Öyleyse, Neden Hayal Edebileceğiniz En Yüksek, En Saf ve En Parlak Işık Siz Olmayasınız? – Michael ve Yüksek Benlikler Konseyleri
LightSevgili Dostlarım, bu mesaj çok önemli. Bana sorduğunuz soruların çoğunun cevabı burada, onun için lütfen her kelimesini dikkatle okuyun ve gerekiyorsa tekrar tekrar geri dönün.. Bu çeviriyi yaptığı için Mor Alev Dostuna ve özellikle iyi anlaşılması için eklediği notlara çok teşekkürler. Ron Head tarafından iletilen mesajın orijinali için buraya tıklayın.
Şimdi tekrar, kontrol edebildiğiniz bir enerji olan içinizdeki gücü kullanmanız konusuna geri dönelim. Bu gücü kullanmanın pek çok yolu vardır. Aslında zaten bunu çeşitli şekillerde yapıyorsunuz. Bunlardan bazılarını bilinçli, bazılarını da bilinçsizce gerçekleştiriyorsunuz. Bir şeylere bilinçli olarak yön verdiğinizi algıladıkça, Dünya ile aranızdaki etkileşim tarzınız da gittikçe daha bilinçli bir hal alacaktır. İçinizdeki gücün ve onun çevrenize olan etkisinin farkına vardıkça, şu anki arzularınızı dile getirme, bir şeyleri isteme veya dua edip yalvarma şekliniz, niyet edip gerçekleşmesini bekleme şekline dönüşeceğini, söylemek isteriz. (Mor Alev: Burada beklemek kelimesi kesinlikle taksi beklemek gibi ne olacağını bilmediğiniz bir şeyi değil ama olacağını bildiğiniz bir şeyi kendinizden emin olarak beklemeniz anlamına geliyor.)
Öncelikle her düşüncenizin, az veya çok bu dilek ve dualarınızın üzerinde etkisi olduğunu açıklayalım. Arzu ettiğiniz şey her neyse, onun gayet tabii büyük bir şey olduğunu ve bilinçli olarak istediğinizi var sayalım. Bu dileğinizin gerçekleşmesinde rol oynayan etkileyici özelliğinizi, hangi duygunun yükseltip, hangisinin yükseltmeyeceğine bakalım. Bu arada, endişe ve şüphe duygusundan bahsetmenin söz konusu bile olmadığının, sanıyoruz farkındasınız. Zira bu duyguların olumlu sonuçlar getirmediği aşikârdır.
Bir şeyi dilemek eylemi, kişiyi dilediği şeye doğru hareket ettirme etkisine sahiptir. Ancak bu etki, pek güçlü değildir. Zira sizlerin sürekli yaptığınız gibi, bir dileğinize karşıt veya onunla çakışacak başka bir dilekte bulunduğunuz an, ilk dileğinize gönderdiğiniz etki kolayca silinecektir. “Şöyle bir şeye sahip olabilmeyi istiyorum veya böyle bir şeye, ama…” diye kurduğunuz cümlelerinizi bir düşünün. Şu ufacık ‘ama’ kelimesi, düşüncelerinizin tüm etkisini yok eder. Peki, Kuşku duymak? Bir dileğinizin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden kuşku duymak, anında ters etki yapar.
“Öyleyse ne yapalım” diye mi soruyorsunuz? “Ama basit adımlarla anlatın, lütfen” mi diyorsunuz? Peki tamam. Hayal edin, Odaklanın, Dileğinizi gönderin ve Bekleyin. Ve bunların hepsini, net, sade ve istikrarlı bir şekilde yapın.
İlk olarak, hayal etmek; Görmek, elde etmek veya deneyimlemek istediğiniz şeyi hayal edin. Kimileri buna, gözünde canlandırmak diyor. Ancak bu, bazılarının kafasını karıştırıyor. Zira o kişiler, hayal ettikleri şeyi göremeyeceğini düşünüyorlar. Kısacası size nasıl uygun geliyorsa, o şekilde hayal edin. Bizler, sizlerin Gündüz Rüyası dediğiniz, hayâllere dalma işini iyi bildiğinizi, biliyoruz.
İkinci olarak, odaklanmak; mümkün olduğu kadar, hayal ettiğiniz dileğinizi süsleyin. Zaten hayal ettiğiniz için, onunla ilgili istediğiniz her şeyi ve buna ilaveten, o dileğinize sahip olmanın veya deneyimlemenin nasıl bir şey olabileceğini de, hayal edebilirsiniz. Örneğin, sizde nasıl bir duygu uyandırdığına, nasıl göründüğüne, sesine, kokusuna vs. odaklanın. En önemlisi, gerçekleşen dileğiniz Size kendinizi nasıl hissettireceğini, düşünün.
