PARAMAHAMSA YOGANANDA
“KORKUSUZ YAŞAMAK Kitabından”
Bir Yoginin Otobiyografisi kitabında, Paramahansa Yogananda gurusu Sri Yukteswar ile aşağıdaki sohbetini anlatıyor:
“Guruji, çocukluğunun bazı hikayelerini duymak isterdim.”
“Bir kaçını sana anlatacağım – her birinde bir ders var!”
Sri Yukteswar uyarısıyla gözlerini kırptı.
“Annem bir keresinde dehşet verici karanlık bir odadaki hayalet hikayesi ile beni korkutmaya çalıştı. Hemen oraya gittim ve hayaleti kaçırdığıma hayal kırıklığımı ifade ettim. Annem bana asla başka bir korku hikayesi anlatmadı.
“Ders: Korkunun yüzüne bakın, o size sıkıntı vermeye son verir.”
Hayat hayal edilebilecek en büyük maceradır. Bazı hayatlar ilginç ve heyecan verici olmamasına rağmen, diğerleri olağanüstü deneyimler ile doludur.. Yine de Ruhun doğasını kavramak bu evrendeki en büyük maceradır…
İlahi Doğanızı Sahiplenerek Kendinizle Dost Olun
Güney Afrika’da vahşi hayvanlar ile bir macera, yaşamın kendisi ile karşılaştırılınca hiç bir şeydir. Tarihteki başka hiç bir hikaye ilginç değildir. Zekası ile insan, kendisini hayvanlara karşı nasıl koruyacağını bilir, ama kendi kötü alışkanlıklarına ve kötü yollarına karşı kendisini nasıl koruyacağını bilmez. İnsanın tüm düşmanlarının en büyüğü kendisidir. Kişisel veya ulusal düşmanlardan çok, mikroplardan, bombalardan veya başka herhangi bir tehditten çok, insan hatalı olduğu zaman kendisinden korkmalıdır. İlahi doğanızı bilmeyişte kalmak ve kötü alışkanlıklarınıza boyun eğmek, kendi benliğinizi düşman hale getirmektir. Krishna şöyle söyledi: “Benlik (dönüşmüş) benliğin dostudur, ama ahlaksız benliğin düşmanıdır”
Süptil Düşmanlar
Bazı yaban ve bilinmeyen ülkeleri keşfetmeye başlamayı kafamızda canlandırmak kolaydır. Eğer gemiyle gidiyorsak, cankurtaran sandalı isteriz; vapur batarsa, sandala binip kendimizi kurtaracağımızı biliriz. Ama bir çok yaşam deneyimlerinde, hangi önlemleri alırsak alalım cankurtaran sandalımızda sızıntı olduğu görülüyor.
Hayvanlar ile kuşatılmış balta girmemiş bir ormanda, onlara karşı akla yatkın dikkati gösterebilirsiniz, ama süptil tehlikeleri yenmek daha zordur. Kendinizi mikropların yağmuruna karşı nasıl korursunuz? Her zaman milyonlarcası etrafımızda uçuşuyor… Doğa onların etrafında hücrelerin sınırlayıcı duvarını oluşturuyor, ama bu yalnızca, beden direncini sürdürebildiği kadar etkilidir. Bu yaşam mücadelesi, hayatın içindeki görünmeyen ormanda sürekli olarak devam ediyor!..
Yaşamın bu ormanından güvenli bir şekilde geçmek için, kendinizi doğru silahlar ile donatmalısınız… Savaşın tüm şekillerine karşı – hastalığa karşı, kadere ve karmaya karşı, tüm kötü düşüncelere ve alışkanlıklara karşı – silahlı olan bilge insan bu macerada kazanan olur. Bu dikkatlilik gerektirir ve ek olarak, düşmanlarımızı yenebileceğimiz bazı yöntemlerin benimsenmesini gerektirir…
Tanrı bizlere muazzam korunma araçları verdi – makineli silahlardan, elektrikten, zehirli gazdan veya herhangi bir ilaçtan daha güçlü – zihin. Yaşam macerasının önemli bir parçası zihni elinize geçirmek ve bu kontrol edilen zihni sürekli olarak Tanrıya uyumlu tutmaktır. Bu mutluluğun, başarılı bir varoluşun sırrıdır… Bu, zihin gücünü uygulayarak ve zihni meditasyon ile Tanrıya uyumlayarak gelir… Hastalığı, hayal kırıklıklarını ve felaketleri yenmenin en kolay yolu, Tanrı ile sürekli uyumlu halde olmaktır.
En Üstün Yardım Ruha Ayarlanmaktan Gelir
Bizler yaşamın ormanlık alanında, hastalığın ve yanlış alışkanlıkların gizli tuzaklarına tökezleyerek, kendi deneyimlerimiz ve sıkıntılarımız ile öğrenmeye zorlanan bebekleriz. Tekrar tekrar yardım için seslerimizi yükseltmek zorundayız. Ama en üstün yardım Ruha uyumlanmaktan gelir.
Ne zaman sıkıntıda olursanız, dua edin: “Tanrım, Sen içimdesin ve her yanımdasın. Ben Senin varlığının kalesindeyim. Bir çok türde ölümcül düşmanlarla çevrelenmiş olarak, hayatta mücadele ediyorum. Şimdi onların gerçekten yıkımım için etkenler olmadıklarını görüyorum; Sen gücümü sınamak için beni dünyaya yerleştirdin. Sadece kendimi kanıtlayarak bu sınavlardan geçerim. Beni çevreleyen kötülükler ile savaşmak benim oyunum; onları Senin varlığının sınırsız gücüyle yenilgiye uğratacağım. Ve bu hayatın macerasından geçmiş olduğum zaman, şöyle diyeceğim: ‘Tanrım, cesur olmak ve savaşmak zordu; ama dehşetim büyüdükçe, Senin verdiğin içimdeki kuvvet daha da büyüdü, bu güç ile Senin suretinde yaratıldığımı gördüm ve kavradım. Sen bu evrenin Kralısın ve ben Senin çocuğunum, evrenin prensiyim.
