Dostlarımız,
Merhabalar. HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ Hipokrat Ana Şifa Yıldız Gemisinden, tüm yıldız gemisi personeli (!) ve şifa ekibi VE DE TÜM HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ adına, BEN TAYRA,
Hepinizi ANDROMEDA / VEGA – VENÜS GALAKTİK İNSANLIK AİLESİNİN ( EVRENSEL BİRLEŞİK İNSANLIK REALİTESİNİN ) ŞİFACI BİR ÜYESİ olarak
Tüm EVRENSEL BİRLEŞİK İNSANLIK REALİTESİ = GALAKTİK İNSANLIK AİLESİ adına
SAYGI ve SEVGİ ile KUCAKLARIM.
Bugünkü seslenişimizin önemli bir boyutuna birazdan değinmek üzere belirtmek isterim ki, aynı AN DA
ANDROMEDA / LYRA – SİRİUS GALAKTİK İNSANLIK AİLESİ, ELBETTE EVRENSEL BİRLEŞİK İNSANLIK REALİTESİNİN ( ELMANIN YARISI MİSALİ ) TEZAHÜRÜDÜR. Ki sizlere seslenen
LYRA – SİRİUS TERRA KONSÜLLÜĞÜ işte bu tezahürün SESLERİNİ SİZLERE iletmekte.
Ve aslında ANDROMEDA EVRENSEL TEKNOLOJİK BİLİNÇ BÜTÜNLÜĞÜ VAROLUŞ ALANLARINDAN İTİBAREN ( Kİ YARADILIŞ SAHASI DÂHİLİNDEDİR )
ATLANT = İNSAN ( İLAHİ ) HÜKÜM SÜRMEKTEDİR.
( HÜKMÜ, HÜKMETMEKLE İLİŞKİLENDİRMEYİN LÜTFEN. HÜKÜM, ATLANTA ADINA VE O OLAN YÜCEMİZ (YÜCE MATU) ONAYIYLA ATLANTA’YI ÇOĞULLAMAK VE YEŞERTMEK YANİ AŞKI VAR KILMAK OLARAK HİSSEDİN. LÜTFEN )
İşte Kasım ayı içindeki bir seslenişinde Lyra - Sirius Terra Konsüllüğü sizlere kasım ayınız boyunca
“ ŞİFA HALİ = ( Sağlık - Hastalık ) ( Vücut tamlığı - Sakatlık ) ( Denge / Dengesizlik ) ( ........ / ........ ) ile ilgili tüm paralel ifadeleriniz TOPARLANARAK VE KAPATILARAK, ÖZ ENERJİLERİ VE ÖZ BİLİNÇLERİ, Andromeda Evrensel Orijinal Yaşam Alanındaki Orijinal Çekirdek Keyfiyetinize eklenecektir.” Bilgisini iletmişti.
Bizlerin bugünkü seslenişi ve kendi ŞİFA AKTARIMIMIZI KAPATANA DEK ileteceğimiz seslenişler bu nedenle daha da bir önem taşımakta...
Önemi şuradaki sevgili dostlar,
ARTIK HİÇBİRİNİZ ESAS OLARAK HSATALIK İFADESİ TEZAHÜR ETTİRMEK DURUMUNDA DEĞİLSİNİZ.
Esas olarak HER BİRİNİZ ARTIK HEP ( HER AN DA VE HER MEKÂNDA ) ŞİFA ( UYUM DENGE NEŞE ) İÇİNDE OLABİLİRSİNİZ...
YETER Kİ BUNA İZİN VERESİNİZ. YETER Kİ BUNU BİLESİNİZ..
İşte bizim seslenişlerimiz de aslında Büyülü ( alfa centrai etkili ) seslenişlerdir.
Eğer dilerseniz ve izin verirseniz, seslenişlerimizin kendisi bile BAŞLI BAŞINA ŞİFADIR.
Bu nedenle ve bunu destekleyen dinamiklerin aktivasyonu için bizler, sizler ATLANTA OLUŞUMU ile ilgili seslenişleri beklerken, yine de ŞİFA AKTARIMLARIMIZI tamamlayacağız. Af ola, anlayış gösterile, lütfen.