Üçüncü olarak, dileğinizi göndermek; Şimdi dileğinizi, düşünebildiğiniz en yüksek kudrete gönderin. Ama istemek, yalvarmak, yakarmak, gibi eski alışkanlıklarınıza kapılmamaya çalışın. Kendinizden emin bir şekilde niyetinizi ifade etmek, çok yerinde olur. Şayet gerçekten Varlığınızın en büyük ve en iyi parçasıyla konuşmayı gerçekleştirebildiyseniz, bu çok daha iyi olacaktır. Bunu gerçekleştirdikten sonra bir adım daha atıp, dileğinizin olması için emir verebilirsiniz. Emir vermenizin, YARATAN için hiçbir sakıncası olmadığını söylüyorsak, buna inanın ve bize güvenin.
Şimdi en zor bölüm geliyor. Beklemek; Tanınmış bir kanal, koç ve şifacı olan biri, “Mucizeleri bekle” diyor. Bu hiç fena bir fikir değil. Başka birisi de “Olacağını var sayıyorum” diyor. Bu da fena değil. Hatta “Beklenti” şarkısını mırıldanmak ta iyidir. Ancak, daha olumsuz olabilecek bir başka tahminde bulunmanıza İZİN VERMEYİN. Arzu ederseniz, tekrar başa dönün ve dilediğiniz o şeyi süsleyin, geliştirin veya lezzetinin, duygunun, kokusunun, görüntüsünün tadını çıkarın. O, sizin dileğiniz. Bunu unutmayın. Ve bu dileğiniz gerçekleşinceye kadar, bir saat bile onu düşünmekten vaz geçmeyin.
Daha büyük ve daha iyi şeyler nelerdir? Yeni bir Dünya yaratmak, bir ev, bir araba, bir iş veya başka bir şey yaratmakla, gerçekten aynı şeydir. Sonuçta, konuştuğunuz o Enerji Sizi, Dünya’nızı ve tüm Evreni yarattı. Sizin hayal gücünüz, bunlardan daha mı büyük? O halde size gösterdiğimiz adımları takip edip, Hayal edin, Odaklanın, Dileğinizi gönderin ve Bekleyin. “Peki, bunun daha kısa bir yolu yok mu?” diye sorabilirsiniz. Hâlbuki, Ne zaman bir şeylerin daha kolay ve daha iyi bir çözüm şeklini aramaktan vazgeçtiyseniz, o zaman hep bir şeyler öğrendiniz, öyle değil mi? Şimdi kestirme bir yol mu istiyorsunuz? Peki, şaşıracaksınız ama kestirme bir yol var. Ancak bir de püf noktası var. Her zaman bir püf noktası vardır, değil mi? İşte anlatmaya başlıyoruz.
Öncelikle bunun, uzun zamandan beri hepinizin hatırladığı bir şey olduğunu söyleyelim. Dikkat edin, hatırladığınız dedik, öğrendiğiniz demedik. Bunların hiçbiri, sizin için yeni bir şey değil. Belki daha önce bu söylediğimiz doğru olmayabilirdi, ancak şu anda gezegeninizde yaşayan herkes, özellikle de bu mesajı okuyanlar için bu cümlemiz, gittikçe doğrulanıyor. Sizler bu püf noktalarını bir yere kadar biliyorsunuz ve bizde onları size, arayış içinde olduğunuz zaman hatırlatıyoruz. Biz sizlere bunları, eskiden bir grup adanmış keşişlerin yaptığı gibi, zaman ve çaba harcayarak titizlikle uygulamanızı söylemiyoruz. Önerilerimizi okuyun. Gerçekten onlarla aynı titreşimdeyseniz (size bir şey ifade ediyorlarsa), söylediklerimizin gerçek olduğunu hissetmenize izin verin. Sonra onların içinde rahatlayın ve bırakın sizi yönlendirsinler.
Buradaki en önemli kavram şudur; Her şey Enerjidir, Enerji ‘Bilinçli’dir ve Sizler, bu enerjiden oluştunuz. Bir önceki mesajımızda bunu uzun uzadıya anlattık. Burada komik olan şey, Fizikçilerinizin bulmaya çalıştıkları, bir Madde’nin nasıl Bilinç ürettiğidir. Oysa bu işlem tam tersidir. Bilinç, Madde’yi üretir. Ama konumuz bu değil.
Artık Enerji’yi, farklı şekillerde tanımlayabiliriz. Enerji’nin bazı Frekanslarına, Ses diyebiliriz. Bazılarını Işık. Bazılarını Isı, bazılarını Düşünce, bazılarını Radyo dalgası diye adlandırabiliriz. Bazısı şu, bazısı bu, ama hepsi, Frekans’tır ve hepsi Işık’tır. Kısacası bu, sadece bir Frekans Dizisidir. İşte Siz de, bu Frekans dizilimisiniz. Sizler, kim olduğunuzu, geçmişinizi, geleceğinizi, ruh, madde, duygu ve Sizi siz yapan ne varsa, onu ifade eden ve oluşturan farklı Frekansların, birleşimisiniz. Siz Işıksınız.
