1 Mayıs 2016 Pazar

Galaktik Kodeks (Kurallar)

  portal2012
 
Cobra’nın bloğunda "Galactic Codex" başlığıyla 4 Nisan 2012 tarihinde yayınlanmıştır.

Dünya Gezegeni bu evrendeki Karanlık Güçlerin istilası altındaki son gezegen, galaksimizde milyonlarca yıldır süren Galaktik savaşların son kalıntısıdır.

Galaksimiz Karanlık Güçlerin kontrolünden kurtarılırken, Işık Güçleri varlıkların temel özgürlüklerini korumak mecburiyetinden dolayı oluşmuş bir askeri yapıdan harmoni içinde yaşayan Galaktik ve kozmik bir topluma geçme aşamasındadır. Galaktik Konfederasyonundaki kişiler ruhen geliştikçe ve Yükselmiş Ustalarla birleştikçe, Işık Varlıklarının birbirleriyle ve de Karanlık Güçler ve diğer gezegenlerle olan tüm ilişkilerini düzenleyen bir kodeks keşfettiler. Bu kodekse Galaktik Kodeks denir ve konfederasyonun bu ve diğer galaksilerdeki tüm eylemlerinin yasal dayanağını oluşturur. Bu kodeks katı kurallar içermez, yanlızca Işığa bağlı ruhların, kendi rızaları ile kabul ettikleri ahlaki kuralların sistematik kodudur.

Şimdi toplumumuzda herhangi uyanmış bir kişinin anlayabileceği şekilde Galaktik Kodeksi yayınlıyoruz.


Bölüm I. Ölümsüz İlahi Merhamet

Her duyarlı varlığın pozitif bir yaşam tecrübesine koşulsuz ve devredilemez hakkı vardır.

Bölüm I 'i anlatabilmemiz için ilk önce anlamalıyız ki; ızdırap ve acı çekmenin, Karanlık Güçlerden ve kozmik anomoliden arınmış aydınlık bir Galaktik toplumda yeri yoktur. Acı, ızdırap ve kendini feda etmeyi ilerleme olarak görmek, Karanlık Güçlerin ele geçirdikleri gezegendeki toplumu köleleştirmek için kullandırdıkları bir yöntemdir.

Özgür evrendeki tüm duygusal varlıkların pozitif yaşam hakkı Kaynağa bağlantılarıdan dolayı garantilenmiştir. Bu hak Yükselmiş Ustaların tüm canlıların Kaynağa özleminde yardımcı olmak amacıyla kullandıkları madde üzerindeki güçlerinden dolayı arttırılmıştır. Yaşam hiçbir zaman ağır iş ve çabalama değil tam tersine yaratıcılık ve sevinç yolculuğu olmalıdır. Bölüm I'in değişik altbölümleri özgür evrendeki yaşamı ve Işık bireylerinin arasındaki ilişkileri çatışmaların olmaması için düzenlemektedir.

24 Nisan 2016 Pazar

Işık Güçleri ve Karanlık Güçler




 Cobra’dan Makale (Nisan 2012)

POZİTİF GRUPLAR:
GALAKTİK KONFEREDERASYON: Galaktik federasyon da denmektedir. Bu galaksideki Pleiadesliler, Siriuslular, Arkturuslular,… gibi pozitif uygarlıkların birliğinden oluşan sıkı olmayan bir konfederasyondur. Liderleri bilincin aydınlanmış halinde yaşayan yükselmiş üstadlardır. Komutan Ashtar, Galaktik Konfederasyonun bir seksiyonudur, birincil amacı Dünya gezegenini karanlık güçlerden özgürleştirmektir.
Dünyanın yörüngesinde pek çok ana gemileri bulunmaktadır. Takyonik membranda gizlendikleri için Kabalın optik/radar cihazlarıyla tespit edilememektedirler. Pek çok kez Dünyada nükleer savaş çıkmasını engellediler. Tektonik plaka aktivitelerini stabilize ettikleri için de pek çok depremi engellediler. En önemli motivasyonları, ruhsal gelişimlerinin bir sonucu olarak ulaşmış oldukları - Dünya popülasyonunun bu kadar şanslı olamadığı - mutluluk ve sevgiyi paylaşmaktır.