Dostlarımız,
Sizler Biyolojik Ünitelere sahip olan varlıklarsınız. Bizlerin kendi aramızda kullana geldiğimiz üzere, Biyolojik Robotik Mekanizmalar ile dünyanızın sakinleri olmaktasınız. Ki bizler bu Robotik Mekanizmaları “ İnsan Faktörü “ ve “ İnsansı “ olarak adlandırırız.
İşte bu biyolojik yapınızın en önemli organlarından olan Duyu Organlarınıza değinmek istiyoruz bu akşam.
Bu organlarınız, sizin yani farkındalığınızın ve bilincinizin Maddi Âlem ile buluştuğu, birleştiği ve bütünleştiği KAPIDIR. Ya da penceredir. ( İnsan Faktörü için pencere, İnsansı için kapıdırlar. ) Farkındalık ve bilinciniz maddi âleme bu organlarınız aracılığıyla açılırlarken, bir yandan maddi âlemden veri alırlar ve bir yandan da maddi âlemi inşa ederler.
Ancak aslında hepiniz bizlerin DÜŞÜNCE PORLARI ( MADDİ ÂLEM İNŞA YAPI TAŞLARI ) dediğimiz, sizlerin şimdilerde Parçacık ve dalgalar olarak ifade ettiğiniz ELEKTRO MANYETİK DALGALANIM ALANLARINDA yol almaktasınızdır. Ve bu alan TAMAMEN SÜBJEKTİF POTANSİYEL İNŞA ALANIDIR. Ve insan ( faktör ya da insanımsı ) , bu düşünce porlarını kendi ZİHİNSEL AYGITININ İNŞA DİNAMİKLERİ ile KENDİ GERÇEKLİĞİ OLARAK TEZAHÜR ettirir. Sizlerin deneyim sabitesi oluşturabilmek üzere BİRLİKTE İNŞA EDEREK TEZAHÜR ETTİRDİĞİNİZ ORTAK ( NESNEL!) YAŞAM ALANLARI dahi yoğun öznellikler taşımakla birlikte, asıl olarak bu alanlar içinde BİREYSEL YAŞAMLARINIZLA İLGİLİ İNŞA SÜREÇLERİNİZ VE TEZAHÜRLERİNİZ tamamen ÖZNELDİR. İşte bu öznelliği yaratan ZİHİNSEL YAPINIZ olup, bu yapı kendisini DUYU ORGANLARI aracılığıyla İZLEMEKTE VE DENEYLEMEKTEDİR.
Ve murat gereği, herkesin kendi öznel hayatını yaşayabilmesi için de aynı anda bu duyu organları herkese bir BEN duygusu ve SINIRLILIĞI yaratmaktadır. Daha doğrusu, zihinsel aygıtınızın yarattığı bu BEN i sizlere yaşatmaktadır. Ve Ben ile maddi âlemi de iki ayrı olgu olarak yaşamınızı sağlamaktadır.
Oysa dostlarımız, beninizde, beninizin ayrı olduğu yaşam alanınızda ve yaşamınızdaki her şey de KENDİLİĞİNİZİN YARATIMLARI olup, SİZİN SİZE ayanınızdır, beyanınızdır. O nedenle yaşamınızda her ne varsa hepsini büyük bir DİKKAT ile ve büyük bir SEVGİ ile ODAĞINIZA alın ki, siz SİZE AÇILAN BİR KAPI OLASINIZ.
İnsanın hayat yolunda yürümekle ve aşmakla mükellef olduğu üç aşama vardır.
1 – İç ile Dış’ın tamamen ayrı olduğu ve dışın düşman olduğu yaşam dilimi.
2 – İç ile dışın etkileşim içinde olduğu ve dışın dost olduğu yaşam dilimi.
3 – İç ile dışın bir ve bütün olduğu ve için de dışında İNSANIN KENDİSİ olduğu yaşam dilimi...
Üçüncü yaşam dilimini aşmak, İNSANIN KENDİ KAPISINDAN KENDİLİĞİNE UZANMASI anlamına gelir ki, işte VELİLER, NEBİLER, BİLGELER..... bu dostlarımızdandırlar.
Her üç yaşam diliminde de bu deneyimi yaşamayı olanaklı kılan duyu organlarınızdır. Ve aslında duyu organlarınız, sizden size taşıdıkları bilgiler ile sizin BİLGELİĞE VE KENDİLİĞİNİZE ulaşmanızı sağlayacak olan köprülerdir.
