david icke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
david icke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Nisan 2020 Cuma

ABD, İngiltere ve kitle kontrolü

 
 David Icke’ın Ağustos 2013 tarihli makalesi

Anne Ülke... Kuzu Kılığındaki Kurt...
(Uyumaya devam edersek olacağı budur)
Herkesin bildiği ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ masalında küçük kızın büyükannesini yutup, onun kılığına bürünmüş bir kurt vardır. Masaldaki diyalog ise şöyledir:
“Büyükanne ne kadar kalın bir sesin var”.
“Seni daha kolay selamlayayım diye.”
“Ne kadar büyük gözlerin var”.
“Seni daha iyi göreyim diye.”
“Ne kadar kocaman ellerin var”.
“Seni daha kolay tutayım diye”.
“Ne kadar kocaman bir ağzın var”.
Kurt, “Seni daha kolay yiyeyim diye!” der ve büyükannesini yediği gibi, küçük kızı da ham diye yutuverir.
Bu, binlerce yıldır bilinen bir masaldır ve Fransa’dan kaynaklandığı söylenir, oysa kaynaklandığı ülke olarak ‘Büyük Britanya İmparatorluğu’ dense herhalde çok daha uygun düşerdi... Britanya/İngiltere İmparatorluğu; dünyanın iki yüzlü düşmanı olup, resmi dili hakkındaki saçmalıklarla ve uzun ve muazzam tarihi ile aslında A.B.D.’yi bile avucunda tutan, milli kıyafeti de ‘kuzu postu’ olan bir kurt’dur!

21 Nisan 2020 Salı

MONTAGUE KEEN

 Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, açık hava ve su
Yakın bir gelecekte seçim yapmanız gereken bir zaman oluşacak ve gerçekler adına ayağa kalkmak veya bir korkak olarak, hangi yol size daha kolay gelirse devam edeceksiniz. Size garanti ederim ki, kolay yol yoktur. Kabal'ın kimse için zahmetsiz bir yol yaratmaya niyeti yoktur. Yeterli olan çoğunluğun gerçek ve ışık adına beraberce toplandığı zaman, hiç şüphesiz Kabal yıllardır planlayarak kurmaya çalıştığı Yeni Dünya Düzen'indeki çabasında başarısız olduğunu bilecek.
İrlanda bunu yaptı. İrlanda'lı insanlar toplu halde biraraya geldiler ve büyük bir HAYIR! dediler. Biz, İrlanda halkı, isteklerinize ve beklentilerinize boyun eğmeyi kabul etmiyoruz. Biz adalet istiyoruz!

14 Nisan 2020 Salı

AVATAR

 Fotoğraf açıklaması yok.
David Icke’ın 2010 yılında yazmış olduğu bir makale...
Sinemaya pek gitmem, ama James Cameron’un bol bol reklamı yapılmış olan ‘Avatar’ filmini izlemeye gittim. İyi ki de gitmişim. Çok beğendim, animasyon ve özel efektler harikaydı, ama ilgimi en çok, tarafların yeri tam ters bir konumda olsa da, temel olarak dünyada neler olduğunu çok güzel anlatıyor olması çekti...
Hikaye 2154’de yer alıyor ve bir gaz devi olan Polyhemus’un ‘ay’ı, Alfa Centauri A’nın yörüngesindeki Pandora’da yaşayan mavi derili ve aslan burunlu insanları anlatıyor. Pandora halkı, çevresi ile muhteşem bir uyum içerisinde yaşıyor ve herşeyin ‘Tek’ bilince bağlı olduğunu biliyor.