Kabal, Galaktik Konfederasyonun kendi Yeni Dünya Düzenleri için ciddi bir tehdit olduğunu anlamasıyla 90’ların ortasından başlayarak Galaktik Konfederasyona karşı güçlü bir dezenformasyon kampanyası başlattı. Konfederasyonla temas kuran pek çok Dünyalı çok yoğun bir zihin kontrol programına maruz bırakıldı ve “Komutan Ashtar” kelimesi öyle bir hale getirildi ki bunu duyanda güçlü bir inkar mekanizması tetiklenir hale geldi. Bu zihin programlaması ayrıca pek çok kanalın Konfederasyonla bağlantılarının kaybolmasına neden oldu. Bu bağlantı yerine astral kabuklara kanallık yapmaya başladılar. Bu durum aynı zamanda yüksek boyutlardan güvenilir bilgi alma kaynağı olarak kanallık yapmanın çürütülmesine de hizmet etmiştir. 

 Günümüzde güvenilebilir çok az sayıda kanal vardır ancak bu durum Galaktik Konfederasyonun çok güçlü ve güvenilir olduğu gerçeğini ve İlk Temas zamanında kendilerini bilinir hale getirecekleri gerçeğini değiştirmez.
 

23 Nisan 2016 Cumartesi

KANSER HASTASI OLAN TANIDIKLARINIZ VARSA DİKKATLİ OKUYUN VE DUYURUN !...

 

LIMON Kemoterapiden 10. 000 kat daha güçlü. Institute of Health Sciences, 819 N. L.L.C. Cause Street, Baltimore, MD1201HERKESE GÖNDERIN... ! ! ! Tipta son yenilik, kansere karsi etkili! Dikkatle okuyun ve karari siz verin!!! Limon,... kanser hücrelerini öldüren mucizevi bir mahsul. Kemoterapiden 10,000 kat daha güçlü!!!Neden biz bunlari bilmiyoruz? Çünkü bazi laboratuarlarda üretilen sentetik ilaçlarla birileri çokbüyük kârlar elde ediyor. Simdi bir arkadasina bu maili yollayarak limon suyunun kanseri önleyici faydalarini bilmesini saglayabilirsin. Limonun tadi güzel ve kemoterapinin korkunç yan etkilerine sebep olmuyor. Multimilyonerlerin sahip oldugu büyük sirketlerin kârlarinazeval gelmesin diye bu sir saklanirken daha kaç kisi ölecek? Bildiginiz gibi limon agaci, limon ve lim (yesil limon) gibi çesitleriyle bilinir. Bu meyveyi farkli sekillerde yiyebilirsiniz: posasini yiyebilir! , suyunu sikabilir, içecekler hazirlayabilir,serbetler ve tatlilar yapabilirsiniz. Bir çok erdemleriyle taninir, ama en ilginç olani tümör ve kistler üzerine olanidir. Bu bitki her tür kanser tipine karsi kanitlanmis bir çaredir. Bazilari kanserin her türlü varyasyonuna karsi yararli oldugunu söylüyor. Bakteri enfeksiyonlari ve mantarlara karsi anti mikrobal spektrum oldugu, kurtve parazitlere karsi etkili oldugu kabul ediliyor. Yüksek tansiyonu dengeliyor. Ayrica stresle savasan, sinir bozukluklarina iyi gelen antidepresan etkisi var. Bu bilginin alindigi kaynak gerçekten büyüleyici: Dünyanin en büyük ilaç üreticilerinden birinden ögrenildigine göre; 1970'ten beri 20'den fazla farkli laboratuar test etti ve sonuçolarak ; Limon ekstresinin 12 kanser tipinde kötü huylu hücreleri yokettigi ortaya çikti! Bu kanserler içinde ; kolon, gögüs, prostat, akciger ve pankreas kanserleri de var. Kanser hücrelerinin büyümesini yavaslatmada limon agaci bilesenlerinin Adriamycin adli bütün dünyada genellikle kemoterapide kullanilanilaçtan 10,000 kat daha iyi oldugu gösterildi. Daha da hayret verici olan; limon ekstreleri ile yapilan bu terapi; sadece kötü huylu kanser hücrelerini yok ediyor ve saglikli hücrelere hiçbir menfi etkisi bulunmuyor. Institute of Health Sciences, 819 N. L.L.C. Cause Street, Baltimore, MD1201 HERKESE GÖNDERIN... ! ! !

