon jeodezik uydu taraması iki büyük enerjisel bloku ortaya çıkardı. Engelleyiciler yapay enerjiden yapılmıştı: birincisi tünele erişimi bloke eden bir duvardı. İkincisi tünelin zıt ucunda, dağın merkezine yakın çok büyük, kubbe veya yarımküre gibiydi. Bütün tünel – yarımküre zemine paralel bir plandaydı ve engel “Babele” adı verilen tepede dikey yarıküresel karşılık gelen kayalardır. Aslında, dikey eğim Babele ve Bucegi Sfenksi arasında yaklaşık 40 metrede sona eriyordu.
Pentagon ekibi yarıküresel enerji engelinin, daha önce Irak’ta Bağdat yakınında keşfetmiş oldukları bir başka çok gizli yeraltı yapısı gibi aynı titreşim frekansına ve aynı şekle sahip olduğunu fark etti. Bu keşiften kısa süre sonra, Irak savaşı çıktı ve bir kaç ay sonra Amerikalılar bölgedeki en büyük sırra eriştiler, ki Iraklılar bunun hakkında hiç bir şey bilmiyorlardı.
İlk engeli delip geçmeyi başardılar, ama ikincisi geçilemiyordu. Bu engele fırlatılan her şey toza dönüyordu ve askerler engele çok yaklaştıkları zaman, ani kalp durması yaşıyorlardı. Ama girmeyi başardıklarında “büyük galeri” olarak bilinen şeye girdiler.
Giriş salonu çok büyük taş masa serilerini içeriyordu. Masaların hiçbiri iki metreden daha kısa değildi. Masaların üstlerinde hassas bir şekilde kabartma şeklinde kesilmiş bilinmeyen yazıların farklı işaretleri, kadim çivi yazısına benzeyen karakterler vardı. Yazılar aynı zamanda üçgenler ve daireler gibi daha genel semboller de içeriyordu. İşaretler boyalı olmamasına rağmen, masadan masaya farklı renklerde flüoresan ışık yayınımı ile söze dökülüyorlardı.
Odanın her kenarında beş masa vardır. Bunların bazılarında teknik aletler olduğu görünen farklı nesneler vardır. Bunların çoğundan zemine inen, ışıltılı, gümüş malzemeden dikdörtgen kutularda toplanan çok fazla beyaz, yarı saydam kablolar vardı. Kutular direkt olarak zemine yerleştirilmiş. Kablolar son derece esnek ve hafif ve uzunlukları boyunca ışık titreşimleri görülebiliyor.
Masalardan herhangi birine yaklaşıldığı zaman, belirli bilimsel bir alanın veçhelerini gösteren holografik bir projeksiyon aktive oluyor. Üç boyutlu imgeler mükemmel ve çok büyük, yaklaşık iki buçuk metre yüksekliğinde. Projeksiyonlar kendi kendilerine çalışıyorlar, ama aynı zamanda interaktifler ve masaların yüzeylerine dokunarak masalarla etkileşen kişiye bağlılar.
Bir masada konu biyoloji ve yansıtılan imge bazıları tamamen bilinmeyen bitkilerin ve hayvanların imgeleri. Karelerin birine hafif vurarak, hologram insan bedeninin yapısını gösteriyor. Bedenin her zaman dönen çeşitli bölgelerinin holografik imgelerini geliştiriyor. Diğer kareler diğer göksel gövdelerdeki (gezegenlerdeki) diğer varlıkların projeksiyonlarını gösteriyor. İki farklı kareye aynı anda basarak, karmaşık bilimsel bir analiz her iki varlığın DNA’sını ve bunların arasındaki uyuşabilirlik olasılıklarını gösteriyor. Yan tarafta dikey hatlar ortaya çıkıyor, bunlar açıklamalar içeriyor (ama her yerde görünen garip yazılarla) ve sonunda, iki genetik bilgiyi birleştirdikten sonra sonuç olarak ortaya çıkan en olası mutant var.
EVRENİN KÜTÜPHANESİNİ İÇEREN TABLETLER
Odanın her yanında düzenlenmiş beş adet muazzam masalar var, bunların her biri fizik, kozmoloji, astronomi, mimari, teknoloji ekranlarını barındırıyor; görünüşe göre hiç insan olmayan – zeki varlıkların bir çok ırkını karakterize eden bir alanı ve din alanını içeriyor. Evrenin muazzam bir kütüphanesi gibi görünüyor. Odanın ortasında, bir cihazın içine kurulmuş bir podyum var, muhtemelen enerji düşünce yükseltici.
GEZEGENİN GERÇEK TARİHİ
Karenin ortasında hareketli parçaların hologramını yansıtan çok büyük bir kubbe var. Bu, en başlangıcından bu yana insanlığın çok uzak geçmişinin ana veçhelerini içeriyor. Bu nedenle Darwin’in evrim teorisi tamamen yanlış. İnsanın gerçek orijini yoğunlaştırılmış holografik formda tasvir ediliyor. Bu gerçeğin derslerinden sonra, insanlığın resmi tarihinin %90’ının yanlış ve sahte olduğunu söyleyebiliriz. İnanılmaz, ama gerçekten olduğu düşünülen şeylerin çoğu yalan iken, insanların mitleri ve efsanelerinin neredeyse hepsi gerçek.