21 Eylül 2019 Cumartesi

David Icke `in yeni kitabi

 Görüntünün olası içeriÄŸi: 1 kiÅŸi, yazı
Parçalar büyüleyici olabilir... Peki ya büyük resim yıkıcıysa, parçaların büyüsü ne kadar önemli olabilir ki?
Hiçbir şey bilmekle ya da bilmemekle ilgili değil aslında, hakikati algılayıp algılayamamakla ilgili... Akıl sağlığı ya da delilik, “algıyla” tanımlanır, gerçekle değil... İnsanlık tarihi “deli” ya da “tehlikeli” olarak damgalanmış ancak ölümlerinden sonra yaşadıkları zamanın çok ilerisinde olduğu fark edilmiş dehalarla dolu...
Delilik de, akıl sağlığı da sabit değildir. Bilgi geliştikçe hepsi değişir. Bir mağara adamına Ay’a gitmenin mümkün olduğunu söylediğinizde, size “deli” der. Modern insana Ay’a gitmenin mümkün olmadığını söylediğinizde yine “deli” damgasını yersiniz. İşte insanların en zayıf özelliği, geçmiş ve gelecek arasındaki bu inanılmaz bilişsel uyumsuzluktur. İnsanlar eskiden beri, söyledikleri sonradan doğru çıkmış olanlarla hep alay etmişlerdir. Bugün de durum hiç farklı değil...
Aylarca uluslararası çok satanlar listesinde kalmayı başaran İnsanoğlu Ayağa Kalk kitabının yazarı David Icke’ın kaleme aldığı Size Hiç Söylenmemiş Ama Bilmeniz Gereken Her Şey adlı bu devasa yapıt, yepyeni bir bilginin değil, çağın ötesinde bir algının kapılarını aralıyor. Bilgiyi altüst ederek, hakikatin üzerindeki kalın sanrı perdesini kaldırıyor.
• Dünya nasıl bir yakın geleceğe hazırlanıyor?
• “Tek Dünya Devleti” projesi hayata geçmeye hazır mı?
• Küresel sistem nasıl değişecek?
• Milyarlarca insan tek bir devletin çatısı altında nasıl yönetilecek?
• İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor?
• Bir grup insan, daha şimdiden küresel finansı, devletleri ve medyayı nasıl kontrol ediyor?
Mikroçip takılmış insan nüfusunun, tek bir güç tarafından anbean bir gestapoyla kontrol edilip yönetilmesi ideası, artık bir Amerikan filmi senaryosu değil örtülü bir hakikat...
George Orwell’ın 1948 yılında kaleme aldığı 1984 adlı romanındaki sarsıcı kurgu, yeni dünyada hayata geçmek üzere. Üstelik bu yolda hayli önemli adımlar atıldı bile... ( Tanitimdan )

26 Mart 2014 Çarşamba

Gerçek'in Titreşimleri - XXXIII

AVATAR: Dünya’nın tarihi... Ama filmde insanlarla Na’vi’ler ters konumda.


David Icke’ın 2010 yılında yazmış olduğu bir makale...
Sinemaya pek gitmem, ama James Cameron’un bol bol reklamı yapılmış olan ‘Avatar’ filmini izlemeye gittim. İyi ki de gitmişim. Çok beğendim, animasyon ve özel efektler harikaydı, ama ilgimi en çok, tarafların yeri tam ters bir konumda olsa da, temel olarak dünyada neler olduğunu çok güzel anlatıyor olması çekti...
Hikaye 2154’de yer alıyor ve bir gaz devi olan Polyhemus’un ‘ay’ı, Alfa Centauri A’nın yörüngesindeki Pandora’da yaşayan mavi derili ve aslan burunlu insanları anlatıyor. Pandora halkı, çevresi ile muhteşem bir uyum içerisinde yaşıyor ve herşeyin ‘Tek’ bilince bağlı olduğunu biliyor.
Pandora’daki ağaçlar ve bitkisel yaşam ile bütün gezegeni kaplayan ‘beyin’ veya ‘bilinç’e bağlı nöron görevi yapan kökler arasında çok güçlü bir elektro-kimyasal bağlantı var. Yani, ‘Na’vi’ adındaki mavi insanların, bitki ve ağaçlar aracılığı ile ‘Bütün’e bağlanmalarını sağlayan kök bağlantıları bulunuyor. Ancak birden, çok gelişmiş teknolojileri olan ‘insanlar’ bu gezegeni istila ediyorlar. Onlar, son derece değerli olan ‘unobtainium/anobtayinyum’ madenini isteyen RDA şirketinin yöneticileri ve askerleri...  

2 Şubat 2014 Pazar

Gerçek'in Titreşimleri - XXVIII

BUGÜN DÜNYA İÇİN NE YAPTINIZ?
Geçtiğimiz haftalarda, ‘Halkın Sesi’ kanalını yayına sokarken her türlü sosyal çevreden gelen insanlarla çalışmak muhteşem bir deneyim oldu. Gerçekten de, ilk fikrin belirmesinden sonra geçen altı ay içersinde bağışlarla geliştirilen fonla mucize gibi birşey gerçekleşmiş oldu. 
Bu aşamaya gelmede çok büyük rolü olan çekirdek kadrodaki muhteşem insanlar, 'bu benim işim değil’ veya ‘artık çalışamayacak kadar çok yoruldum’ gibi cümleler kullanmayı hiç bilmiyorlar. Onlar gevezelik değil, iş yapıyorlar, zaten bizim aradığımız da bu: sürekli bir odaklanma. Yani  kişilerin, kendi çıkarları için kullanacakları birşey değil...
Onların hepsi çok özel kişiler. Yaptıkları da, sürekli olarak ‘sevgi’ ve ‘dünyayı değiştirme’ söylemleri satıp amaçları sadece kendilerine hizmet olan kişilerin maskelerini düşürmek!