 https://www.facebook.com/groups/801008980009301/?fref=nf#

EPİFİZ BEZİ VE GÜNEŞE BAKMAK


pineal-gland-and-eyeİnsanlar için mevcut olan en güçlü ve en yüksek eterik enerji kaynağı olarak düşünülen epifiz bezi psişik güçleri (örneğin durugörü) başlatmakta her zaman önemli oldu. “Üçüncü gözü” aktive etmek ve yüksek boyutları algılamak için epifiz ve hipofiz birlikte titreşmelidir, buna meditasyon, tonlama ve/veya güneşe bakmak ile ulaşılır.
Güneşe bakmak üçüncü gözün açılmasına ve psişik yeteneklerin güçlenmesine yardımcı olmak için kullanılan kadim bir uygulamadır. Güneşe bakmak güneşin doğuşu veya batışı sırasında güneşe bakma işlemidir. Bu zaman sırasında, güneşten yayılan ışık çok kuvvetli değildir, güneşe bakmayı mümkün kılar. Güneşe bakmayı uygulayan bir çok insan bunun gözlere ve epifiz bezine faydalı olduğuna inanıyor.
Epifiz bezi için gözün gördüğünden daha fazlası vardır. Güneş ışığının epifiz bezine etkisi daha fazla araştırılması gereken bir şeydir. Epifiz zaten en çok araştırılan bezlerden biridir. Parlak ışığın epifizde serotonin ve melatonin üretimini canlandırdığını biliyoruz, ama serotonin ve melatonin sadece ruh hali, uyku, üreme ve beden sıcaklığı etkilerinden daha derin olan epifiz tarafından üretilen başka nörokimyasallar var.
Pennsylvania Üniversitesindeki bilim adamları 2002’de güneş yogisi Hira Ratan Manek’i 130 gün boyunca gözlemlediler. Onun epifizinin büyüme ve yeniden aktivasyon sergilediğini gördüler.
“Üçüncü gözü” aktive etmek ve yüksek boyutları algılamak için epifiz ve hipofiz birlikte titreşmelidir, buna meditasyon, tonlama ve/veya güneşe bakmak ile ulaşılır. Hipofiz vasıtasıyla işlev yapan kişilik ile epifiz vasıtasıyla işlev yapan ruh arasında doğru bir ilişki oluşturulduğu zaman, manyetik bir alan yaratılır. Epifiz kendi manyetik alanını üretebilir, çünkü manyetit (mıknatıslı demir cevheri) içerir. Bu alan dünyanın manyetik alanı ile etkileşebilir. Şafakta dünyanın manyetik alanını yükleyen solar rüzgar epifiz bezini canlandırır. Sabah saat 4 ile 6 arasındaki periyodun meditasyon yapmak için ve güneşe bakmak için en iyi zaman olmasının nedeni budur. Bu zamanlarda, epifiz İnsan Büyüme Hormonu salgılaması için hipofizi canlandırır. Güneşe bakanların tırnaklarının ve saçlarının çabuk uzamasının, saç renklerinin düzelmesinin ve genel yenilenmelerinin nedeni budur.
Kleopatra gençliğini ve iyi görünüşünü sürdürmek için hipofizi canlandırmak için alnına mıknatıs koyardı. Zaten kafasında bir mıknatıs olduğunu bilmiyordu.
Ayrıca, şafakta negatif elektrik yükü ile yüklenmiş epifiz ve pozitif elektrik yükü ile yüklenmiş hipofiz, meditasyon yaparken “kafadaki ışığı” yaratmak için kendi özlerini birleştirir.
(Çeviri: Saffet Güler)

22 Nisan 2016 Cuma

Lyra Birliği – 16 Nisan 2016 “Hepiniz Tanrısınız”

