Büyük dönüşüm için bilinçlenme vakti geldiğinde gerçek dönüşüme önderlik eden eşzamanlı ölüm ve doğum süreci gerçekleşir. Dünya gezegeni günümüzde ciddi sorunlarla yüz yüze. Bu sorunlar devletlerimizin bize bildirdiğinden çok daha ciddi sorunlardır. 1989’dan başlayarak hakim güçler bazı endişe uyandırıcı bilgileri ifşa etmeye başladılar. Ancak tabi ki sadece ufak tefek parçalar halinde, yarım yamalak bilgilerdi bunlar. Eğer bu sorunlardan herhangi bir zirve noktasına ulaşırsa be gezegendeki tüm yaşam türleri ciddi bir şekilde tehdit altında olacaklar. Ve bu sorunlar hep akla gelen sorunlardı.
Örneğin 1980’lerde Jacques Cousteau dünyadaki deniz ve okyanusların ölmekte olduğunu iddia etti. İlk başta hiç kimse onu ciddiye almadın ama 1990’a dek Akdeniz’in yüzde 85’i ölmüştü. Atlas okyanusunun da bu duruma gelmesi için fazla bir süre kalmadı. Pasifik çok daha fazla suya sahip olduğundan diğerlerine nazaran biraz daha iyi durumda.
Eğer okyanuslar ölürse doğadaki besin zincirinin en altındaki halka olan planktonlar da ölecekler. Üstelik okyanuslar yalnızca besin zincirinin en önemli halkasına ev sahipliği yapmakla kalmıyor, gezegenin en önemli oksijen kaynağı olarakta işlev görüyorlar.
Bir diğer sorun ise Dünyamızın ozan tabakasındaki incelmedir. Bu durumda güneşin öldürücü ultraviole ışınları doğrudan gezegene ulaşmaktadır. Birleşmiş Milletler Çevre Programları Müdürlüğünün yaptığı açıklamaya göre ozandaki incelme insan ırkının şimdiye kadar karşı karşıya geldiği en büyük tehlikedir. 1
Ozondaki incelme son derece hızlı bir şekilde artmakta ve tüm öngörüleri şaşırtmaktadır. Ozon, bilim adamlarının yaptığı tüm tahminlerden çok daha hızlı bir biçimde incelmektedir. Avrupa üzerindeki ozon tabakası Aralık 1991’ den Şubat 1992’ ye kadar yüzde 10’dan 20’ye dek varan oranlarda inceldi. Bu şimdiye dek görülen en hızlı incelmeydi.2
1985’te Antartika ozon deliğini keşfederek tüm dünyaca tanınan İngiliz bilim adamı Joe Farman Kuzey Amerika üzerindeki ozon tabakası incelmesinin 2000 yılına dek yüzde 20 ile 30’lara ulaşabileceğini söylemişti.
Bu sorun önümüzdeki 10-20 yıl boyunca ciddileşerek devam edecek. Çünkü salınan Kimyasal maddelerin bir kısmı daha henüz atmosferin üst tabakalarına erişmedi. On ile yirmi yıl içinde bir ozon tabakası kalmayabilir. Ve bizler ozon tabakası olmazsa yaşamayız.
Bunlar karşı karşıya olduğumuz birçok çevre felaketinden yalnızca ikisi. Şu anda birçok başka felaket daha bizi tehdit etmekte, bizler adeta batan gemideki yolcular gibi sonumuzu beklemekteyiz. Bu gezegendeki üçüncü boyut -biz buna günlük yaşam diyoruz- çok
uzun bir süre daha sürmeyecek.
Drunvalo’ya göre buradan ayrılıp çok kısa bir süre sonra tekrar geri dönme imkanınız olsaydı üçüncü boyutta ölüp gitmiş bir gezegenle karşılaşırdınız. Ama gezegende başka bir dalga boyunda yaşam gene de sürüyor olurdu. Hepimiz bizim için hazırlanmış hiçbir sorunun olmadığı, güzelliklerle dolu başka bir yere göç edeceğiz. Kısa dalga boyunda ve yüksek enerji titreşimleriyle hareket edeceğiz. İncil bu aşamayı cennet diye tanımlıyor. Aslında olan şey şu: Üçüncü boyuttan dördüncü boyuta geçeceğiz.
Drunvalo’ya göre dünya dışı uygarlıklar bizimki gibi gezegenleri düzenli olarak ziyaret etmekteler. Ancak gidişata müdahale etmeleri evrensel kurallara aykırı. Ancak bizi, bizim üstümüzdeki tondan gözlemleyebilirler. Aslında gezegenimizin bir üst bilinç seviyesi bu meraklı yaratıkları taşıyan araçlarla tıklım tıklım dolu durumda. Bunların bir kısmı bir süre sonra bizimde geçeceğimiz aşamayı tamamlamak üzere olanlar, bir kısmı da bu aşamaya çok kısa bir süre önce ulaşmış olanlardan oluşuyor. Bizimki evrende bilinen en alışılmadık istasyon sayılabilir. Hatta uzak galaksilerden izlemeye gelen yaşam türleri dahi var aralarında. Bu ET’lerin* hepsi yalnızca ışıklı bedenlere sahip olan varlıklar değiller, bunların çoğu bedenleri gemileriyle bütünleşik olarak seyahat eden varlıklar.
* ET: Steven Spielberg’in dünyamızı ziyaret eden dost bir uzaylıyla ilgili sevimli filmi Ç.N.
NOTLAR
1- “ OZONE, Making a Killing: How Workers And The Planet Are Disredarded…. At Du Pont” ; ( Ölümü İstemek: Gezegenimizi Nasıl YokEdiyoruz? ) broşür, Greenpeace yayını , 1436 U Street, N. W., Washington, DC. 20009, Nisan 1992
2) “ Ozone Levels found to be lowest on record,” ( Ozon tabakasının Kayıtlara geçmiş en ince noktası) The Independent, London , United Kingdom, 8 Nisan 1992
3) Joe Farman , European Ozone Research Coordinating Unit, United Kingdom Department of Environment Pres Conference , ( Ozon Araştırma Birliği, İngiltere Çevre Müdürlüğü Basın Toplantısı ) 15 Ekim 1991.
0 comments:
Yorum Gönder