26 Kasım 2015 Perşembe

KENEVİR TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEBİLEN 9 TÜR KANSER

Cannabis

Kenevir son zamanlarda ABD’de ve tıbbi marihuanayı yasallaştıran ülkelerde çok fazla ses getiriyor.

Marihuana olarak da bilinen kenevir dünyanın bir çok yerinde büyüyen bir bitkidir ve kadim zamanlardan bu yana tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Cannabinoid’ler adı verilen bileşenleri içeren bir reçine üretir. Bu Cannabinoid’ler Kenevirdeki aktif kimyasallardır, bu kimyasallar merkezi sinir sistemi ve bağışıklık sistemi de dahil, bedende uyuşturucu benzeri etkilere neden olur. Bu cannabinoidlerin bazıları psikoaktiftir ve ruh halini veya bilincini değiştirerek beyni etkilerler. Cannabinoid’ler ağızdan alınabilir, nefesle çekilebilir veya dilin altına spreylenebilir.

Kenevir ve cannabinoidler laboraturda ağrının, bulantının ve kusmanın, endişenin ve iştah kaybının giderilmesi için araştırılmaktadır. İki cannabinoid (dronabinol ve nabilone) ABD Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) tarafından onaylanan ilaçlardır.

ARAŞTIRMA KOZMİK RADYASYONUN & IŞIĞIN DNA’YI DEĞİŞTİRDİĞİNİ ORTAYA KOYUYOR

dna-helix-art-238x300
DNA yaşamın bilimsel anlayışı için çok önemlidir. Çifte sarmalın tek bir ipliği tüm bir organizmayı klonlamak için gerekli olan tam kodu taşır. DNA oluşumunun süreci tartışmaları artıyor, kuantum fiziğinin temelleri DNA’nın molekül yerine dalga-formu olarak nasıl başladığını açıklamayı amaçlıyor. Bu yeni fikir evrenin, mikro yerçekimsel kuvvetler sarfederek maddeyi oluşturan görünmez dalga – benzeri kompleksten oluştuğunu öne sürüyor. Moleküler ölçekte dalga formlarındaki bilgi, DNA gibi daha karmaşık yapıları yaratmak için atomları ve molekülleri çekiyor. Bu nedenle eğer bu dalga modelleri görünür olsaydı, boş uzay DNA ipliğinin şekli gini akışkan geometrik modeller olarak görünürdü ve dalga – modelinin fiziksel kopyasını oluşturmak için atomları çekerdi.