 
Lyra, evrenimizin 12. Boyutunun zirvesinde ve ruhsal kollektif bilinç seviyesindeki mutlak krallığa en yakın gezegen olduğundan, biz Lyralılar, sadece “Kaynak”ın var olduğu yerlerdeyiz. Irk olarak da, bu evren ve ötesinde en gelişmiş olanlar olduğumuz için, bizler yine, Baş Melekleriz, İncil’de sözü geçen Elohim’ler bizleriz. Bilinçli yaşamın koruyucuları, dünyaları tohumlayanlar, zamanı muhafaza edenler ve gerçeklikler yaratanlar…. Pek çok ruh bizim varlığımızdan haberdar, bizlerden ve “Yükselme Planı” ile olan sorumluluk dolu uğraşımızdan, bazılarınız da değil. Bu sadece sizlerin kollektif bilinciniz ve gerçekliğinize uygulanan program ve müdahalelerle ilgili bir durum. 
 
Sizler, tamamen ben merkezci bir bakış açısıyla, bizim tarafımızdan kontrol edildiğinize inandırıldınız, bu evrendeki bilinçli tek ırk olduğunuza ve diğer gerçeklikler ve varlıklarla bağlantı kurulmasının mümkün olmadığına şartlandırıldınız. Biz size, şu an birlikte yaratmakta olduğumuz yeni matrix içinde bu tür programlara gerek olmadığını söylüyoruz. Bunlar artık geçmişte kalmıştır, sizlerin de, tüm kuşkularınızı geride bırakmanızın zamanı gelmiştir. Dünyanızda, insan bedenlerinde ya da insan bedeni olmayan diğer taşıyıcı bedenlerde, sizlerin arasında dolaşan ve sizlerin tabiriyle “uzaylı” olan çok fazla varlık vardır. Sizlere, eski atalarınız ve dostlarınız olarak seslenmek istiyoruz : biz, sizin geleceğiniz ve sizler bizimsiniz… Lyra yuvadır, kaynaktır, bu evrendeki her şeyin başlangıcıdır ve siz bizim, bizler de sizin uzantılarınız. 

18 Nisan 2016 Pazartesi

YUNUSLARDAN MESAJ VAR

 yunuslar ile ilgili görsel sonucu
Sevgili insan dostlarımız, size kalbimizden gelen özel bir hediye sunmak istiyoruz. Biliyoruz ki, dünya genelinde çoğalan fikirleri ve korkunç zehirli enerjileri aşmak sizin için zor ve uzun bir tırmanış.
Kalbinizi yükseltmek için ışıkla dolu kalbimizden bir imajla size eğlenceli bir teklifimiz var. Biz yunuslar neşe ve oyunculuğumuzla biliniriz. İnanırız ki yaşamın aslı şaka, muziplik ve hayatı neşeyle kutlamaktır.
Yüzmekten ve sıçrayışlarımızdan büyük keyif alırız, muazzam su sıçratmalarımıza ve paylaştığımız kahkahalara olan yeteneğimizle..
İnsanoğlu, size teklifimiz; gülüş ve sıçrayışlarımızın bulaşıcı olduğunu görün ve bunun bizim evrimimizde de güçlüklerle karşılaştığımızda yardım ettiği gibi sizin bu yeni yükseliş aşamanızda da yardım edeceğini bilin. Görüyorsunuz, biz çok neşeli ruhların oluşturduğu bir grubuz; bu özelliği kendimizde kainat sürecinde bin yıllar, milyon yıllar sürecinde geliştirdik. Şimdi bu enerjimizi galaksideki büyük dönüşüme odaklıyoruz. Talep olduğunda harekete geçeriz. Ana ve Baba yardımımızı istediğinde her zaman cevap veririz.