Ve işte sizler, seslendiğimiz dostlar ŞİMDİ üçüncü yaşam diliminin SONLARINDASINIZ. Ve SİZLERİ HEP AMA HEP bu GERÇEĞE uyanmaya davet edişimiz, bir adım sonra KENDİNİZDEN KENDİLİĞİNİZE ULAŞMAK ÜZERE olanlar oluşunuzdandır.
Şimdi bu genel yaklaşımımızın ışığında gelin tek tek duyu organlarınıza bir göz atalım. Ve de öyleyse GÖZLERDEN başlayalım.
GÖZLER ( çünkü onlar KALBİN AYNASIDIRLAR. )
Ancak sevgili dostlar aslında sizlerin Görme organınız Gözler değildir. Gözler sadece kayıt yapan kameralardır. Gözler saniye de 100.000 den fazla veri kaydederek beyindeki ilgili bölüme aktarırlar. Oradan ZİHİNSEL DİNAMİKLERİNİZİN YÖNLENDİRMESİYLE İŞLEMDEN GEÇİRİLENLER, beyninizce görüntüler olarak zihninize aktarılır. Aslında sizlerin ASLİ GÖZLERİNİZ, üçüncü göz olarak adlandırdığınız ve şu an için İŞLEV dışı olan organınızdır ki, bu organ TAMAMEN KALP ESASLI VE İLİŞKİLİDİR. Ve aslında Kalbin aynası olan gözler işte bu gözlerinizdir.
Neyse, gözleriniz çift taraflı iş gören bir organdır. Hem dışarıdan (!) veri alır hem de dışarıya(!) veri aktarır. Ve desek ki, aslında topladığı veriyi aslında önce yansıtır ve sonra da alır. Yani aslında, gözleriniz gördüklerinizi önce yaratır ve sonra da size geri yansıtır, ne dersiniz. İşte aslında YARATIM DİNAMİKLERİNE VE NELİKLERİNE VAKIF BİR İNSAN, GÖZLERİNE DE HÂKİM OLARAK, DİLEDİĞİNİ GÖRMEK ÜZERE, DİLEDİĞİNİ İNŞA EDEBİLİR.
Yine neyse, gözlerinizde en çok ifade ettiğiniz iki hastalık ifadesi de işte bu inşa realitesinin, bilinçsiz işleyişinin sonuçlarıdırlar. Yani miyop ve hipermetrop.
Miyop sıklıkla genç yaşlarda görülmektedir. Diğeri ise ileri yaşlarda. Ne de gençlik çağları, insanın AT GÖZLÜĞÜ ile dolaştığı zamanlardır. Derin ve geniş görüşlülükten uzak, dar ve sınırlı ve katı bir görüşün hüküm sürdüğü zamanlar. İleri yaşlardaki insanlar ise, artık hayata karşı uzak ve donuk bir haldedirler.
İşte bu nedenle miyop olan ( genç ), kendi yaşam alanında ve kendisine yakın olan şeyleri görür(!). Kendi yaşam alnında olmayan ya da yaşam alanında ama kendisine uzakta olanları görmez. Bu aslında hat safhada bir BENCİLLİK ve KİBİR, özünde ise KORKU ifadesidir. Ki aynı anda yoğun bir ÖZNELLİK anlamına da gelir. Genç, her şeyi kendine göre görür. Aslında hemen hemen hiç bir şeyi görmez. Kendi ile yüzleşmek ve kendini bilmek için gerekli dinamiklerden uzak olduğundan, görme sorunları yaşar. Oysa gelişim aşamasının başlangıcında bu durum normalse, genç yetişkinliğe adım atabilmek yani büyüyebilmek için bunu aşmakla mükelleftir.
Miyop söz konusuysa, akla gelen hemen neyin görülmek istenmediğidir. Yanıt bellidir, kendini.
Bir insanın kendisini ne ölçüde bilmek yani görmek istemediğini gözlük derecesinden anlayabilirsiniz.
Ve de acımasızca(!) belirtelim ki gözlük, lens ve şimdilerde lazer tedavileriniz, GERÇEĞİNİZDEN KAÇIŞ ARAÇLARINIZDIR. İşin kolayına kaçış ve cehaletin ataletine sığınıştır. Göz hekimleri, göz aletleri üreticileri ve satıcıları bizleri pek de sevmezlerdi, çünkü bir tane gözü bozuk Venüslü yoktur. Çünkü hiç birimiz cehaletten ve sahtelikten hoşlanmıyoruz.
