Bir ninnide yukarıda yükseklerde, gökkuşağının bir
yerlerinde bir ülke bulunduğunu ,
Gökkuşağının bir yerlerinde, görmeye cesaret edebildiğin rüyaların da gerçek
olduğunu duydum...
“Somewhere over the rainbow”
adlı şarkıdan...
En azından bazı insanların, artık bu deli saçması
titreşimsel tımarhane hücresinin illüzyonları ve kandırmacasının ötesinde
yatmakta olan asıl realiteyi görebiliyor olmaları çok iyi. Bu dünya holografik
bir illüzyon, ama ‘sonsuz realite’ bambaşka
birşey. Yıllardan beri söylediğim ve yazdığım gibi hayatı, varoluşu ve varlığı
kapsayan tek cümle şu:
Tek Gerçek Sonsuz Sevgi- Gerisi Hep İllüzyon...
Bundan on yıl kadar önce basılmış olan kitabımın adı
buydu. Ve ne kadar güzel ki, şimdi de, benden başka birisi daha ‘sonsuz realite’nin,
‘Sonsuz Sevgi’ olduğunu teyit eden bir deneyim yaşamış, hem de bunu hatırlıyor
! Şimdiki realitemiz o ‘norm’un saptırılmış bir hali.
Hep kitaplarımda ve Wembley’deki sunumumda, bu
saptırmanın nereden çıktığını, realitemizin neden bu kadar dengesiz ve delice
olduğunu, bu frekans menzilinin ötesindeki, ‘gökkuşağının ötesindeki cennet’
olarak ifade edilen alemi anlattım.
Bu son örneğin, anlatmaya ve okunmaya değer oluşunun
nedeni şu; bunu teyit eden kişinin, bütün hayatı boyunca ‘hepsi bu dünyada, başkası yok’ inancında olup,
sonsuz bilinç’ten kuşkulu, iyice betonlaşmış dogmatik bir zihine sahip
Amerikalı bir beyin cerrahı oluşudur.
Birgün bu cerrahın beyni, yedi gün süreyle duruyor ve sonra geri
geliyor. Ancak, geri gelen kişi, gitmiş olana hiç, ama hiç benzemiyor.