15 Nisan 2016 Cuma

ATMA ve ELEMENTALLER


11698462_863202010435908_5341823817878228784_n
ATMA ve ELEMENTALLER
Arkturuslular
Suzanne Lie kanalıyla
7- 4 – 2016
Sevgililer,
Çok Boyutlu BENLİĞİNİZE geri dönüş sürecinize devam ederken, artık gereksiniminiz olmayan benliğinizin bileşenlerini salıvereceksiniz. Eşzamanlı olarak, niyetinizin daha fazlasını olmakta olduğunuz BENLİĞE getiriyor olacaksınız. Metamorfozunuza devam ederken, içsel çocuğu küçük sesi bağıracak, “Beni seninle götür.”
Çocuk Benliğinizi Yüksek Kalbinize karşılamayı hatırlamanızı hatırlatıyoruz. Yükseliş sürecine başlamadan önce, “çocuğunuz” kendiniz olarak tanımladığınız kişi olan İlahi Çocuğunuzdur. İlahi Çocuğu kalbinize getirirken, üçüncü/dördüncü boyut Yaşam ve Ölüm Çarkına bağlılığınızı salıverirsiniz.
İlahi Çocuğunuz, Yüksek Kalbinizin Üç Katlı Alevinin ATMA’nızda saklanan ilk sekiz hücrenizi temsil eder. Bu ilk sekiz hücre içinde, fiziksel Dünyada bir çok enkarnasyonlarınızdan öğrenmiş olduğuz her şey vardır. Bu sekiz hücre ayrıca diğer enkarnasyonlarınızda BENLİĞE geri döndüğünüz yaşamların kalıbını taşır.
Öldüğünüz zaman, Dünya gezegeninin dördüncü boyut aurasındaki Yaşam ve Ölün Çarkına geri döndünüz. Diğer taraftan, yükseldiğiniz zaman beşinci boyut Işıkbedeninize geri döndünüz. Sizi dördüncü boyut ve beşinci boyut ve ötesi arasında Büyük Boşluk boyunca taşıyan Işıkbedeninizdir.

ZAMANDAN ÖNCEKİ TARİH

10982001_844436175638420_7992203565574164284_n
ZAMANDAN ÖNCEKİ TARİH
Suzanne Lie ve Kadim Galaktik Aile
10.4.2016
Kadim ve Galaktik Aileniz
Sevgililer,
En iyi şekilde açıklamak için, yönümüzü değiştirmemize ve Dünyanın kadim, çok boyutlu tarihini anlatmamıza izin verin. Dünya şimdiki güne, üçüncü boyut titreşimine düşmeden önce, hatta dördüncü boyuta düşmeden önce, kutupluluklar YOKTU. Eril ve dişil, proton ve elektron, almak ve aktarmak aynıydı.
Eril ve dişilin kutuplaşması atom ile başladı, ilk kutuplaşmış insana Adam (Adem) adı verilmesinin nedeni budur. Atlantis’in düşüşünden uzun süre önce, Gaia hala beşinci boyutta iken, Pasifik Okyanusunuzun çoğunu dolduran, ismi Lemurya olan bir kıta vardı.
Lemurya Çağında SADECE Birlik Bilinci vardı. Bu yüzden, kutupluluklar yoktu ve tüm varlıklar androjen idi. Yeterince ilginçtir ki, eril veya dişil cinsiyete kutuplaşan varlıklar yaratma deneylerine ilk başlayan Lemuryalılar idi.
DÜŞÜK BOYUTLU YAŞAM
Lemuryalılar düşük boyutlu bir varlık yaratmak için deneyler yaptılar, çünkü Gaia’nın duyarlı yaşamın hayatta kalabileceği en düşük boyutu bulmak için gönüllü olduğunu biliyorlardı. Lemuryalılar atomu pozitif/proton/eril yük ve negatif/elektron/dişil yüke ayırarak kutuplaştırma deneylerine başladı.
Kendi düşük boyutlu insan erkeklerini yapmaya karar verdiler, çünkü eril yükün dinamik eyleminin, beşinci boyutun Birliğinden ayrılmış bir toplum için çok önemli olacağını düşündüler. Bazı nedenlerden dolayı, hem erkek hem de kadın varlıklara sahip olmayı düşünmediler. Belki bunun nedeni, bu kadar düşük rezonansta hayatta kalabilecek bir varlığı bulmakta çok sıkıntı yaşamalarıydı.
Formları sizin elbise değiştirmeniz kadar kolayca değiştiren Lemuryalılar “sadece” tek bir forma sahip olmayı yabancı bir kavram olarak gördüler. Ama, onların telepatik grup zihinleri, onlara gezegenin kaderinin enerjinin sert bir biçimde düşecek olması olduğunu anlattı. Bu olması yakın felaket için olası her çözümü bulmak için çalıştılar, ama bu gezegensel hologramda YAZILI idi ve bunu değiştiremezlerdi.