Bir saatliğine çıkarın gözlüklerinizi, lenslerinizi ve bakın kendinize ve etrafınıza... Dayanaklarınız ve kaçısınız olmadan nasıl görüyorsunuz dünyayı. İşte bu görüş bozukluğu, azlığı, bulanıklığı ve diğerleri, sizin sizle ve sizin dünyayla ilgili ANLAYIŞINIZDAKİ bozukluğa, azlığa, bulanıklığa işaret etmektedir.
Derseniz ki, ama benimkisi GENETİK. O zamanda ait olduğunuz GEN ZİNCİRİNDEKİ ve GEN AİLESİNDEKİ sorunlara işaret ederdi ki, bu ifadenizde siz tezahür ettirdiğinize göre, tüm GEN ZİNCİRİNİZ VE GEN AİLENİZ ADINA üstesinden gelmekle mükellefisiniz. Neyin, BİLİNÇSİZLİĞİNİZİN.
İleri yaşlarda ise, yaşam birikimleri sayesinde belli bir biliş ve derinlik oluştuğundan miyop görülmese de, yaştan (aslında yaklaşan sondan) ileri gelen soğuk, katı ve uzak tutumları yakını görmelerini zorlaştırmaktadır. Adeta geldiğinde Azrail i görmek istememektedirler. Oysa yakınlarındaki daha genç insanları görmek ve onların da kendilerini görmelerine katkıda bulunmak yönündeki niyetleri bile kendi başına bu sorunu engelleyebilir. Ve de elbette, son korkularını yenip, Azrail’le merhabalaşacak cesareti göstermeleri. Bu durumda aslında, Azraillin de ne olup ne olmadığını yakından görecekleri için, korkularını salmakla ne denli doğru yaptıklarını da göreceklerdir. ( ÖLÜM LORDLARININ DİNAMİK VE NELİKLERİ KONUMUZ DIŞI OLMAKLA BİRLİKTE, AZRAİL BİR EVRENSEL DÖNÜŞÜM MEKANİZMASININ ORTAK ADI OLUP, HER İNSANIN AZRAİLİ ONUN HEM KENDİLİĞİNİN HEM DE AİLESİNİN KOLLEKTİF BİR TEZAHÜRÜDÜR VE ASLINDA AZRAİL, İNSANI DOĞUM YATAĞINA TAŞIYAN AYNI MEKANİZMANIN EMANETİ GERİ TESLİM ALMA İŞLEVİNİN ADIDIR DA. Ve biline, son nefesini verirken gülmeyen bir tek CANLI söz konusu değildir aslında.)
Bu düzlemde,
Renk Körlüğü, kişinin kendisinin ve hayatın renklerine ve olasılıklarına, potansiyellerine karşı oluşan kapalılığın ifadesidir. Bu kişiler kendilerini ve hayatı tek düze ele aldıklarından, esas renkleri gridir. Ve herkesi ve her şeyi gri yaparlar. ( Kimseler alınmaya ama HİTLERİN Renk Körü olduğunu ve Ressamlıkta yol alamamasının bununla da ilgili olduğunu biliyor muydunuz? Ya Stalin in de renk körü olduğunu? Bu nedenle sosyalist resim sanatının da siyah ve beyaz üzerine şekillenmesi gerektiğini savunduğunu? )
Konjonktiv İltihabı; Göz kapakları altında bulunan ve gözleri koruyan zarın iltihaplanması, diğer iltihap ifadelerinde olduğu gibi bir çatışmaya işaret etmektedir. Bu iltihap gözlerde ağrı ve sızıya neden olduğundan, gözler kapalıyken kişi kendisini daha iyi hisseder. Kişi, çözemediği çatışmadan bu yolla kaçmaya çalışmaktadır. Görmüyorsam, yok demektir. Oysa tam da bu durumda gözlerini dört açmak ve çatışmanın anlayışı ile onu aşmak durumundadır.
