ESOTERIC GOLDEN SPIRIT
Malezya Havayolları uçağının ortadan kaybolması hakkında:
25.03.2014
Malezya Havayollarının Boeing 777 uçağının garip ortadan yok oluşundan sonraki iki haftalık periyotta, “dikkate değer” bir şeye ulaşıldı: neredeyse tüm olasılıklar sunuldu ve genel anlamda, bu olağandışı olay ile ilgili neredeyse tüm olası hipotezler belirtildi. Uçakta 239 insan vardı ve Kuala Lumpur’dan Çin’e havalandıktan kısa süre sonra, aniden radar ekranlarından yok oldu. Gizem otoritelerce henüz çözülmedi ve tarihteki türünün tek vakasıdır.
İnternette ve uluslararası kitlesel medyada çeşitli bilgiler hızla ortaya çıktı, bu kez olay gizlenemiyordu. Varsayımların, sürpriz bilgilerin, çıkarımların, kuşkuların ve varılan sonuçların birbirine karışmasıyla sonuçlandı, bu insanlar arasında yalnızca daha fazla kafa karışıklığına ve endişeye neden oldu.
Şaşırtıcı olay hakkında hiç kimsenin net bir “çözümünün” veya “yanıtı”nın olmadığı görülüyor, şimdiye kadar olasılıkların geniş spektrumu ile kaplanan, kanallık vasıtasıyla bazı telepatik aktarımların sonucu olarak bir çok değişkenlerde bunun çözümü ortaya çıktı: uçağın ve yolcuların Siriuslular veya diğer ET uygarlıklar tarafından “kaçırıldığı” veya “kurtarıldığı” ve başka bir gezegene veya Shambala’ya gönderildiği; kaçırıldığı ve Hint Okyanusu bölgesinde bazı adalara indiği vs.
Bu konudaki genel heyecan ve karışıklıkta, iki temel soru kalıyor:
1 – Şimdiye kadar herhangi bir iz bırakmadan 239 yolcusu olan bir uçak nerede ve nasıl yok oldu?
2 – Bu olağandışı yok oluşun gerçek nedeni nedir?
Problem şu ki, bu tür çeşitli bilgilerin ve varsayımların ortasında, gerçeğe dikkati çekmek zordur. Diğerleri arasında sadece başka bir hipotez olarak görünürdü. Bu nedenle bu yok olma ile ilgili Sirius ana gemisi Anais’te direkt olarak keşfettiğimiz şeyi sunmakta tereddüt ettik. Bundan başka, son zamanlarda bize olağanüstü eterik bir teknolojiye erişim verildi ve bu nedenle – eğitimimize ve anlayışımıza bağlı olarak belirli sınırlar içinde – ilgilendiğimiz olaylar ile bağlantı olarak istediğimiz imgeleri direkt olarak görme fırsatına sahibiz. Belirli bir şekilde, Sirius ana gemisinde sağlanan cihazın fiziksel plandaki bir Kronovizör’e benzediğini söyleyebiliriz, bu aynı zamanda gözlenen şeyin duygusal, zihinsel ve hatta nedensel deneyimini de kapsıyor. Gerçekleşen fenomen, fiziksel plandaki bir Kronovizörde imgeleri izlemeyi kapsayandan çok daha karmaşıktır, çünkü varlık – cihaz – Sirius gemisi etkileşimi çok önemlidir ve eğer niyet ve odak olması gerektiği gibi değilse, o zaman imgelerin olduğu ekran boş kalıyor veya kuvvetli şekilde bulanık oluyor. Gerçekte, “Ekran” istenen konuya bağlı imgeleri interaktif şekilde görüntüleyen büyük bir hologramdır ve uzun bir zaman periyodunu kapsadığı zaman zeki ve sezgisel bir özet sunuyor.
Açıkçası, cihaz direkt olarak AKAŞA’dan veya Evrensel Hafızadan bilgi almak için son derece ileri bir teknolojidir. Söylediğim gibi, bu sunum çok yakın verilerle akıllı ve bağlantılı bir şekilde yapılır (çoğu zaman bunlara bir çok Sirius sembolü eşlik eder, ama bazı durumlarda direkt anlamamız için Latin alfabesinden harfler ve figürler sunulmaktadır). Bilgi olasılıkları olağanüstü, ama cihaza erişim ve kullanma karmaşık. İlk yerinde bunlar Sirius iyi niyetine ve ana gemi Anais’e bağlı ve ikinci olarak cihazın işleme şeklinde adapte olma yeteneğimize bağlı. İnsanlık, orijinleri ve Dünyada gerçekleşmiş olan uygarlıkların bütün serisi hakkında şaşırtıcı şeyler keşfettik! Yakında insanın orijinleri ve uygarlığın insan tarihi ile ilgili bu bilgileri bir seri belgeselde yayınlayacağız.
