20 Temmuz 2016 Çarşamba

DÜNYANIN MANYETİK ALANI TARAFINDAN KÜRESEL ÖLÇEKTE TELEPATİYE OLANAK SAĞLANIYOR

brain-two-2
Schumann Rezonansları ile birlikte, manyetosfer olarak da bilinen Dünyanın manyetik alanı biyolojik ve zihinsel işlevlerde bütünleyici rol oynar.
EEG ile ölçülen beyin dalgaları Schumann Rezonansının armonikleri olan dalga modellerini üretir. EKG ile ölçülen kalp dalgaları benzer şekilde Dünyanın jeomanyetik alanlarının armoniğidir. Bu, Dünyanın kendisinin zihinlerimizin ve bedenlerimizin gerçekliği algılama şeklini ve katılım aracılığı ile bilgi depolamasını değiştirme potansiyeline sahip olduğu anlamına geliyor, öyle ki eğer Dünyanın frekans aralığı ve genliği daha çok eşfazlı (organize) olursa, bu onun içinde yaşayan yaratıklara tercüme edilir.
 
İnsan bilinci Alman Fizikçi Deiter Broers tarafından iyi dökümante edilmiş bu süreçlerle değiştirilebilir ve zaten değiştirilmiştir. Solar Devrim filminde, Broers’un araştırmaları jeomanyetik süreçlerle zihni etkileyen içe akan enerjileri zayıflatmak için, Güneşin Dünyayı bir vekil olarak görevlendirmesiyle, insan ilişkilerinin güneş aktivitesi tarafından direkt olarak etkilendiğini gösteriyor. Başka deyişle Güneş, emilebilmeleri için enerjileri zayıflatmak için bir aracı olarak davranan Dünya ile enerjisel geçişleri körüklüyor. İster insan, biyolojik veya mineral olsun Dünyadaki her şey Güneşten gelen bu içe akan enerjilerden enerjisel olarak etkileniyor.
Modern bilim bilginin armonik olarak kapsayıcı sistemlerde (insan bedeni, kristaller, dağlar, su vs gibi materyal kümeleri) skalar dalga etkileşimleri aracılığı ile nasıl saklandığı ile ilgili kasten bilgisiz iken, Dan Winter, Heartmath Enstitüsü gibi araştırmacılar ve diğerleri verilerin ve bilgilerin yansıyan dalgalar veya frekanslar şeklinde enerjisel olarak saklandığını gösteriyorlar.
Bu veri noktaları maddi alemlerin veya planların bütününü oluşturan elektromanyetik süreçlerin holistik olarak bütünleşmiş olduğunu ileri sürüyor; ve bu nedenle, bu bilgi maddi gerçekliğin kendisinin dokusunda yansımalar şeklinde ebediyen saklanır.
Bu şu anlama geliyor, doğru şekilde eğitilen zihin bu modellere erişebilir, fiziksel duyuların erişiminin ötesinde ortaya çıkan olayları direkt olarak tanır veya algılar. Yani, psişik yetenekler metafizik gerçekliklerde dolaşma yeteneğine sahip bir zihni olan tüm organizmaların içinde gizlidir, insan çeşitli tekniklerle algılamak için kendisini eğitebilir.
Bugün toplumda, normal olarak bu yeteneklere psi, psişik, durugörü vs olarak değinilir. Modern zamanlarda, gizli hükümet ajansları bu alanları çok ciddiye aldı ve Uzaktan Görüş olarak bilinen bu süptil enerji alanlarından direkt olarak bilgi çekme sanatında uygulayıcılar eğitti.
Teta halinde (duyular dışı algı ile ilişkili beyin dalgası frekanslarından biri) meditasyon yaparken, bireyler ruh veya atasal anılara ve hatta zihnin metafizik yönünü kullanarak kozmosta girdap gibi dönen saf bilgiye erişebilirler. Mistikler, kanallar ve saf bilginin eterik alemlerine erişmek için zihni kullanma sanatındaki ustaların Akaşik Kayıtlara veya kozmik zihne eriştiklerine değinilmektedir.
Kısaca, Dünyanın manyetik alanının insan bilincinde anahtar bir rol oynadığı kavramını desteklemek için zengin bir bilim vardır. Rupert Sheldrake ve Morfogenetik alanı düşünün.
İnsanlığa zihnin ve bilincin biyoloji tarafından üretilen gelişigüzel bir etkiden başka bir şey olmadığı sahte inancı aşılanmıştır. Ama alternatif araştırmacılar tarafından desteklenen gerçek şu ki, bilinç ve zihin biyolojiden önce vardır. Ve DNAmız ve genetik ifademiz bile bilinç ile değiştirilebilir.
Dünyanın Manyetik Alanı Küresel Ölçekte Telepatiye Olanak Sağlar
Dr. Michael Persinger soruyor, “Her insanın beynine erişiminiz olduğunu ve onların da sizinkine erişimi olduğunu varsayın.”
Ontario’da Laurentian Üniversitesinde bilişsel nörobilimci ve profesör olan Dr. Persinger, bunun yalnızca mümkün olmadığını, aynı zamanda yakın gelecekte her yerde olacağına ikna olmuş.
Neden? Nasıl? Kısaca, onun öncü araştırması Dünyanın manyetik alanı ile insan beyni arasındaki kuvvetli bağıntıyı gösteriyor.
Dr. Persinger haklıysa, Dünyanın manyetik alanı bizim beyinlerimizle düşüncelerimizi, duygularımızı ve davranışlarımızı etkileyecek şekilde sürekli olarak arayüzey bağlantısı oluşturuyor.
Ama bu arayüzeyin başka bir etkisi olduğunu görülüyor: Dr. Persinger’in araştırmasının jeomanyetik alanın tarihteki her insan beyninin tüm bilgisini saklayabildiğini ve aktarabildiğini belirttiği görülüyor. Ve eğer bu bilgi rezervuarına erişebilirsek, artık sırlar olmaz.
Bu tür bir senaryoda, örneğin, medyada ne söylediklerine bakmaksızın büyük şirketlerin gerçek niyetlerini bilebiliriz. Afrikada açlık çeken insanların acısını hissedebilir ve deneyimleyebiliriz.
(Çeviri: Saffet Güler)

0 comments:

Yorum Gönder