BİTKİLERİN MÜZİĞİ

Lotus flower balanced on a bowl --- Image by © Colin Anderson/Blend Images/Corbis
Bu canlı bir müzikal doğaçlamadır.
Bitki U1’e bağlı ve ben Anantar’ımı (koto-kampura) çalıyorum. U1 cihazı bitkilerin sesler üretmesini ve müzik yapmasını sağlıyor. Bunu, bitki dokularının elektrik direncini ölçerek ve bunu MIDI sinyale (Müzikal Enstrumanlar Dijital Arayüz) dönüştürerek yapıyor. MIDI sinyal sonra asıl sesi üreten bir sentezleyiciyi kontrol ediyor.
Bu, Damanhur’daki araştırmacıların (U1 cihazı geliştiricilerinin) kırk yıllık araştırmalarında buldukları şeydir. Kendi seslerine bir süre maruz kaldıktan sonra, bitkilerin sesin kendilerinden geldiğinin farkına vardıklarının ve bunu kasıtlı olarak modüle etmeye (değiştirmeye) başladıklarının görüldüğünü söylüyorlar.
Yıllar önce canlı bir performans için prova yaparken buna kendim tanık oldum. Bir bitkiyle birlikte saatlerce piyano çalıyordum ve sürecin yavaş gelişimine tanık oluyordum. Piyanonun sesine tepki olarak bitkinin müziğindeki süptil değişimler ve onun kendi sesi benim için daha da fazla görünür oldu.
‘Bitkilerin gizli yaşamı’ klasik kitabı okunacak iyi bir kitaptır. Bitkilerin bilinci üzerine büyüleyici ve olağandışı deneyler ve araştırma üzerine bilgi edinmek için iyi bir başlangıç noktası olabilir.
1950 ler ve 1970 lerin sonuna kadar olan zaman çerçevesinde bitki bilincini anlamakta gelişen bir ilgi vardı.
1960’ta Cleve Backster adlı bir adam, tehdit edici niyetlere ve davranışlara zorlandıkları zaman farklı bitkilerin şaşırtıcı tepkilerini gözledi; bu niyet ve davranışlar bitkilerin ölmesine neden oluyordu, Wheatstone köprüsü ile bağlantılı olarak kullanılan bir galvanometreden yapılmış enstrumanlar tarafından belirlenen elektrik aktivitesi işaret göstermiyordu.
Bu sistemi kullanarak Backstair bitkilerdeki davranışı gözleyebiliyordu, örneğin odadaki insanların niyetini belirleme, tehdit edici niyetlere veya davranışa tepkiler ve hatta yakınlardaki başka bir yaşam formu incindiği zaman şok ile tepki verme.
1950 lerin ortalarından itibaren Marcel Vogel psişik enerji yönünde deneyler yaptı. Bitkilerin kendilerine yansıtılan negatif ve pozitif düşüncelere nasıl tepki verdiklerini gözleyebiliyordu.
Pierre Paul Sauvin isimli bir adam daha da olağandışı bir deney yaptı. Ona tren yolunun sonunda kayda değer elektrik şoku verecek olan bir mekanizma yaratmak için oyuncak bir tren kullandı. Sonra buna bir bitki bağladı, bununla trenin yönü tersine çevrilebiliyordu. İlk şoku aldıktan sonra Sauvin treni tekrar çalıştırdı, bu kez elektrik şokunun acısını önceden algılayarak, bitkinin Sauvin’in endişesini belirleyebildiğini ve trenin yönünü değiştirerek tepki verdiğini bildirdi.
Japonya’da, yalan belirlemede uzman olan Dr. Ken Hashimoto poligrafın bitkiden okuyabildiği bu elektrik sinyallerini tercüme etmede ve bunları seslere dönüştürmede öncüydü. O ve eşi bazı bitkileriyle bu tür bir bağlantı yarattılar, özellikle kaktüs ile; bu bağlantıyla bitkiye sayı saymayı öğretebildiler.
Kişisel olarak bu son örneğin, bitkinin sayı farkındalığı yerine, Hashimoto’nun zihni ve bitki arasındaki derin bağlantı ile daha fazla ilgili olduğuna inanıyorum.
Bitkilerin müziği üzerine daha fazla bilgi:
U1 cihazıyla ilgili daha fazla bilgi:
(Çeviri: Saffet Güler)