28 Nisan 2013 Pazar

Gerçek’in Titreşimleri - XVII


Bir ninnide yukarıda yükseklerde, gökkuşağının bir yerlerinde bir ülke bulunduğunu ,
Gökkuşağının bir yerlerinde, görmeye cesaret edebildiğin rüyaların da gerçek olduğunu duydum...                  

Somewhere over the rainbow” adlı şarkıdan...
 En azından bazı insanların, artık bu deli saçması titreşimsel tımarhane hücresinin illüzyonları ve kandırmacasının ötesinde yatmakta olan asıl realiteyi görebiliyor olmaları çok iyi. Bu dünya holografik bir illüzyon, ama ‘sonsuz realite’  bambaşka birşey. Yıllardan beri söylediğim ve yazdığım gibi hayatı, varoluşu ve varlığı kapsayan tek cümle şu:

Tek Gerçek Sonsuz Sevgi- Gerisi Hep İllüzyon...
Bundan on yıl kadar önce basılmış olan kitabımın adı buydu. Ve ne kadar güzel ki, şimdi de, benden başka birisi daha ‘sonsuz realite’nin, ‘Sonsuz Sevgi’ olduğunu teyit eden bir deneyim yaşamış, hem de bunu hatırlıyor ! Şimdiki realitemiz o ‘norm’un saptırılmış bir hali. 
Hep kitaplarımda ve Wembley’deki sunumumda, bu saptırmanın nereden çıktığını,  realitemizin neden bu kadar dengesiz ve delice olduğunu, bu frekans menzilinin ötesindeki, ‘gökkuşağının ötesindeki cennet’ olarak ifade edilen alemi  anlattım. 
Bu son örneğin, anlatmaya ve okunmaya değer oluşunun nedeni şu; bunu teyit eden kişinin, bütün hayatı boyunca  ‘hepsi bu dünyada, başkası yok’ inancında olup, sonsuz bilinç’ten kuşkulu, iyice betonlaşmış dogmatik bir zihine sahip Amerikalı bir beyin cerrahı oluşudur.  Birgün bu cerrahın beyni, yedi gün süreyle duruyor ve sonra geri geliyor. Ancak, geri gelen kişi, gitmiş olana hiç, ama hiç benzemiyor.


3 Nisan 2013 Çarşamba

Bir ‘Matriks fenomeni’ olan Yeni Çağ hakkında...

David Icke


Bir Matrix fenomeni olan Yeni Çağ  da, kaynaklandığı doğu felsefesi gibi kurallara boğulmuş durumda...

Şu ya da bu ritüeli yapacaksın”, “ruhlarla belirli yöntemlere göre konuşacaksın” veya “kendini şu mantra ile koruyacaksın” v.s. Yeni Çağ’cı birçok tanıdığım, dünya ile konuşmak için kuzeye, güneye, doğuya veya batıya dönüyor. Kendi kutsal ağaçları, kılıçları, çeşitli  araçları var ve bu sembollere olan takıntıları, bilinen bütün dinlerde görülenlerden farksız. Yani bu da bir illüzyon. Yeryüzünün bilinci var, ama fiziksel formu bir yazılım programı, dolayısıyla kuzey, güney, doğu, batı, diğer gezegen ve yıldızlar da öyle. Neden kozmik bir oyun oynuyor gibiyiz? Çünkü hepsi tuzak...

Tabii ki, Yeni Çağ akımındaki öğretilerin hepsi yanlış demiyorum, ama bu akımın,  gerçeği kontrol sisteminin dışından algıladığını sanması yanlış.  Astrolojiyi ele alalım. Tipik bir Yeni Çağ aracı. Doğru ellerde çok doğru ve bu beş duyuya dayalı alem için de çok yararlı. Gezegenlerin ve yıldızların hareketleri, Matriks’in bir programı, yani bir ‘Planetarium’un tavanına yansıtılan her ne ise, onun holografik bir verisyonu.

1 Mart 2013 Cuma

Video: David Icke nasıl korunuyor?



Yayınlanma tarihi: 1 Mar 2013
David Icke, "Kendinizi gerek manevi, gerekse fizikî anlamda koruyor musunuz?" sorusunu cevaplıyor. David Icke Türkçe blogu: http://davidicke-turkce.blogspot.com/

27 Şubat 2013 Çarşamba

‘Hayat’larımızı yaşayabiliyor muyuz?

