Düşünce Özgürlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Düşünce Özgürlüğü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2015 Pazartesi

Huysuz muhalifler, “hayır” demeyi sevenler….

keep calm and noSevgili Okuyucularım,
Brenda Hoffman’ın kanallığını yaptığı Işık Bilincinin bu mesajını görünce hemen sizlerle paylaşmak istedim. Aranızdaki pek çok kişinin uyanışını, yeni fikirlerini ve hatta yeni kişiliğini başkalarıyla paylaşmakta zorluk çektiğini biliyorum. Bazen sizinle alay ediliyor, bazen “delirdiniz mi?” diye merak ediyorlar, bazen aptal ya da naif olduğunuzu düşünüyorlar. Kimi zaman da, siz çok şey söyleyebilecekken kendinizi geride tutuyorsunuz, çünkü şu yukarıda bahsettiğim gibi görülmek ya da davranılmak istemiyorsunuz. Yani gizli saklı yükseliş için çalışan, ruhani yönüne önem veren bir kişi olmak daha rahat geliyor. Ama sonra da, belki yalnız hissediyorsunuz, ya da söyleyebileceklerinizi paylaşmadığınız için kendinizi onurlandırmadığınızı düşünüyorsunuz. Bu yol, evrenin en kolay yolu değil, ama girdikten sonra da başka hiçbir yöne dönmek istemiyoruz.
Bu mesaj, işte o eleştirmenleri, ruhunuzu kırmaya çalışanları, “huysuz muhalifleri” anlatıyor. Burada, o kişileri tanımlamak için İngilizce “naysayer” kelimesi kullanılmış. Bu kelimeyi Türkçeye çevirirken oldukça zorlandım, çünkü bu kelime bazen her şeye “hayır” demeyi seven tatlı huysuz ihtiyarı tarif eder, bazen muhafazakâr ve kalbi korku dolu, yeni olana karşı neredeyse alerjisi olan, otoriter yönü ağır basan kişileri anlatır. Bu kesinlikle bir yargılama değil ama durum tasviri.
Bence, “Huysuz Muhalifler” aynı zamanda egolarımızı, içimizde sürekli bizi uyarıp nelerden korkmamız gerektiğini listeleyen, bu düşünce şekline devam ederek utanç içinde, sefil, fakir, sevilmeyen kişi olma ihtimallerimizi yükselttiğimizi hatırlatan parçamızı da anlatıyor. Bazen egolarımız çekilmez olur, bazen de gerçekten komik varlıklardır. İnsanlar egoları yüzünden diğer kişilere, düşüncelere ve inançlara saldırabilir, onları aşağılayabilir ve en sonunda da bu konuda kendilerini suçlu hissedebilirler.

23 Kasım 2014 Pazar

Neden “Yükseliş” hakkındaki inanışlar birbirinden farklı?

Christian Schloe 2Sevgili Okuyucularım,
Burada Yükseliş yolunda olduğumuzdan, nasıl yükselebileceğimizden oldukça sık bahsediyoruz ama Yükseliş’in ne olduğu konusunda çok fazla konuşmadığımızı fark ettim. Sizlere kendi fikrimi açıklamak isterim:
Belki de, “Yükseliş” kelimesini kullanmak yerine “Alçalış” kelimesini kullanmalıyız, çünkü bize çok yükseklerdeymiş gibi gelen cenneti bu dönemde dünyamıza “indirmek” üzere burada bulunuyoruz. Eksiksiz her birimiz en “yükseklerden” gelen varlıklarız ve burada daha ağır ve yavaş enerjilerin bulunduğu 3 boyutlu fiziksel yaşamı deneyimliyoruz. Tanrı’nın kalbinden kopup gelmiş olan bizler, nasıl eksik, düşük, hatalı varlıklar olabiliriz ki? İşte bu yüzden, sürekli olarak bize “kim olduğunuzu hatırlayın” deniliyor. Böylece artık sonuna ulaştığımız 3 boyutlu zıtlık ve ayrımcılık deneyini tamamlayıp, bir başka deneyi başlatabiliriz. Bu, bize bildirildiğine göre evrende ilk olacak bir durum: Yüksek boyutlarda fiziksel yaşam ve yükselişi fiziksel hayata veda etmeden başarmak!
Ben çalışmalarım sırasında çok rahat boyutlar arası gezebildiğimizi fark ettim. Aslında bunu her gün yapıyoruz, sadece fark etmiyoruz. Bu bilgiye geçenlerde şöyle bir değindiğimde bazı tepkiler aldım, sanki bir boyuttan diğerine geçince geri dönülmez, orada kalırmışsınız ve bu boyuta açılan kapılar kapanırmış gibi inanışlar var. Ben kişisel olarak bunun böyle olmadığını biliyor, deneyimliyor ve buna inanıyorum. Aynı bilgi Baş Melek Michael, St. Germaine, Arkturuslular gibi pek çok ışık varlığı tarafından da onaylanıyor.
Peki, Yükseliş hakkında bunun dışındaki inanışlar ne olacak? Aslında Brenda Hoffman’ın rehberlerinin aşağıda verdiği mesaja göre, o inanışlar da doğruluk taşıyor. Yükseliş çok kişisel bir olgu, kişisel bir deneyim. Sanırım, yükselmenin “yeryüzünde sevginin beden bulmuş hali olmamızdan” başka bir kuralı olmadığından, kalıplar içinde yaşamayı öğrenmiş bizlere böylesi özgürlük biraz tuhaf geliyor ve aklımız karışabiliyor. İşte o yüzden bu mesajı elimden gelen en kısa zamanda tercüme edip yayınlamak istedim.
Hepimiz kendi ruhlarımızın neye ihtiyacı olduğunu biliyoruz, bazen yardım almayı, bazen de bu yolda bildiğimiz gibi yürümeyi tercih ediyoruz. Her iki seçenek de geçerli. Her ikisi de faydalı. Her zamanki gibi, kalbimizi dinlemek yapabileceğimiz en doğru şey.
Brenda Hoffman ve rehberlerine çok teşekkürler. (www.LifeTapestryCreations.com)
Mor Alev
Sevgililer,