Londra Imperial Koleji Kimya Bölümü tarafından Fiziksel Kimya Dergisinde yayınlanan bir araştırmada, dalga modellerinden madde oluşturan mikro yerçekimsel kuvvetler fikrine insanda tanık olundu. Dr. Sergey Leikin tuzlu su çözeltisine farklı türde DNA koydu ve onları renkendirerek çeşitli iplikleri farklı hale getirdi. Dikkati çekecek derecede, renkli DNA karşılık gelen eşleşmeleri bulmak için uzak mesafelere hareket ederek birbirlerine çekildi ve zamanla her DNA ipliği doğru şekilde eşleşti. Dr. Leikin fenomeni olası elektriksel yükler ile eşitlese de, diğer araştırmacılar yerçekiminin olası sanık olduğunu ortaya koydular.
Nobel ödüllü Dr. Luc Montagnier tarafından gerçekleştirilen şaşırtıcı bir deneyde, DNA yalnızca sterilize sudan rastlantısal olarak yaratıldı. Deneyde iki ayrı mühürlü test tüpü kullanıldı, biri sterilize su içeriyordu ve diğeri hem sterilize su hem de DNA içeriyordu. Her iki tübe elektrik verdikten ve tüpleri on sekiz saat beklettikten sonra, Dr. Montagnier orijinal olarak sudan başka bir şey içermeyen test tübünün minik DNA iplikleri ürettiğini görünce şaşırdı. Bir çok nedenlerle bu şok ediciydi, başlıca suyun sadece hidrojen ve oksijen içermesi ve DNA molekülünün çok daha karmaşık olmasıdır. Bunun gibi bir şeyin gerçekleşmesi nasıl olası olabilir? Sanki DNA bir tüpten diğerine “ışınlanmış” gibi görünüyor, bilinmeyen bir güç tarafından bağlantı kurmuşlar gibi.
Bu deney evrenin kuvvetlerinin sürekli olarak yaşam oluşturmaya çalıştığını ortaya koyabilir mi, bunun saklı mikro yerçekimsel dalgalar tarafından yapılabildiği yerde bile? 1984’te Rus bilim adamı Dr. Peter Gariaev DNA’nın bir başka dikkate değer özelliğini keşfetti, her iplik doğal olarak yüz binlerce fotonu (ışık parçacıklarını) emme ve depolama eğilimine sahipti. Dr. Gariaev DNA’yı küçük kuvars bir kabın içine koydu ve DNA odadaki her fotonu emdi. Yerçekimi ışığı bükebilen bildiğimiz tek kuvvettir, bu nedenle Dr. Gariaev’in deneyi saklı mikro yerçekimsel kuvvet fikrini güçlendirdi.
Dr. Gariaev DNA’yı kuvars kaptan çıkardığı zaman olaylar daha da garipleşti. DNA tarafından orijinal olarak emilmiş olan fotonlar, tam DNA şeklinde kuvars kabın içinde kaldı. Herkes fotonların yayılmış olması gerektiğini düşünürdü, ama bilinmeyen bir kuvvetin fotonları yerinde tuttuğu görünüyordu. Dr. Gariaev fotonları dağıtmak için onlara azot gazı püskürttü ve dakikalar içinde fotonlar aynı bölgeye geri çekildiler ve aynı “hayalet” DNA şeklini oluşturdular. Bu deney yerçekiminin kuantum bir yapıya sahip olduğunu ve maddenin varlığı olmadan tüm evrene nüfuz ederek var olabileceğini ileri sürüyor. DNAmız ışığı depolayabiliyorsa, o zaman kozmik ışınların yapı üzerine etkisi olabilir mi?
Bu keşifler bilim için ve evreni anlayışımız için muazzam sonuçlar sağlayabilir. Yerçekiminin kuantum zeka özellikleri varsa, bu tüm evrende yaşamın var olduğunun veya oluşma yeteneğine sahip olduğunun kanıtı olabilir mi? Daha ileri DNA araştırmaları molekülün daha da ilginç yeteneklerini ortaya koydu, İtalyan bilim adamı Pier Luigi Ighina canlı kayısı ağacına DNA dalga bilgisini hızla geçirerek onu elma ağacına dönüştürebildi. Ighina ayrıca bir fareye bir kedinin DNA dalgasını hızla geçirerek, günler içinde farenin kedinin kuyruğuna benzer kuyruk büyütmesine neden oldu. Bu deneyler DNA’nın bilgi dalgalarından oluştuğu fikrini destekliyor ve bu bilgiden evrimimizin Güneşten gelen kodlanmış bilgileri taşıyan kozmik ışınlar tarafından etkileniyor olabileceğini öne sürebiliriz.
 Bu tür şaşırtıcı keşiflerin ana görüş medyasında öne çıkarılmaması şaşırtıcı. Bu keşifler fiziğin ve biyokimyanın temelini değiştirebilir. Şimdi zeki bir kuvvetin tüm evrende yaşamın evrimini yönlendirdiğini ileri sürmek için kanıt var, bu bizi kozmostaki var oluşumuzun ilahi gizemlerini anlamaya bir adım daha yaklaştırıyor.
(Çeviri: Saffet Güler)

Devrimci Araştırma Kenevirin Travma Geçirmiş Beyinleri Koruduğunu ve İyileşmelerine Yardımcı Olduğunu Gösteriyor