Madem Işık’sınız, öyleyse neden hayal edebileceğiniz en yüksek, en saf ve en parlak Işık Siz olmayasınız? Evet, aslında bu tam da hepinizin Bilgi ve Yetenek düzeyine göre, yaptığınız bir şey. Bunu gerçekten yapıyorsunuz. O zaman bu yeteneğinizi yükseltmek ve bildiklerinizi hatırlamak için, size yardım etmemize izin verin. Sizleri öyle yüksek bir Frekansa taşıyalım ki, bir Fizik Profesörü için Aritmetik ne kadar kolaysa, yukarıda anlatılanları anlamak ta, sizin için o kadar kolay olsun. Yükselebildiğiniz en yüksek Frekansta ihtiyacınız olan tek şey, sadece en iyisine niyet etmek ve olmaktır. Başka bir deyişle ihtiyacınız olan tek şey, Sevgi Bilincinizi ortaya çıkarmak ve onun çevrenizi etkilemesine izin vermektir.
Artık bu adımı atmaya hazırsınız. Hepiniz için erişilebilir uzaklıkta. Peki, bunun Yöntemi nedir? Kelimenin tam anlamıyla, binlerce yöntemi var. Ama sizin deyiminizle, ‘içinizdeki çanları çaldıran’ yöntem hangisi ise, onu seçin. Tabii ki biz size bir tanesini önereceğiz ama isterseniz başkasını da seçmekte serbestsiniz. Hatırlarsanız bir püf noktası var, demiştik. Evet, gerçekten de var. Buradaki püf noktası, bu sürece güvenmek zorunda olduğunuzdur. Bu bir süreçtir. Ve sadece ona güvenmelisiniz. Bulunduğunuz yerden başlamalısınız. Bu hepinizin aradığı bir yoldur. Atmanız gereken adım, sizin ikinci adımınız olmalıdır. Hâlbuki sizler her şeyi zorlaştırıyorsunuz. Bu sürece güvenmekte, ısrar edin. Akıntıyla birlikte hareket edin, akışta kalın. Yapılması gerek diye düşündüğünüz ne varsa, onları yapın. Siz, tam da bulunmanız gereken yerde duruyorsunuz. Bu hepiniz için geçerlidir. Hedefiniz yükselmekse, yükseleceksiniz. Kendinizden başka hiçbir şey, sizi durduramaz.
Şimdi tekrar, biraz önce üzerinde konuştuğumuz en büyük ve en iyi şeylere dönelim. Bahsettiğimiz yolda ilerlerseniz, Frekansınızda değişim meydana geldiğini göreceksiniz. Değişmesi gerekiyordu, zira beklentilerinizi karşılamıyordu. Kestirme yol işte bu. Net ve basit. Siz değişimsiniz. Siz değiştirensiniz.
Sizler, aslında zannettiğiniz kişi olmadığınıza inanmayı ve gerçekte kim olduğunuzu hatırlamayı öğreniyorsunuz. Sizler bu oyunun içinde sadece şu anki rolünüzü oynamıyorsunuz. Oyunun tüm kadrosu, Sizlersiniz. Baş aktris, Baş aktör, hastalanan oyuncunun yerine geçen yedek aktör, yönetmen ve diğer herkes. Ve bunlara, bir oyuncunun açısından bakarsanız, daha rahat görüp anlayacaksınız.
Harika bir iş çıkardığınızı bilmenizi isteriz. Kendinizden çok memnun olmalısınız. Kendinizi bizim sizi gördüğümüz gibi görürseniz, zaten memnun da olacaksınız.
Size basit bir yöntem vereceğimizi söylemiştik. Bu konuya, bir sonraki mesajımızda devam edeceğiz. Zira bu mesajın oldukça uzun olduğunu düşünüyoruz. Söylediklerimiz üzerinde biraz düşünün ve şayet uygun bulduysanız, uygulamaya başlayın. Yine önerdiğimiz gibi, rahatlayın ve aklınıza gelen fikirlerle oynayın.
İyi günler.
Mor Alev Dostu’ndan Not: Mesajda adı geçen şarkının sözleri, konuya çok uygun olduğu için, bir bölümünü çevirdim.
Beklenti
Gelecek günlerin neler getireceğini bilemeyiz,
Yine de onları düşünüyoruz.
Acaba şu anda gerçekten seninle miyim?
Yoksa daha güzel günlerin peşinde miyim?
Beklenti… Beklenti…
Beni geç bırakıyor.
Beni bekletiyor…
Telif Hakkı©2014 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (http://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir. Copyright © 2014 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. http://moralev.com/
0 comments:
Yorum Gönder