ROMANYA’NIN KORUYUCULARI
Muhafızlar ve kadim siteleri koruyan kayadaki varlıklar, gizemleri ve spiritüel bilgi alanlarını koruyorlar.
Bucegi Dağlarının içinde tüm İnsan Tarihini içeren Holografik bir kütüphane var.
Oradan 3 holografik tünel başlıyor: biri Mısır’a, biri Tibet’e (İran’dan geçiyor) ve biri İç Dünyaya.
Hologramlar yaşamış olan varlıklar hakkında bilgi içeriyor ve ayrıca tüm geçmişleriyle birlikte ve ayrıca olacak olan her şey ile birlikte yaşamakta olan varlıklar hakkında bilgi içeriyor.
Holografik bir tablete dokunarak geçmişten gelen bilgileri bulabilirsiniz ve aynı zamanda kendiniz ile ilgili bilgiyi bulabilirsiniz.
BİLİNÇ
Bu 3 ncü boyut planında, öğrenmek zorunda olduğunuz ilk yapı kendinizsiniz.
İnsanın ortak bilinci savaşır ve kendi dinini yaratır.
Şimdi dişil Mesih bilincinin zamanıdır.
Tanrı tüm var olan, bilinç, kaynak, birliktir.
Tanrı, her şeyin yapılmış olduğu şeydir. Daha yüksek bir güç değildir, o biziz.
Bu nedenle, İsa ve başka herkes gibi “tanrı benzeri” yeteneklere siz de sahipsiniz.
Mesih Bilinci özünde aydınlanma için başka bir terimdir.
Mesih bilinci, İsa’nın bir zamanlar yaptığı gibi aynı şekilde yükseliş sürecini tamamlayarak evrensel hakikati bulma halidir.
Varlığınızın gerçek özü görülemez, dokunulamaz, işitilemez, tadılamaz ya da koklanamaz, çünkü bunların hepsi üçüncü boyuta ait niteliklerdir.
Siz insan deneyimine sahip olmak için bedeninize enkarne olmuş bir ruhsunuz.
İsa Mesih bunu kavradı ve bunu kitleler ile paylaşmaya çalıştı.
3 ncü boyut realitesinin, yanıtları kendi içimizde aramak yerine başka yerlere bakmamızı teşvik eden sayısız çeldiricileri var, ki insanlar İsa’nın güçlerini keşfettikleri zaman birçoğunun yaptığı tam olarak aynı şeydir, bir çok insanın din ile hala yaptığı aynı şey.
İnsanlar İsa’yı methetmeye başladı ve bunu hala yapıyorlar, onun bir ilah olduğunu düşünüyorlar ve onu Tanrının Oğlu olarak görüyorlar.
Bu yanlış değil; İsa Tanrıdır, çünkü hepimiz Tanrıyız.
Evet, Tanrı tarafından yaratıldınız, ama aynı nedenler siz Tanrısınız. Dua etmek için yukarıya bakmanız gerekmez, içinize gidin. Bizler sevgi ve minnettarlıktan yapılmış iken, korku ve öfke gibi negatif enerjileri nasıl yaratıyoruz?
Birileri tüm bunları ve daha fazlasını gerçekleştirecek özenle hazırlanmış, gerçekten muhteşem bir plan düşünmüş: bilincimizin parçalarını nereden geldiklerini unutacakları ve düşünebilecekleri herhangi bir veçheyi keşfetmek için özgür olacakları karanlığa (dualiteye) göndermek; korku ve öfke gibi yeni veçheleri bile!
Herbirimizin, hepimizin Kaynak tarafından birbirimiz ile bağlantılı olduğumuzu, dualiteyi deneyimlemenin aynı yolculuğunda olduğumuzu ve nereden geldiğimizi hatırlamaya çalıştığımızı kavramamız için.
Bu, ruhlarımızın orijinal yuvamızdan bile daha iyi bir şey yaratmasına yol açacak.
ŞEFKAT
Bu yolculukta, sadece sevgi ve nefret yaratmadık, aynı zamanda nefret ile yüzleşebileceğimiz ve nefreti sevgi ve anlayış ile kabul edebileceğimiz anlayışı yarattık.
Şimdi korkumuzu ve nefretimizi şefkat ile birlikte sevgi ve minnettarlığa dönüştürebiliriz.
Dünyada Cenneti yaratmanın ortasındayız: Dönüştürme yeteneği yaratmak.
İnsanın sevgi ve minnettarlığın en yüksek titreşimini taşıyabileceği bir ortam.
(Çeviri: Saffet Güler)
0 comments:
Yorum Gönder