 

Gerçek'in Titreşimleri - XV

1990 yılında, bilinçli olarak içsel yolculuğuma başladığımda, beni nereye götüreceğini bilmiyordum, ama yine de sürdürdüm. Artık bıkmıştım. Bu dünyada hiçbir şey mantıklı görünmüyordu. Adaletsizlik, aptallık, ‘hayat’ denilen, sürekli olarak tekrarlanan deneyim ve davranışlarla, makinalaşmış insanları hep aynı kısır döngüde tutan sistem, hepsi...Biz hayatı yaşamıyoruz ki, hayat bizi yaşıyor...

5 Ocak 2013 Cumartesi

Gerçek’in Titreşimleri - XI

 
David Icke’tan Gerçek’in Titreşimleri - XI
Artık bir seçim yapmanın zamanı geldi... 

Şimdi herkes için bir seçim zamanı. Aşina olduğumuz ortamdaki illüzyonsu inançlara sıkı sıkıya tutunursak, bu nehirin akıntısına karşı ayakta durup, akıntı şiddetlendikçe zayıflayacağımız, bize hiçbirşey getirmeyecek olan bir seçim. Diğeri ise,  kalplerimizi ve zihinlerimizi Sonsuz Bilinç’e açıp, enerjinin bizi taşıyacağı  yere gitmek, yani kendimize yeni bir realite sunmak. Yani,  ‘bilgisayar aklı’ ile ‘Sonsuz Bilinç’ arasında bir seçim yapmış oluyoruz. Hatta şöyle de diyebiliriz; inanmak ile bilmek. Birçok kişinin algılama ve davranışlarının patronu;  düşünen, yani hep zanneden akıl oluyor.  René Descartes’ın dediği gibi “Düşünüyorum, o halde varım”... Doğrusu,  realitenin bilgisayar seviyesindeyseniz evet, yani o zaman bilmekten ziyade zannetmeyi tercih etmişsiniz demektir. Bilmek;  önsezi, sağduyu, ‘Sonsuz Bilinç’ ile bağlantıdır. Düşünüş/Zannediş ise diğer duygular gibi,  zihin hapishanesinin gardiyanının,  elektrokimyasal bir fenomenidir. Birbirlerinin elektrokimyasal dengesinin değişmesiyle, ya zihin duygular tarafından, ya da duygular zihin tarafından etkilenir. Çok duygulandığımız zaman düzgün düşünemediğimiz gibi belirli düşünce motiflerimiz olduğu zaman da duygusal olarak etkileniriz. 

17 Aralık 2012 Pazartesi

Gerçek’in Titreşimleri - IX




Yeni titreşimler ve 21 Aralık 2012...


                        David Icke 


Bu satırları okumakta olan gözlerin kime ait olduğunu, kim olduğunu, hangi ırktan olduğunu, soyunu sopunu ya da yıllık gelirinin ne olduğunu bilmiyorum, ama hiç merak da etmiyorum, çünkü bu ayrıntılar sadece, ‘yaşam’ denilen geçici deneyim için gerekli. Oysa bildiğim daha önemli birşey var. Senin benim bir parçam, benim de senin bir parçan olduğumu biliyorum, çünkü hepimiz, ‘sonsuz bilinç’ iz. Sevginin ve yaratma potansiyalinin sonsuz olduğunu da biliyorum. Biliyorum, çünkü bu gezegendeki bütün yaşam formları aynı güce sahip. İstediğin herşeyi yapabilirsin, istediğin herşeyi olabilirsin. Sadece inanman ve gerçekleştirmen lazım. Hep ayrıntılarını vurguladığım kandırmacaya bir son vererek sınırlanmalarımızın ortadan kalkmasını sağlayabilirsek, öz benliğimizi kavrayacağız. Titreşimsel bir hapishanede tutuluyoruz. Bir hücrede olduğumuzu düşünün. Bu hücrede olduğumuz sürece potansiyalimizi kullanmamız son derece limitli. Ancak kapı açıldığı anda herşey değişecek. İki durum arasındaki zaman ise saniyelerle ölçülür. 

3 Aralık 2012 Pazartesi

Dünya Uyanıyor

Her Kalp bir fark yaratır…

Lütfen barış devrimine katılın. İngiltere saatiyle her akşam 9:30’da bu kalp resmine odaklanın. 


Her zaman bana şu soru sorulmuştur. “Peki ne yapabiliriz?” Bu hafta sonu hep birlikte yapabileceğimiz bir şeyi başlatıyorum. Hem de oturduğunuz iskemleden kıpırdamanıza bile gerek yok. Çok basit, eğer herkes 20 dakikasını verebilirse buna katılan herkesin dünyası ve hayatı değişecektir. Hergün en az 20 dakikanızı istiyorum, bunu iyi yapabilirsek, dünyayı uyandırabiliriz.