Bir insan olarak doğduğunuzu kavrar kavramaz,, korkacak her şeyiniz olur. Kaçış olmadığı görülüyor. Hangi önlemleri alırsanız alın, her zaman bir yer atılan yanlış adım oluyor. Tek güvenliğiniz Tanrıdadır. İster Afrika’da ormanda olun, ister savaşta ya da hastalık veya güçsüzlük ile acı içinde kıvranın, sadece Tanrıya söyleyin ve inanın: “Hayatın savaş alanında ilerleyerek, Senin varlığının zırhlı aracındayım. Korunuyorum”.
Güvende olmanın başka yolu yoktur. Sağduyuyu kullanın ve Tanrıya tamamen güvenin. Tuhaf bir şey önermiyorum; Ne oluyorsa olsun onaylamanızı ve bu gerçeğe inanmanızı teşvik ediyorum: “Tanrım, bana yardım edebilecek sadece Sensin.” Bir çok insan hastalığın ve yanlış alışkanlıkların tekdüzeliğine düştü ve kendilerini dışarı çekemediler. Asla kaçamayacağınızı söylemeyin. Talihsizliğiniz sadece bir süre içindir. Tek bir hayatın başarısızlığı başarılı olup olmadığınızın ölçüsü değildir. Galip gelen insanın tutumu korkusuzdur: “Ben Tanrının çocuğuyum. Korkacak hiç bir şeyim yok”. Hiç bir şeyden korkmayın. Yaşam ve ölüm yalnızca bilincinizin farklı süreçleridir.
İçinizde Gömülü Ruhun Ölümsüzlüğünü Ortaya Çıkarın
Tanrının yarattığı her şey, içimizdeki gömülü ruh ölümsüzlüğünü ortaya çıkarmak içindir. Bu yaşamın macerasıdır, yaşamın tek amacıdır. Ve herkesin macerası farklıdır, eşsizdir. Hayatta veya ölümde ruhunuzun yenilmediğini bilerek, sağduyulu yöntemlerle ve Tanrıya imanla, tüm sağlık, zihin ve ruh problemleriniz ile başa çıkmak için hazır olmalısınız. Asla ölemezsiniz. “Hiç bir silah ruhu delip geçemez; hiç bir ateş onu yakamaz; hiç bir su onu ıslatamaz; hiç bir rüzgar onu kurutamaz… Ruh sabittir, , her şeye nüfuz eder, her zaman sakindir ve yerinden oynamaz, kolay etkilenmez.” Ebediyen Ruhun suretisiniz.
Ölümün bizi öldüremeyeceğini bilmek zihni özgürleştirmiyor mu? Hastalık geldiği ve beden çalışmayı bıraktığı zaman ruh “ölüyüm!” diye düşünür. Ama Tanrı ruhu sarsar ve şöyle der: “Senin neyin var? Sen ölü değilsin. Hala düşünmüyor musun?” Bir asker yalnız yürür ve bir bomba bedenini paramparça eder. Bedeni ağlar, “Öldürüldüm, Tanrım!” Ve Tanrı şöyle söyler, “Elbette hayır! Benimle konuşmuyor musun? Hiç bir şey seni yok edemez, çocuğum. Sen rüya görüyorsun.” Sonra ruh kavrar: “Bu o kadar korkunç değil. Sonum olduğu görünen sadece benim fiziksel bir bedende olma geçici dünya – yaşamı bilincim idi. Ebedi ruh olduğumu unuttum.”
Yaşam Maceramızın Amacı
Gerçek yogiler tüm durumlarda zihni kontrol edebilirler. Bu mükemmelliğe ulaştığınızda, özgür olursunuz. O zaman yaşamın ilahi bir macera olduğunu bilirsiniz. İsa ve diğer büyük ruhlar bunu kanıtladılar …
Bu yaşam macerasını, Büyük Varlıkların yaptıkları gibi sadece irade gücünüz ve zihin gücünüz ile onun tehlikelerini yendiğiniz zaman tamamlarsınız. O zaman geriye dönüp: “Tanrım, oldukça kötü bir deneyim idi. Neredeyse başarısız oluyordum, ama şimdi Senin ebedi varlığının güvenliği altındayım” dersiniz.
Tanrı sonunda, “Tüm o dehşet verici deneyimler bitti. Sonsuza kadar seninleyim. Hiç bir şey sana zarar veremez” dediği zaman, hayatı muhteşem bir macera olarak görebiliriz.
İnsan hayatta bir çocuk gibi oynar, ama hastalık ve sıkıntılarla savaşmakla zihni daha kuvvetli büyür. Zihninizi zayıflatan her şey sizin en büyük düşmanınızdır ve zihninizi kuvvetlendiren her şey sığınağınızdır. Gelen her sıkıntıya gülüp geçin… Tanrıda ebedi olduğunuzu bilin.
Hayatın savaş alanında herkesi ve her durumu, bir kahramanın cesareti ve bir fatihin gülümsemesiyle karşılayın.
Siz Tanrının çocuğusunuz. Neyden korkuyorsunuz?
(Çeviri: Saffet Güler)
0 comments:
Yorum Gönder