marijuana-jeas-the-brain
Kenevirin ve türevlerinin tıbbi kullanımı şaşırtıcı hızda keşfedilmeye devam ediyor. Bu, ABD hükümetinin araştırmayı ve bilimsel ilerlemeyi kısıtlayan keneviri uyuşturucu olarak saçma, temelsiz sınıflandırması gerçeğine rağmen bu şekilde.
Son zamanlarda tıbbi kenevirden faydalanabilecek iki şaşırtıcı alanı, ayrıca Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Rahatsızlığı (ADHD) için kullanımın klinik verilerini bildirdik.
Kenevirin tıbbi kullanımlarının çeşitliliği beyindeki cannabinoid reseptörlenin canlandırma yeteneğinde bulunur, ki bu fizyolojik sistemlerin düzgün işlemesinin temelidir.
Los Angeles Biomedikal Araştırma Enstitüsü (La BioMed) tarafından travmatik beyin incinmesi olan 446 hasta incelendi. American Surgeon’da bildirilen sonuçlar kenevir kullanımı ile travmanın iyileşmesi arasında kuvvetli bir ilişkiyi gösterdi.
LA BioMed araştırmacısı ve araşatırmanın yöneticisi MD. David Plurad, “Diğer araştırmacılar tarafından yapılan önceki araştırmalar kenevirdeki bazı bileşenlerin hayvanlarda travmadan sonra beyni korumaya yardımcı olduğunu buldu” dedi. Bu araştırma travmatik beyin yaralanmasından sonra hayatta kalmanın bağımsız ön göstergesi olarak THC ile spesifik olarak ilişkili klinik ortamında ilklerden biridir.”
Tıbbi kenevir kullanılarak travma hastalarında klinik denemeleri yönetmek için kuvvetli gerçekçe vardır. Bu, kanabinoidlerin zamanlı uygulanmasının PTSD’nin (travma sonrası stres bozukluğu) olumsuz etkilerini önleyebildiğini keşfeden İsrailli araştırmacılar tarafından desteklendi.
Travmatik bir olaydan sonra sentetik marihuana (cabbabinoids) enjekte etmek farelerde travmanın neden olduğu ve travmanın hatırlattığı PTSD benzeri semptomları önleyebiliyor.
Dr. Irit Akirav önceki araştırmalarda travmatik bir olaydan sonra belirli bir zaman penceresinde cannabinoidleri enjekte etmenin PTSD semtomlarını azalttığını keşfetti. Daha yakın zamandaki araştırma kenevirin travma hatırlatıcılarının etkilerini “yok ettiğini” buldu.
Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu, cannabinoid maddelerin PTSD’yi tedavi etmede şiddete eğilimli olma dahil olumsuz yan etkileri getiren SSRI antidepresanlardan daha iyi olmasıdır.
Başka bir araştırma zihin problemlerini tedavi etmek için tıbbi kenevir için daha fazla potansiyel gösteriyor.
Buffalo Üniversitesi Bağımlılıkları Araştırma Enstitüsü’ndeki bilim adamlarına göre cannabinoidler kronik stresten kaynaklanan depresyonu azaltabiliyor. Kronik stres, kenevirde bulunan kimyasallara doğal olarak üreten benzer bileşenler olan encannabinoidlerin üretimini azaltır.
Haj – Dahmane “Kronik stres depresyonun ana nedenlerinden biridir” diyor. “Normal encannabinoid fonksiyonunu düzeltmek için kenevirden türetilen bileşenleri – marihuana – kullanmak potansiyel olarak ruh halini stabilize etmeye ve depresyonu gidermeye yardımcı olabilir.”
Araştırma özellikle psikoaktif olmayan kenevir ekstraktı cannabidiol (CBD) kullanılarak, insanlarda klinik deneyler için kuvvetli bir durum oluşturuyor.
Justin Gardner TheFreeThoughtProject.com
(Çeviri: Saffet Güler)
http://www.bodymindsoulspirit.com/cannabis-protects-traumatized-brains/

