Doug’tan iki farklı video kaset daha aldım. Birincisinde 51. Bölge olarak adlandırılan araştırma bölgesiyle ilgili Las Vegas KLAS televizyonunun hazırladığı bir dizi rapordan bahsediyordu. Bu kasette Bob Lazar Amerikalılar’ın uzaylılar üzerinde deneyler yaptığını iddia ediyordu. Lazar 51. Bölge’nin eski bir çalışanı olduğunu söylüyor, bu uzaylıların Griler olduğu belirtiyordu.
İkinci kaset “ Plaiades Bağlantısı” adını taşıyordu. Burada da Bill Meier ile bir gurup Pleiadean arasındaki temaslarla ilgili öyküler yer alıyordu. Bu kasette Meier tarafından çekilen, ışık saçan Pleiades gemilerinin fotoğrafları da yer almaktaydı.
Bill Meier gerçekten Pleiadeanlar tarafından ziyaret edilmiş miydi? Yoksa tüm bunlar onun fikri olan bir şaka mıydı? Yoksa tüm bunlar onun fikri olan bir şaka mıydı? Aslında anlattıklarının doğru olduğunu düşünmemizi sağlayacak etkili sayıda kanıt vardı. Ancak çok gecikmeden Stanton Friedman ve William Moore’dan, Meier’in yüzyılımızın dolandırıcısı olduğunu açıklaması geldi. Peki ya Bob Lazar? O doğruyu mu söylüyor? Eğer doğru değilse hayal gücü çok gelişmiş biri olmalı. Belki de o, açıklamalarının yalnızca bir kısmı doğru olan geri kalan ifadeleri ise yalnızca bizleri yanlış yöne sevk etmek için tamamıyla yalanlarla süslenen bir hükümet ajanıdır. Bu durumda, eğer bu bilgiler gerçekten yalanlardan ibaretse o zaman sakladıkları şey ne?
Bu iki video kasetle Cooper’ın kasetleri ve Uzay gemisi resimleri beni çaresizce şu soruyu sormaya itti: Burada neler oluyor?
Ben anlattıklarımın arasına reklam alabilir para kazanabilirim Ama arazilerdeki çemberleri ben yapamam ki? Medya tüm bunların Doug ve Dave adlı iki dolandırıcının eseri olduğuna inanmamızı istiyor. Ancak, Drunvalo’ ya göre Kanada’daki bu çemberler Daug ve Dave’in günah çıkarma işleminin tam ortasında meydana geldi. Bu rüzgardan olmuştur!!! ( Şekil 2-1)
Tanınmış ‘arazi çemberleri’ araştırmacısı Colin Andrews’ a göre bunları Daug ve Dave’in çizdiğini kanıtlayabilmek için pahalı bir televizyon belgeseli çekiliyor. Güvenilir araştırmacılar bunları onların çizdiğini ispatlamak için 11 yıl çalışmak zorunda kalmışlar. Niye?
..............................................................................................................................................................................................................................................................
Şekil 2-1 Birazdan okuyacağınız gibi en anlamlı işaret bu arazi halkasında gözlemleniyor. Fotoğraf George Winfield tarafından çekilmiş. Peki ya Marstaki kalıntılar ve Richard Hoagland’ın yorumları? Neden medya bu konuya hiç dokunmadı? Ya NASA’ ya ve onun meraklı tarzına ne oldu?
Aslında bunların doğru olup olmaması pek fark etmez. Yalnızca şunun gerçek olduğu ortada: Etrafımızda dönüp duran bilgilere her ne sebep olursa olsun bir türlü ulaşamıyoruz. Şunu açıkça belirlemek çok yerinde olacak. Çok ilginç bir çağ yaşamaktayız.
Aslında çağımızın tuhaf olduğunu gösteren başka işaretlerde var. Yerkürenin bir dönüşüm geçireceği kehanetleri bir çok kişi tarafından dile getirildi. Bunlardan biri Gordon- Micheel Scallion. Scallion en tedirgin edici gelecek tahmini yapanlardan biri konumunda bulunmaktadır. Ona göre bizleri daha önce hiç görmediğimiz kadar korkunç depremler, volkan patlamaları, seller, fırtınalar, vb. bekliyor. Hem de çok yakında. En geç yüz yıl içinde. Scallion bu konuda yalnız da değil. Nostradamus, Edgar Cayce ve Hopi yerlileri tüm bunları uzun zamandan beri söylüyorlar.
Açık ki ister tartışılsın ister kapalı kapılar ardında gizlensin Dünya gezegeninde normal olmayan bir şeyler olup bitmekte. Uygarlığımız Sümer uygarlığından 1900 yılına kadar 6000 yıl boyunca büyük miktarda bilgi edinip durdu.1900 ile 1950 arasında bu ilgiyi iki katına çıkardık. Sonra aşağı yukarı 1950’ den 1970 kadar bu bilgimizi bir kez daha ikiyle çarptık. Sonra 1970 1980 arasında bir kez daha. Bilgi şu anda hızla gelişiyor ki NASA bile bu yeni teknikleri bilgisayarına adapte edip kullanıma geçirebilme konusunda sekiz yıl geri kalmış durumda. Kendimizi aştık, yeni bir tarih çağına girdik ama bilgimiz dışında her şeyin aynı kalacağını tahmin ediyoruz. Öyle değil mi? Okumayı sürdürün.
0 comments:
Yorum Gönder