Soru- Misyon nedir?
Cevap- Gezegeninizdeki her insanın ruhuna, kader dediğiniz bir program damgalanmıştır, her insan ayrı bir yola ya da programa sahiptir. Tüm yolların kesiştiği noktada ise misyon planının Bir’liği vardır. Birçok ruh dünyada kendini öylesine kaybetmiştir ki, bu yaşamda içine düştüğü unutkanlıktan kurtulamayabilir. Belki de, içlerinde kodlanmış gizli bilgiye erişerek aydınlanmaları için birçok enkarnasyonun geçmesi gerekecek. Plan, kişinin önce kendi titreşim ve bilincini, sonra da çevresindeki kişilerin titreşimini yükseltmeyi öngörmektedir. İnsan, içindeki Tanrısal gücü kabul edip ona saygı göstermeden titreşimini yükseltemez. Eğer Tanrının her yerde ve her şeyde olduğunu anlayamazsa, gezegenin titreşimini de yükseltemez.
Soru- Dördüncü ve beşinci boyutlar hakkında ayrıntılı bir açıklama yapar mısınız? Biz mevcut formumuzla bu boyutlara girebilecek miyiz?
Cevap- Dördüncü boyutta paralel evrenler arasındaki farklılıkları görürüz, birçok evrenin varlıkları aynı zamanda bir arada var olurlar. Beşinci boyutta ise, cennet diyebileceğiniz titreşimsel bir nitelik vardır.
Buradaki ruhlar arzu ettikleri
her şeyi tezahür ettirebilirler, hem erkek hem dişidirler (androjen).
Bu boyutlar aynı zamanda bir arada var olurken, farklı iki ışık frekansıyla birbirlerinden ayrılırlar. Biri diğerinden daha yüksektir ve artık arayış içinde olmayanların yoludur. Düşük frekanstaki varlıklarsa, hala arayış içinde ve araştırma aşamasındadırlar.
Dünyadaki birçok ruh şu anda dördüncü düzeyin programını öğreniyor, çünkü beşinci boyuta girmek için bu şart. Bunun anlamı kalp merkezinin açılışıdır. Binlerce yıl Yaradan’dan ayrı kalanlar, şimdi en doğal haklarını almaya çalışıyorlar. İnsanoğlu dördüncü boyuta en çok uyurken, yani rüya halinde girer, kişi ancak bu titreşim frekansına alıştıktan sonra beşinci boyutla ilişkiye geçebilir.
Siz birbiriyle iç içe birkaç bedene sahipsiniz, bu bedenlerden her biri farklı zaman/ uzay (madde ötesi) ve farkındalık boyutlarına girebilir. Siz şu anda geçmiş, şimdi ve gelecek tüm zamanlarda mevcutsunuz, zaman kavramı hakkında farkındalığa ulaştığınızda onu yavaşlatabilir ya da hızlandırabilirsiniz. Dördüncü boyuttayken geçmiş, şimdi ve geleceğin bir olduğunu net bir şekilde idrak eder, rüyalarınızda bu farkındalığa her zaman ulaşırsınız. İşte bu yüzden rüyalarınız genellikle bir anlam ifade etmezler, çünkü geçmiş, şimdi ve gelecekteki olayları birbirine karıştırırsınız.
Dördüncü boyut dünyaya İsa zamanından beri açılıyor. O, dördüncü boyutun niteliklerini öğretmek için bu gezegene geldi, yani içe dönüşü ve sevgiyi. İnsanlara komşularını kendileri gibi sevmelerini, onları bağışlamalarını öğretti. Bu iki nitelikte ustalaşan insan beşinci boyuta, yani düşünce yoluyla tezahür ettirme boyutuna yükselmeyi hak eder.
Soru- Birçok Tanrı kavramı var, sizin Tanrı kavramınız nedir?
Cevap- Tanrı tüm dünyaların ışığıdır, evrenlerin zekasıdır. O Büyük Merkezi Güneştedir. Bu konumda Tüm Varolanın merkezidir. Fiziksel katta her şeyi bir arada tutan bir elektron gücü vardır. Duygusal düzeyde her şeyi bir arada tutan bir sevgi gücü vardır. Zihinsel düzeyde her şeyi bir arada tutan zihin gücü diye bir
şey yoktur, çünkü Tanrı birçok farklı zihinsel enerji formunda tezahür eder.
Bunu daha basit terimlerle açıklarsak, sevgi, ışık ve elektron gücünün hepsi Tanrıdır. Onun varlığı içinde bunların hepsi Bir’dir. Her birini yeniden öğreninceye kadar onlar insan bilinci içinde üç ayrı şeydir, ama öğrenildiğinde üçü de bir olur. Bir insan, Tanrı gücünün dünyada tezahür ettirdiği tüm bilgiye, anlayışa ve programa erişene dek dünyadan ayrılamaz. Bu program öğrenildiği zaman ruh başka bir boyuta geçip daha yüce gerçekleri öğrenmeye başlar. İnsan bu temel anlayışa ulaştığında artık hiçbir yerde çatışma görmez, çünkü Birliğin içinde, yani Tüm Varolan’da mükemmelliği görür.
İnsan sözüm ona kötü eylemleri deneyimleyerek ruhunun titreşimini nasıl yükselteceğini öğrenir. Eğer dünya katında bu düalite mevcut olmasaydı, sözünü ettiğimiz öğrenim programı bir esastan yoksun kalırdı.
Soru- Arkturusta ne tür eğitim sistemine sahipsiniz?
Cevap- Bizim eğitim sistemimiz dünyadakinden çok farklıdır. En büyük fark okul sınıflarına sahip olmamamızdır, onun yerine “tedrici evrim” denebilecek bir sistemimiz var. Bu sistemde bir varlığın titreşim frekansı sürekli olarak gözlenir, frekans belli bir düzeye ulaştığında, varlığın öğrenimin bir sonraki düzeyine yükseldiği kabul edilir. Her varlık haber ve bilgiye eşit biçimde ulaşabilir. Gezegendeki anlayış birbirimizle yarışmamızı engeller, birbirimize sadece destek olmamıza izin verilir. Frekans düzeyleri aydınlanmanın ölçüsüdür. Biz Bir’lik gezegeniyiz, düalite (ikilik) dünyaya has bir şeydir. Biz sadece Bir’i biliriz, bu yüzden hiçbir gerilim yaşamayız.
Daha doğar doğmaz güçle savaşmayı değil, güçle birlikte akmayı öğreniriz, böylece ömrümüzü uzatır, bilgimizi çoğaltırız. Gezegenimizde düşünce gücünü yıkmak için değil, yapmak için kullanırız. Eğer bir insan sadece sevgiye kanallık ediyorsa, onun yaratmaktan başka bir şey öğrenmesi çok zordur. Dünyaya temsilci yollamış her yıldız donanması, gezegeninizin doğum sürecinin farklı bir veçhesinden sorumludur. Bizimki zihinsel eğitim programıdır.
0 comments:
Yorum Gönder