BİLİM ADAMLARI İNSAN GENETİK KODUNDA DNA’MIZI AKTİVE ETMENİN ANAHTARI OLABİLECEK ‘SAKLI’ DİLİ BULDULAR

10888964_914087748604264_8414655959501370568_n
ABD’li genetikçiler DNA içinde gizlenen ikinci bir kodun, bilim adamlarının onun talimatlarını nasıl okuduğunu ve sağlık ve hastalık anlamında mutasyonları nasıl yorumladıklarını değiştiriyor.
Genetik kodun 1960 larda deşifre edilmesinden bu yana, bilim adamları onun yalnızca proteinler ile ilgili bilgi yazmak için kullanıldığını varsaydılar, ama Washington Üniversitesi bilim adamları genomun iki ayrı “dil” yazmak için genetik kod kullandığını keşfettiklerini söylüyorlar.
Biri, uzun zamandır anlaşılanı, proteinlerin nasıl yapıldığını tanımlarken, diğeri hücreye genlerin nasıl kontrol edildiği üzerine talimat verir. Bir dil diğerinin üzerine yazılıdır, ikinci dilin bu kadar uzun zamandır saklı kalmasının nedeni budur.
Profesör John Stamatoyannopoulos “40 yıldan fazladır, genetik kodu etkileyen DNA değişimlerinin yalnızca proteinlerin nasıl yapıldığını etkilediğini sandık” dedi. “Şimdi, insan genomunu okumak ile ilgili bu temel varsayımın resmin yarısını kaçırdığını biliyoruz. Bu yeni bulgular, DNA’nın inanılmaz güçlü bilgi depolama cihazı olduğunu vurguluyor.”
Genetik kodun parçalarının iki anlamı var, biri protein dizilişi ile ilişkili ve diğeri gen kontrolü ile ilişkili ve her ikisi de birbiriyle uyum içinde evrimleşiyor.
Gen kontrolü talimatlarının proteinlerin belirli yararlı özelliklerini stabilize etmeye ve nasıl yapıldıklarına yardımcı olduğu görünüyor.
Keşfin, bilim adamlarının ve hekimlerin hastanın genomunu nasıl yorumladıklarına büyük sonuçları var ve hastalığın teşhisi ve tedavisine yeni kapılar açabilir.
Stamatoyannopoulos  “Genetik kodun aynı anda iki türde bilgi yazabildiği gerçeği, protein dizilişlerini değiştirdiği görünen bir çok DNA değişikliklerinin aslında gen kontrol programlarını bozarak veya hatta aynı anda her iki mekanizmayı bozarak hastalığa neden olabileceği anlamına geliyor” dedi.
(Çeviri: Saffet Güler)

ÖLDÜRÜLEN HOLİSTİK DOKTORLAR TÜM AŞILARA KANSERE NEDEN OLAN ENZİMİN EKLENDİĞİNİ KEŞFETMİŞLERDİ

VAccines
Florida’da öldürülen holistik doktorlar (beş doktor) araştırmaları ile nagalase enzim proteinin aşılar vasıtasıyla nüfusa KASTEN eklendiğini keşfetmişlerdi. Nagalase D Vitamininin Gc proteinine bağlanmasını DURDURUR. Bu, insan varlığının kanser hücrelerini öldürme doğal yeteneğini tamamıyla yok eder.
Nagalase ayrıca tüm kanser hücreleri tarafından yaratılan bir proteindir. Bu protein aynı zamanda otistik çocuklarda yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Ve onlar bunu aşılarımıza KOYUYORLAR! Bu bedenin kanser ile savaşmak ve otizmi önlemek için gerekli D Vitaminini kullanmasını engeller.
Nagalese bağışıklık sistemini zayıflatır. Ayrıca Tip 2 Diyabete beden olduğu bilinmektedir. Bu doktorları araştırma yaptıkları ve değerli çocuklarımıza enjekte ettikleri aşıların kansere ve otizme NEDEN OLDUĞUNUN kanıtına sahip oldukları için öldürdüler! Ve bunun bilerek ve kasıtlı olarak yapıldığı çok açık! Öldürdükleri doktorlar işbirliği yapıyorlardı ve bilgiyi halka açıklamaya hazırlanıyorlardı. Nüfuzu azaltmak… aşılara zehir koymak… okula giden tüm çocuklara aşı yapılması zorunluluğunu yasal hale getirmek… Yavaş öldürme yöntemleri.
Dr Ted Broer aşağıdaki videoda nagalese ile ilgili bilgileri anlatıyor. Bunu benden çok daha iyi açıklıyor. Videonun dinlenmesi bir ZORUNLULUK.