Tüm bu bilgilerin direkt görselleştirmeden gelmesi şaşırtıcı, bu bilgilere Amun (ana geminin komutanı) ve ana gemi Anais tarafından sunulan bazı açıklamalar eklendi. Bu nedenle, belgesellerimizde şimdiye dek sunduğumuz her şeyin telepatik aktarım veya kanallık ile ilgisi yoktur. Aldığımız bilgiler Sirius A sisteminden Sirius uygarlığının temsilcileri ile DİREKT buluşmaların sonucudur veya son zamanlarda, ana gemi Anais’e yerleştirilen çok ileri teknoloji formuna erişim aracılığı ile alınmıştır.
Malezya Havayollarının MH370 sefer sayılı uçağının ortadan yok olması ile bağlantılı olarak, ana gemi Anais başlangıçtan beri, “olan bitenlerin Dünyada ve Dünyevi işler ile ilişkili” olduğunu belirtti. Başka deyişle, gerçekleşen ve hala internette ve medyada görünen çok sayıda varsayımlarda, hipotezlerde ve tahminlerde çok net bir sınırlama yapmak olasıdır: UÇAĞIN ORTADAN KAYBOLMASI DÜNYASAL MÜDAHALE EYLEMİDİR VE DÜNYA DIŞI UYGARLIKLAR İLE İLGİSİ YOKTUR. Bu görüş noktasından, bazı işıkişçilerinin gözlemleri doğrudur. Bize anlatıldığı gibi, o uçağın garip ortadan yok oluşuna yol açan tüm eylemler, büyük ölçüde reptilian bilgisine ve teknolojisine dayanan bir teknolojiyi kullanan şeytani elitler (illüminati) tarafından yönetildi.
Sonra ana gemi Anais bize “bu tür olayların bundan sonra gerçekleşeceği” bilgisini verdi, bu, Dünyadaki şeytani güçler tarafından yönetilecek olan, uçağın yok olmasına benzer başka “gizemli yok olma fenomenlerini” bekleyebileceğimiz anlamına geliyor.
Şimdi sözünü etmek istediğimiz unsur başka bir veçhe ile ilgili ve özelde dev ana gemideki tüm Sirius nüfusundan gelen kollektif zihinsel – duygusal aktarım ile vurgulanmaktadır. Ana gemi Anais tarafından aracılık edilen, Sirius topluluğundan gelen bu karmaşık ve güçlü zihinsel aktarım, Siriusluların gezegenimizde birilerinin bazı sapkın ışıkişçileri tarafından iddia edildiği gibi, kendi uygarlıklarını rehine alma veya kaçırma eylemleri ile ilişkilendirebilmesi gerçeğinden kaygı duydukları gerçeğini vurguluyor. Kanallık ile alınan bu tür garip fikirler uçağın yok oluşundan sonraki ilk günlerde ortaya çıktı ve sorumsuzluk ile dağıtıldı. Bizden istenen şey, bu “bilgilerin” sadece tuzak olduğu ve yalnızca zengin bir hayal gücünün ürününü temsil ettiğini söylemektir.
Boeing 777’nin ortadan kayboluşuna geri dönersek, tekrar, bundan sonra bunun denizde, karalarda veya havada gerçekleşecek olan daha fazla ortadan kaybolmalar serisinin parçası olduğu ifade edildi; bu, şeytani illüminatinin var oluşun paralel planları arasındaki insanların zihinsel ve duygusal enerjilerini “bloke” etme çaresiz ve ayrıca aptalca girişimidir.
Mart (2014) ayına girerken, Ison kuyrukluyıldızı tarafından Dünyanın manyetik alanının yapısına ikinci enerjisel aktarımın başlangıcı ile aniden ortaya çıkan olayların karmaşasını ilişkilendirmek kolaydır. Bu olaylar Kırım problemi ve Rusya tarafından kendi topraklarına katılması, ABD ve Rusya arasında ortaya çıkan olağanüstü siyasi gerilim, çok garip iklim, gizemli şekilde ortadan kaybolan uçak vs. Dünyada faydalı enerjinin yeni serilerinin bu ikinci aktarımının gerçekleşmesinden bu yana, Dünyanın spiritüel yükselişine karşı birleşen şeytani illüminati ve varlıklar görünen ve daha da çok aşikar olan dönüşümleri zorla bloke etmek istiyor.
Ortadan yok olan uçağın (Uçuş MH370) şeytani elitin var olduğumuz fiziksel plana paralel olan planların belirli alanlarını “nüfuslandırmak” için yaptığı deneyler serisinin parçası olduğu anlatıldı. Şeytani illüminati yakın gelecekte var oluşun bu tür paralel planlarının belirli bölgelerini yönetmeye ve kontrol etmeye niyet ediyor. Bu nedenle, Dünyada gerçekleşmekte olan temel dönüşümleri engellemek isteyerek, bu tür yerlerin şeytani rezonans “mıknatısları” gibi olmasına çalışıyor.