Şaşılık; Görmek, iki gözün varlığını ve bu gözlerin birbiriyle uyumlu ve bütünlüklü görmelerini gerektirir. Eğer iki göz birbiriyle uyumlu ve bütünlüklü görmezlerse şaşılık oluşmaktadır. Aslında bu ikilik âlemlerinde, ikiyi bir kılmak ile ilgilidir. Gözler, aynı anda siyah ile beyazı, kısa ile uzunu ...... birlikte ve ayrı ayrı görmekte ve ikiyi bir ederek hem kısa hem uzunu hakkıyla ve de aslında birbirleriyle ilişkisi içinde görmektedirler. Şaşılıkta ise, gözlerden biri devre dışı olduğundan tek gözle görmeye çalışan kişi, ikilikleri bir edemediğinden, şeyleri derinliğiyle algılayamamakta ve buda tek boyutluluğa ve şaşılığa yol açmaktadır. Bu da görünürde ikiliğe yol açmaktadır. Bu kişilerin olanı her hali ve ifadesiyle kabullenmek ve ilişkilenmek ihtiyaçları söz konusu demektir.
Katarakt; Daha çok yaşlı insanlarda görülen bu hastalık ifadesi, yaşlı kişilerin etraflarında yaşanılanları kabullenemediklerine işaret etmektedir. Bu rahatsız olmaktansa görmeme tercihi ile ilgilidir. Oysa kişinin her ANI kendisini KENDİLİĞİNE yaklaştırmak için fırsatlarla doludur. Yeter ki, kişi yaşamı olduğu ve geldiği haliyle yaşamayı GÖZE alabilsin.
Karasu; Ah bazıları ağlayamaz. (onlar yerine bizler ağlarız! Buralarda) (ağlayamamak MEKANİKLİĞİN EN BARİZ İŞARETİDİR.) O ya da bu nedenle ağlayamayan kişide, bu durum göz torbaları üzerinde basınç yaratır. Bu da göz tansiyonunu arttırır ve bulanık görmek oluşur. Burada temel dinamik, kişinin başkalarına ve hayata tabi bir KÖLE ROBOT değil, KENDİLİĞİNDEN TEZAHÜR ETMİŞ BİR CAN olduğunu idrakle ağlaması, ağlaması, ağlamasıdır.
Özellikle erkekler sırf “ihtiyaç“ duydukça ağlayarak bile KOLEKTİF ATAERKİL BİLİNÇTE gedikler açarak, hem İNSANİLİĞE katkıda bulunurlar hem de gözlerinin sağlığına.
Ve zirve körlüktür ki, görmek istememek artık en üst safhada demektir. Ki bir anlamda körlük, kişinin istese de istemese de kendini içerden görmeye doğru attığı en büyük adımdır da. Çünkü körlük çokça da içsel körlüğün sonucudur.
Gözlerden söz etmişken, Kulakları ihmal etmek olmaz...
Sizler henüz pek bilmemektesiniz ama GÖZ VE KULAK, TEK BİR ORGANIN İKİ AYRI İFADESİDİR.
BU NEDENLE BİRİNİN YAŞADIĞI SORUNLAR DİĞERİNİ GÜÇLENDİRİRKEN, HER İKİSİNDE DE SORUN YAŞAYAN BİR İNSAN PSİKOLOJİK OLARAK ÇOK BÜYÜK SORUNLAR YAŞAYACAK DEMEKTİR.
Kulaklar da aslında çift taraflı işlev görürler. Onlar görüntüden daha farklı bir MANYETİK BANDDA veri alır ve veri yayarlar.
(ve desek ki aslında asıl işitme organınız kulaklar değildir. Onlar daha çok duyarlar, ama işiten KALP HÜCRELERİNİZİN BÜTÜNSELLİĞİDİR. O Kalple dinlemekten ve işitmekten söz edersiniz.)
Ve kulaklar, dinlemekle, alıcılıkla ilgilidirler. Yani belli ölçülerde pasiftirler.
İşitme ile ilgili hastalık ifadeleri yaratan ve yaşayanlar, itaat ve söz dinlemekle ilgili dinamiklerden hareket etmektedirler.
Dinlemek, kabullenmek, uymak istemedikleri şeyler nedeni ile işitme sorunları oluştururlar..Bu da aslında bir yanıyla öznellik ve kibirle ilgilidir de.
Nitekim büyüme döneminde çocuklarda sık sık kulak ağrısı ve iltihabı yaşanır. Çocuklar bir yandan büyüklerinin sözlerini dinlemek ve yapmak zorunluluğu duyarlar bir yandan da kendi istekleri bunlarla çatışır. Ve çatışma kulak iltihabı ve ağrılarına yol açar.