21 Kasım 2015 Cumartesi

Bugün Türkiye saati ile 22:12 de tüm dünya ile birlikte EVENT (HADİSE) meditasyonu yapılacak!

 meditasyon ile ilgili görsel sonucu
Bu meditasyon/duaya yüzbinlerce insan aynı anda katılacak. Lütfen sizlerde bu toplu enerjiye destek verin. Dünya da böyle birşey ilk kez yapılıyor. İster meditasyon yapın, ister dua edin. Ama bugün ( 21 kasım saat 22:12) gezegenin özgürleşmesi için ve bu hayatta bizleri üzen, yoran ve kısıtlayan ne kadar unsur varsa onlardan kurtulmak için kalplerinizi açın. Buna inanın! Bu, karanlığa karşı yapılacak çok büyük bir organizasyon.
Event (Hadise) ; gezegenin yükselen frekanslarının eşlik edeceği; insanlığa büyük suçlar işlemiş suç örgütü Kabal, politikacılar, büyük bankacılar ve diğerlerinin tutuklanma sürecidir. Her şey yasal olarak yürüyecektir, suçlananlar adil olarak yargılanacaktır.
Bu yasal süreçte toplum yapısı, medya, enerji ve gıda üretimi, finansal sistem düzenlenip yeniden başlayacaktır.
Daha önceden büyük şirketlerce baskılanan temiz teknolojiler açığa çıkacak, gezegenin bereketi herkese dağıtılacak, tüm habitatlarıyla eko sistem temizlenecek ve sonuçta her şey şifalanacak ve özgürleşecektir.
Grup yöneticileri Hadise bilgilerinin kaynağı prepareforchange.net web adresindeki sayfaları Türkçeleştirmektedir. Amacımız en doğru bilgileri temiz bir şekilde Türk halkına yaymak ve sizlerin aktif olarak yardımınızı almaktır. Bu bilgileri çevrenizle paylaşmanız gerçeklerin ifşası anlamında önemlidir!
Işığın Zaferi Şimdiden Kutlu Olsun!
'' Büyüklerimizi duaya, çocukları sessiz ve merkezinde kalmaya teşvik edin. O anda başınızın üstünden çıkan mavi bir ışık bağıyla yerkürede herkese bağlandığınızı hayal edin, gezegenin bu mavi ağla çevrelendiğini hayal edin.
Bu Meditasyonun EN ÖNEMLİ noktası, başımızın 20 cm üstünde olan Ruh Yıldız Çakrasını o anda tüm insanların Ruh Yıldız Çakralarına bağlamak ve gezegeni sarmalayan bir ağ yarattığımızı imgelemek.
Lütfen çevremizi, ailemizi bu deneyime teşvik edelim, yaşlı büyüklerimiz dua edebilirler, çocuklar sessiz ve içe dönük şekilde oturabilirler.'' Kıvılcım Türkay
Tekrar harekete geçmenin zamanı geldi! Dünyamızın kaderini kendi ellerimize almanın zamanı geldi! Hepimiz gezegenimizin özgürleştirilmesi sürecinin çok uzun sürdüğü konusunda hemfikiriz. İşte bu süreci toplu olarak hızlandırma fırsatımız.
Bu yüzden 21 Kasım’da küçük ve büyük gruplar halinde buluşacağız, tek tek ve çiftler olarak. O günde önemli bir dönem bitip bir başkası başlayacak. Bu, toplu gerçekleştirme gücümüzü kullanarak beklediğimiz değişimleri tetiklememiz için dönüm noktası.
Kitleler o gün toplanacak, Dünyanın özgür vatandaşları olarak ilk defa kendi kaderimizi çizebilmemiz için, gezegenimizi karanlık güçlerin elinden kurtarmada bize yardım edecek pozitif Dünya dışı yıldız kardeşlerimizi ve yeraltındaki Işık varlıklarını çağıracak ve onları Dünyadaki duruma müdehale etmeye davet edeceğiz.'' Summer Sun
http://isigacagri2015.blogspot.com.tr/…/acil-bunu-hemen-yay…
Lütfen konu ile alakalı videoyu izleyin. Türkçe altyazılı için aşağıdaki linke tıklayın..( diğer dillerde de mevcut)

20 Kasım 2015 Cuma

HADİSE MEDİTASYONU 21 KASIM 2015


 Yarın 22:12 de tüm dünya ile birlikte EVENT (HADİSE) meditasyonu

Galaktik Kodeks

 portal2012
Cobra’nın bloğunda "Galactic Codex" başlığıyla 4 Nisan 2012 tarihinde yayınlanmıştır.