Uçağı fiziksel realiteden “çekip çıkarmak” için, şeytani illüminati son derece karmaşık bir teknoloji kullandı. Buna rağmen, uçak zaman – uzay realitemizden tamamen alınamadı ve onu götürmeye niyet ettikleri paralel realiteye aktarılamadı. Deney başarısız oldu ve bu nedenle uçak var oluşun çok garip bir halinde, zamanda “asılı kaldı”. Bölge olarak, uçak şu anda Hint Okyanusunun üzerinde bir yerlerde ve uçak şu anda içinde bulunduğu boyutlar – arası bölgeye tamamen girdiği andan itibaren içindeki yolcular için sadece bir kaç saniye geçti. Var oluşun bu garip haline “yakalanıncaya” kadar, uçak kıyı bulma arzusuyla spirale benzer bir yörüngede uçtu (rotasını değiştirdiği bölgeden başlayarak). Uçaktan görülebilen tek şey sonsuz enginlikteki su ve ne olduğu kolayca kestirilemeyen sisle belirsizleşmiş gibi, bazı net olmayan imgelerin parçaları idi. Uçak karaya inmesi için çözüm arayarak, alçak yükseklikte daireler çizmeye devam etti. Bize gösterildiği şekilde, olayların ortaya çıkışı aşağıdaki gibiydi: kalkıştan kısa süre sonra, pilotlar kontrol kulesi ile teması kaybettiklerinin farkına vardılar ve daha da ciddisi, artık karayı göremiyorlardı. Kalktıkları kıyıya geri dönmeye karar verdiler ki burayı çok iyi biliyorlardı; en sonunda diğerlerinin onların yerini belirlemesi için veya kendilerinin bir yerleri belirlemeleri için çemberler çizerek bunu yaptılar, ÇÜNKÜ O ANDA ARTIK REFERANS NOKTALARI YOKTU: kontrol kulesi ile tüm iletişim ve sinyaller tamamen yok olmuştu ve kıyılar görülemiyordu, sadece su vardı. Malezya sahilleri olduğuna inandıkları yere ulaştıkları zaman, sudan başka hiç bir şey yoktu.
Bu nedenle okyanusa bir işaret ışığı fırlatmaya karar verdiler. Ana gemi Anais, bulunacak olan tek şeyin, Hint Okyanusunun sularındaki bu nesne olduğunu ve uçağın düştüğüne inanacaklarını belirtti. Gerçekte, uçak zamanda “donmuş” olarak hala var oluşun iki paralel planı arasında yakalanmış durumda. Uçaktan işaret ışığını fırlattıktan sonra, pilotlar şimdi okyanusta bir konuma sahip olduklarını söyleyerek çemberler çizmeye devam ettiler. Ama “gökyüzünü döndürdüğü” görünen muazzam vortekslere benzer güçlü türbülanslar ortaya çıkmaya başladı, sanki havayı “bozmaya” çalışıyordu. Bu güçlü bozunumlardan biri bütün uçağı ele geçirdi, ama şeytani elitin hain planları ile niyet ettikleri gibi, uçağı hedeflenen paralel plana çeviremedi, böylece uçak var oluşun iki paralel planı arasında yapışıp kaldı.
Ayrıca kısa bir süreliğine uçağın içinden imgeler gösterildi. Uçak bir tür güçlü, spirallenen türbülansa yakalanmıştı ve önünde bir tür vorteks görülebiliyordu. Uçağın içinde, sanki her şey “donmuş” gibiydi. Özellikle yolcuların neler olduğunu anlayamadıkları için, baskın bir korku ve dehşet hissi olduğunu fark ettik. Ana gemi Anais, Siriusluların şimdilik müdahale etmeyeceklerini, çünkü uçaktakilerin bu durumun gerçekleşmesine izin verdikleri bir durumda olduklarını söyledi. Anais, eğer tek bir insan “uyanıp” uçakta neler olduğunun farkına varırsa, durumun kendi korkularıyla beslendiğini kavrarsa, o zaman Siriuslular bazı faydalı enerjiler gönderecekler, bu enerjiler şeytani illüminatinin yıkıcı teknolojisini iptal edecek.
Ayrıca bunun spiritüel seviyede bir savaş türü olduğunu anlatıldı; kısa süre sonra Dünyadaki tüm varlıkların ruhlarında gerçekleşecek olan büyük ölçekli çatışma, bu onların özgür iradelerini kapsıyor. Bu nedenle, bu 239 yolcu ve uçağın mürettebatı bu gerilim ve dehşet halinde kaldıkları sürece, zamanda “donmuş” kalacaklar. Tüm durum onların korkularıyla besleniyor. Tüm gezegenin şu sıralarda geçtiği dönüşümden dolayı, titreşim frekanslarında ortaya çıkan bazı farklılıklar anlamında, var oluşun planları artık şimdiye dek oldukları gibi “uyumlu” değil. Bu, şeytani elit tarafından başlatılan uçağın yer değiştirilmesi eylemine neden oldu, kesin bir şekilde bunu yapamadılar, çünkü şimdi paralel planların tam frekansları artık illüminati ve onların yardımcıları tarafından tam olarak bilinmiyor. Malezya Boeing 777’nin yok oluşu ile bağlantılı olarak sahip olduğumuz bilgi bu.
(Çeviri: Saffet Güler)
NOT: Sirius ana gemisi Anais ile ilgili bilgileri içeren Türkçe alt yazılı videoyu izleyebilirsiniz, siteye koyacağım.
0 comments:
Yorum Gönder