8 Nisan 2016 Cuma

EVREN’İN TARİHİNDE EN ÖNEMLİ ZAMANDA YAŞIYORUZ

newearth3

Dolores Cannon

19 Şubat 2014
Dolores Cannon Evren’deki yaşam hakkında dikkate değer bilgiler elde ettiği 40 yıldan fazla regresyon hipnoterapisi deneyimine sahiptir.
Dolores Cannon kariyeri boyunca regresyon hipnoterapi seanslarında binlerce danışan ile çalıştı. Konu üzerine 17 yayınlanmış kitabı bulunan Dolores Cannon’un alanında dünyanın en çok aranılanlarından biri olduğu söylenebilir. Çok sayıda kitabında temas edilen konular şunları içeriyor: geçmiş yaşamlar, dünya dışı varlıklar, başka gezegenlerde yaşam, enerji şifası, Nostradamus ve İsa gibi ünlü tarihi figürler, uzaylılar tarafından kaçırılmalar ve liste devam ediyor.
Gönüllülerin Üç Dalgası ve Yeni Dünya isimli kitabı, Dünya’nın şu sıralardaki paradigma değişimine bakan “sahne arkasını” anlatan regresyon hipnoterapi seanslarının bütünüdür. Seanslar sırasında Dolores danışanlarını hipnotize ederek onları kişinin deneyimleyebileceği en derin translarından biri olan ‘süper bilinç’ beyin dalgası haline getiriyor. Dolores The Edge ile röportajında kendi tekniğini detaylandırıyor:
“Yıllar boyunca kendi tekniğimi geliştirdim. Bu diğer hipnoz tekniklerine benzemiyor. Var olan en büyük güç adını verdiğim şey ile temas kurabiliyoruz ve o tüm bilginin kaynağı. Birlikte çalıştığım her insanla onun gelmesinin yolunu buldum ve binlerce insanla çalıştım.”
Yıllar boyunca Dolores danışan seansları arasında bir bağıntı fark etmeye başladı, bu zamanda gezegende enkarne olan ruhların yolculuğuna köprü kuran bir bağıntı.
“Terapist ve danışman olarak binlerce danışanı gördüğünüz zaman, vakaların çoğunda ortak bir mesaj dizisi görmeye başlıyorsunuz. Daha önceleri, herkes geçmiş bir yaşama gidiyordu ve orada bazı yanıtları buluyordum ve sonra danışanların tüm sorularını yanıtlamak için tüm bilginin kaynağını keşfediyordum ve şifayı yapıyordum. Son beş  yıldır, Dünya’da hiç geçmiş yaşamı olmayan danışanları görmeye başladım. Daha önce Dünya’da hiç bulunmadıklarını ve direkt olarak Tanrı’dan, Kaynak’tan, ışık varlıklar oldukları başka gezegenlerden, başka boyutlardan geldiklerini görmeye başladım. Bu, görmekte olduğum ortak bir konu ve gönüllülerin üç dalgası teorisinin geldiği yer bu.

3 Nisan 2016 Pazar

Yıldızlardan Gelen Ailemiz – (Bölüm 2/3)