Dünya Gezegeni bu evrendeki Karanlık Güçlerin istilası altındaki son gezegen, galaksimizde milyonlarca yıldır süren Galaktik savaşların son kalıntısıdır.

Galaksimiz Karanlık Güçlerin kontrolünden kurtarılırken, Işık Güçleri varlıkların temel özgürlüklerini korumak mecburiyetinden dolayı oluşmuş bir askeri yapıdan harmoni içinde yaşayan Galaktik ve kozmik bir topluma geçme aşamasındadır. Galaktik Konfederasyonundaki kişiler ruhen geliştikçe ve Yükselmiş Ustalarla birleştikçe, Işık Varlıklarının birbirleriyle ve de Karanlık Güçler ve diğer gezegenlerle olan tüm ilişkilerini düzenleyen bir kodeks keşfettiler. Bu kodekse Galaktik Kodeks denir ve konfederasyonun bu ve diğer galaksilerdeki tüm eylemlerinin yasal dayanağını oluşturur. Bu kodeks katı kurallar içermez, yanlızca Işığa bağlı ruhların, kendi rızaları ile kabul ettikleri ahlaki kuralların sistematik kodudur.

Şimdi toplumumuzda herhangi uyanmış bir kişinin anlayabileceği şekilde Galaktik Kodeksi yayınlıyoruz.

PLEİADESLİLERDEN MESAJ

11222576_1033571553343907_7089647196797677781_n
16 Kasım 2015
Sevgililer sizi selamlıyoruz,
Değişim rüzgarları dünyasal planınızda esmeye devam ediyor. Bu zamanda her birinizi kaderinizin enerjisinin bu akışı ile hareket etmeniz için ilerlemeye çağırıyoruz. Bu kutsal akışın sizi götürmesine, kader yolunuzla buluşmak için olmanız gereken yere sizi taşımasına izin verin. Çünkü bu sizin ileriye ‘sonraki adımınız’. Bırakmanızın ve hakkınız olanı almanız için doğru konuma yerleştirilmenize izin vermenizin zamanıdır.
Bu Kasım ayının en başında, dünya planınızın boyutsal konumunda gerçekleşen bir değişim oldu. Dünya planınızın içindeki merkezi çekirdeğin manyetik enerjisi değişti, gezegene gelen bilincin saf ışık gücünün büyütülmesini yarattı. Bu ışık bilinci içinizde uyumlanmanız için yeni bir yolu vurguluyor. Bu yol vizyonunuzu illüzyondan Gerçeğe ayarlamaya başlamanız için her birinizi desteklemek üzere burada. Ego zihnin yanlış algılamaları olmaksızın, açılmanızı ve kendinizi berrak bir şekilde algılamanızı sağlıyor.

YARADILIŞIN TEMELİ OLARAK MANYETİZM, KUTUPLULUK VE SÜPERİLETKENLİK– Mesaj 6

cosmics-slide2
Astraea et Amora 
15 Kasım 2015
Size verdiğimiz son mesajımızda, “zamanda bu anda, Tüm Var Olan her sistemin ifadesinin kutuplaşması vasıtası ile evrimi itelediğini” ifade ettik ve bununla yaradılışın tümünün desteğinde ve özellikle üçüncü boyutta formun yaratılmasında temel aktivite olarak Tüm Var Olan’ın yaratım alanlarındaki her sistemin manyetizm ve bu nedenle kutupluluk gerektirdiğini kastediyoruz.
Bunun nedeni nedir? Çünkü burada realitenizde ve Tüm Var Olan’ı oluşturan tüm diğer realitelerde yaratım manyetizm ve kutupluluğun prensiplerini gerektirir, çünkü bunlar süperiletkenliğin arkasındaki güçtür – Yaradılışın Birinci, İkinci ve Üçüncü Nedensel Alanlarının ilksel alanlarında evrimin kurulduğu ilksel durum.

