Brenda Hoffman’ın kanallığını yaptığı Işık Bilincinin bu mesajını görünce hemen sizlerle paylaşmak istedim. Aranızdaki pek çok kişinin uyanışını, yeni fikirlerini ve hatta yeni kişiliğini başkalarıyla paylaşmakta zorluk çektiğini biliyorum. Bazen sizinle alay ediliyor, bazen “delirdiniz mi?” diye merak ediyorlar, bazen aptal ya da naif olduğunuzu düşünüyorlar. Kimi zaman da, siz çok şey söyleyebilecekken kendinizi geride tutuyorsunuz, çünkü şu yukarıda bahsettiğim gibi görülmek ya da davranılmak istemiyorsunuz. Yani gizli saklı yükseliş için çalışan, ruhani yönüne önem veren bir kişi olmak daha rahat geliyor. Ama sonra da, belki yalnız hissediyorsunuz, ya da söyleyebileceklerinizi paylaşmadığınız için kendinizi onurlandırmadığınızı düşünüyorsunuz. Bu yol, evrenin en kolay yolu değil, ama girdikten sonra da başka hiçbir yöne dönmek istemiyoruz.
Bu mesaj, işte o eleştirmenleri, ruhunuzu kırmaya çalışanları, “huysuz muhalifleri” anlatıyor. Burada, o kişileri tanımlamak için İngilizce “naysayer” kelimesi kullanılmış. Bu kelimeyi Türkçeye çevirirken oldukça zorlandım, çünkü bu kelime bazen her şeye “hayır” demeyi seven tatlı huysuz ihtiyarı tarif eder, bazen muhafazakâr ve kalbi korku dolu, yeni olana karşı neredeyse alerjisi olan, otoriter yönü ağır basan kişileri anlatır. Bu kesinlikle bir yargılama değil ama durum tasviri.
Bence, “Huysuz Muhalifler” aynı zamanda egolarımızı, içimizde sürekli bizi uyarıp nelerden korkmamız gerektiğini listeleyen, bu düşünce şekline devam ederek utanç içinde, sefil, fakir, sevilmeyen kişi olma ihtimallerimizi yükselttiğimizi hatırlatan parçamızı da anlatıyor. Bazen egolarımız çekilmez olur, bazen de gerçekten komik varlıklardır. İnsanlar egoları yüzünden diğer kişilere, düşüncelere ve inançlara saldırabilir, onları aşağılayabilir ve en sonunda da bu konuda kendilerini suçlu hissedebilirler.