catch the falling stars
Onlarca yıldır, derin devlet galaktikleri canavarlar olarak saptırılmış şekilde sundu. Onlar yeryüzü yaşayanlarını korkutmak üzere güya insanları kaçırdılar, rehin aldılar ve hayvanların organlarını çaldılar. Bu hareketler, insanoğlunu hükmü altına almak isteyen Annunaki gibi karanlık türler tarafından yönetildi. SaLuSa açıklıyor:
“Bir dakikalığına bizlere nasıl iftira edildiğini düşünün, sizleri köleleştirmeye ve topraklarınızı çalmaya kararlı canavarlar olarak özellikle gösterildik. Bizler ‘yaratık’ olarak anlatıldık, oysa gerçekte bizler sizlerin gerçek aileniziz ve asla sizlere karşı öfkeyle bir parmağımızı bile kaldırmadık.
Sizlere karşı böyle aktiviteler Işığın Galaktik Federasyonu tarafından değil ama diğer dünya dışı varlıklar ve kendi güçlerinizce yapıldı. Elbette, tamamı bizden korkmanız amaçlıydı ve bazı dini gruplarınızın bizlerin şeytanlar olduğumuzu iddia etmesi de buna yardımcı oldu.
Sizlerden aranızda gezebileceğimiz zamanları beklemenizi rica ediyoruz, böylece enerji alanımızın yansımalarını hissedeceksiniz ve Sevgi ve Işıkla geldiğimizi bileceksiniz.” (1)
Bizlerin onlarla yarattığımız bağlantının aksine, onların bizlerle ilişkisi hep Işıkta oldu ve evrensel kanunlar tarafından yönetildi. SaLuSa diyor ki:
“Tüm zamanlarda sizlerle olan temasımız insanlığa yardım amacıyla ve barışçıl oldu. Bizler Işığın tarafında yaşarız ve sizlerle olan tüm işlerimizde Yaratan’ın yasa ve protokollerini göz önünde tuttuk.”
“Zaman içinde sizlerle binlerce yıl süren ilişkimiz hakkında çok şey öğreneceksiniz, anlayacaksınız ki bizler sizlerin koruyucularınız olma görevini yerine getirdik. Sizlerin gelişimini gözlemledik ve evrimleşmenizi ciddi bir şekilde baltalayan engelleri aşmanıza yardımcı olduk.” (2)
Onlar evrensel yasalara uygun yaşadıkları için, evrimsel sürecimize fazlasıyla derinden müdahale edemiyorlar, çünkü bu bizim öğrenmemizi engellerdi diyor SaLuSa.
“Elbette, yardımda ne kadar ileriye gidebileceğimiz konusunda bir sınır var, kendi karmanızın sonuçlarını yaşarken müdahale edemeyiz. Bizler geride dururuz ama bu bizim sürekli olarak size Işık ve Sevgi göndererek deneyiminizi biraz kolaylaştırmamıza engel değildir.” (3)

Yıldızlardan Gelen Ailemiz – (Bölüm 1/3)

 I wish I may by Michael H Prosper
Sevgili Dostlar, bu üç bölümlük yazıyı bir araya getiren Steve Beckow, Golden Age of Gaia sitesinin baş editörü ve aynı zamanda bir dostumdur. Kendisi de Arkturus kökenli olan Steve, bu blogun açılışında bana verdiği destekle aslında sizlerin tanımadığı ama hepimizde emeği olan bir Işık İşçisidir. Steve’in özellikle Galaktik Varlıklar ve Meleklerin işbirliğini çok iyi bir şekilde özümsemesi, benim anlayışımı da geliştirmiştir. Bu üç bölümlük yazı dizisinde, Steve, sadece en güvendiği, bu çevrede en saf kanallıklarıyla ve en gerçek ön ve iç-görüleri ile tanınan mesajlardan yola çıkarak bize Galaktikleri tanıtıyor. Bu seriye yer vermemin sebebi, özellikleAndromedalılarla ilgili yazdıklarımdan sonra sizlerden pek çok mesaj ve soru gelmesi. İnanıyorum, aşağıdaki bilgiler merakınızı biraz daha giderecek, belki de yeni bir görüş açısına adım atmanızı sağlayacaktır.
Golden Age of Gaia, sayfanın en altındaki takip ettiğim siteler ve bloglar listesinde bulunmakta. İçerdiği bilgi kirliliğinden uzak ve titizce şeçilmiş mesajlar ve bilgiler sebebiyle de benim en sevdiklerimden biri. Steve’e bu yazı dizisi ve yıllardır verdiği hizmetler için çok teşekkür ederiz. Şimdi Yıldız kardeşlerimizle tanışalım.