Güçlü ruhlar çocukluktan beri saldırı altındadır.
Dünya, düşük frekanslı bölgede - Kali Yuga Dönemi'nde yüzyıllardır "Svarog Gecesi" olarak adlandırıldı. Yüksek Titreşimsel Ruhların buraya girmesi zordu.
Enkarne olmak üzere olan bir yüksek düzenin ruhunun gelişinde matriks, komutlarını "herkese dikkat" sinyalini ileterek tepki verir.
Ve hemen karşıt güçler doğumu önlemek, erken ölümü sağlamak ya da yeteneğini kullanma potansiyelini söndürmek ve çalmak için o bebeğin üzerine düşerler.
Bu durum dıştan hamilelik, doğum sırasında problemler olarak kendini gösterebilir. Çocuk mümkün olduğunca küçük düşürmek için en zor ortamda doğar.
Sistem zayıflıkları ve problem noktalarını acımasızca ve tutarlı bir şekilde vurmak için doğru bir şekilde okuyor.
Görevi, kendine olan güveninden mahrum bırakmak, iç özünü yok etmek, fiziksel ve psikolojik şiddete, durmadan eleştiri ve olumsuzluğa maruz kalmaktır.
Asıl olan kendini sevmeyi bırakıp ruhundan kopup başkalarına inanmak - hiç bir değeri yok- herkes gibi yaşamak zorunda olduğun, sana söyleneni yapmak, kendine, kendi yeteneğine inanma, gücünü ona teslim etmek Ben başka biri.
Evet, güçlü ruhlar deneyimleri daha zor seviyelere çıkarmak için bu zalim yolculuğu seçebilir.
Ama bu alt titreşimlere indikten sonra, "yukarıdan" göründüğü kadar basit olmadığını hemen fark edersiniz.
Ama gidecek bir yer yok ve herkes o koşullarda yükselme testini geçemez ve hala etrafına pozitif hisler yayamaz.
.
Bu yol tüm engelleri aşarak çamurun karanlığını aşmak için güçlü kökler yetiştiren nilüfer çiçeğini simgeliyor.
.
Aynı şekilde insan da ruhsal yolda olumsuzluk deneyiminden geçer.
Yani bazen yorgun hissediyorsanız, bunun Şafaktan önceki en karanlık saat olduğunu düşünün, yakında nilüfer çiçeğiniz yüzeye çıkacak.
.
Unutmayın depresyon gücünüzü elinden almanın en önemli yoludur.
Senin olan her şeyi, seninle gelen Potansiyeli almak ve görevini hatırlamak için içsel bir niyet emri ver.
Gerçekte kim olduğunu hatırla ve aradığın şeyi yap.
Her şey şans eseri değildir, hatta şu an bunu okuyor olmanız bile...
Vilma Capuano
0 comments:
Yorum Gönder