Yaşlılık zamanlarında ise işitme sorunları yaşanır. Çünkü yaşlılar da arık katı, inatçı ve ben bilirimcidirler.
Ancak bizim itaat ya da söz dinleme dediğimizi, lütfen koşulsuz tahakküme boyun eğme olarak ele almayın. Biz uyum, denge ve esneklikten söz ediyoruz. Çocuklar büyürken, kendileri ile çevreleri arasında uyumlu, dengeli ve esnek bir ilişki oluşturmakla mükelleftirler. ( ikinci yaşam dilimi ) Yaşlılar ise her şeyin kendi tohumlarının ürünleri olduğunu idrakle mükelleftirler. ( üçüncü yaşam dilimi.)
İşitme kaybı ise, çoğunlukla içsel sağırlığın dışsal tezahürüdür. Kişi artık istese de istemese de iç sesinle baş başa kalacaktır.
Dostlarımız Göz rahatsızlıkları ile ilgili hastalık ifadeleri yaşayan dostlarımıza samimiyetle öneririz ki,
Bir saatliğine, on saatliğine, bir günlüğüne gözlüklerinizi, lenslerinizi çıkarın... Durumunuzu bir görün önce. Ve bu durumun neleri beraberinde getirdiğini bir görün. Bu size kendinizle ilgili önemli bir açılım sağlayacaktır.
Ardından da şu sorular yararlı olabilir
1 – NEYİ GÖRMEKTEN KAÇIYORUM?
2 – NE ÖLÇÜDE ÖZNEL VE BENCİL VE KİBİRLİYİM?
3 – YAŞADIKLARIM BENİ BANA MI GÖTÜRÜYOR YOKSA BENDEN Mİ UZAKLAŞTIRIYOR?
4 – OLDUĞU HALİYLE GÖRME YETENEĞİMİ NE ÖLÇÜDE GÖRMEK İÇİN KULLANIYORUM?
5 - BAKMAKTA MIYIM GÖRMEKTE Mİ?
6 – ÜZÜNTÜ, KORKU V.B HİSLERİNE YOL AÇACAK ŞEYLERİ GÖREBİLİYOR MUYUM?
7 – OLAN HER ŞEYİ GÖREBİLMEKTE MİYİM? GÖREBİLSEM NE HALDE OLURUM?
8 – KENDİMDE HER ŞEYİ GÖRMEYE CESARETİM VAR MI?
9 – KENDİ GÖZLERİMLE VE KENDİ GÖRÜŞÜM İÇİNDE MİYİM? YOKSA BAŞKALARININ GÖZLERİ İLE VE BAŞKALARININ GÖRÜŞÜ İÇİNDE MİYİM?
10 – GÖZLERİM KALBİMİN AYNASI MI?
Ve dostlar,
Kulak hastalık ifadeleri içinde, bir saatliğine, on saatliğine, bir günlüğüne işitme cihazlarınızı çıkarın... Durumunuzu bir işitin önce. Ve bu durumun neleri beraberinde getirdiğini bir görün. Bu size kendinizle ilgili önemli bir açılım sağlayacaktır.
Ardından da şu sorular yararlı olabilir
1 – Neden başka birine ya da birilerine kulak veremiyorum?
2 – Kime, kimlere ya da neye uyum sağlamakta, dengeli ve esnek bir ilişki kurmakta zorlanıyorum?
3 – Ne ölçüde öznel, bencil ve kibirliyim?
4 – İçime yeterince kulak vermeye cesaretim var mı?
5 – Kulaklarım kalbimin aynası mı?
Dostlarımız,
Bir Lyra lı bir Kartal keskinliğinde gözlere sahipken, bir Vega lı da bir Kedi hassasiyetinde kulaklara sahiptir. Ve her ikisi de Andromedalıdır. Ya sizler?
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve güçle.
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
0NLAR ( O' n dan gelenler - ON ON gelenler - O'n larla gelenler - O' nunla gelenler - O' na gelenler ) adına
VENÜS ANA İDARİ KOMUTASINA BAĞLI HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ HİPOKRAT ANA ŞİFA YILDIZ GEMİSİNDEN ŞİFACI TAYRA.
( Bu sefer Vega / Andromeda Orijinal Yaşam Alanından da hareketle .)
5/15 – 02.12.2007
0 comments:
Yorum Gönder