14 Kasım 2015 Cumartesi

Arkonların Yenilgisi

 portal2012
Cobra’nın 8 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan orjinal yazısından alınmıştır : “Fall of the Archons” 
Arkonların Yenilgisi
Bazı insanlar için şok edici olacağından bu bilginin yayınlanması hakkında endişelerim vardı fakat yayınlama talimatı geldi. Son gelişmelerle yayınlanmasına ikna oldum. Bunu korku salmak için değil, bilgi verme amacıyla yayınlıyorum. Durumun farkındalığına varırsak toplu bilincimiz bunu çözecektir. Bu görkemli bir zaferle sonuçlanan, karanlık güçler ve ışık güçleri arasındaki olayın büyük resmidir.
25,000 yıl önce karanlık güçler dünyayı karantinaya alarak insanlığı esir aldılar. Görsel gerçeklikte bir kontrol sistemi yarattıklarından bu karantinadan kimse kaçamamıştır. Bu görsel kapanı beslemek için Kaynak ile bağlantısı olan Işık varlıklarını tuzağa düşürdüler.
Bu sanal gerçeklik kontrol sistemi hala bir ölçüde mevcutdur ve genellikle matrix olarak  adlandırılır. Fiziksel 3. boyutta kontrol işleyişi Orion-Babylon tarzı borç tabanlı finansal sistem köleliği ve medya zihin programlaması yoluyla sağlanmaktadır. Eterik, astral ve zihinsel planda kontrol; Filadelfiya deneyindeki (savaş gemisi deneyleri) gibi elektomanyetik uzay deformasyon odalarıyla gerçekleştirilmektedir. Bu odalar kapalı devre bir illüzyon yaratır ve sonsuzluk gibi görünür, bu yüzden çok az varlık bundan kurtulmuş/özgürleşmiş/aydınlanmıştır.
Bu Matrix Arkonlar denilen (Yunanca Yönetici demek) varlıklar tarafından yönetilir, bu varlıklar Andromeda Galaksisinden gelen ve karanlığı deneyimlemeyi seçen varlıklardır.  Ana Kaynak ile tekrar bağlantıyı reddetmişlerdir. Binlerce yıl boyunca karanlık imparatorluklarını genişletmek üzere genetik mühendisliği ile Drako ve  Reptilyan ırklarını yaratmışlardır.
 

12 Kasım 2015 Perşembe

YERALTI SAVAŞLARI VE DÜNYAYA YANSIMASI

 portal2012
Direniş Hareketi Nedir?
Cobra'nın bloğunda 6 Nisan 2012 de yayınlanan Orjinal makalenin Türkçe çevirisidir : "Direniş Hareketi"
Başlangıç
1975 yılında Michael kod isimli istihbarat ajanı canını kurtarmak için İlluminati'den kaçmaktaydı. Korunmak için 12 operasyon uzmanı arkadaşını yanına topladı. Hem kaçıp hem saklanırlarken New York metro sisteminin altında birtakım labirent tüneller keşfettiler. Bu tünellere girip gözden kayboldular ve aşağıda tekrar toplandılar. Böylece kumanda merkezi NY metro altında olan Organizasyon doğmuş oldu. Yüzeydeki casus ağına hala bağlı olan Michael bir çok operasyoncuya ulaştı ve bunlar yüzeyde illuminatiye karşı savaş verdi, bir çoğu da yeraltı organizasyonuna katıldı.
Ana hedefleri İlluminati kurallarını yıkarak insanlığa ileri teknolojileri vermekti. Bildiğimiz kişisel bilgisayarlar bu oluşumun sayesinde geliştirildi ve ben kendi gözlerimle 1977 yılında kumanda merkezlerinde oda dolusu bilgisayarla çalışma yaptıklarını gördüm. Organizasyon; binlerce yıldır dev yeraltı mağaralarında yaşamakta olan pozitif Agarta uygarlığı ile bağlantı kurdu. Hangarlarında puro şeklinde bir hava aracı gördüğümden 1977 yılında Andromedalılar ile çoktan kontak halinde olduklarını söyleyebilirim.
1990 ların başında, askeri ARPANET internetinin halka açılmasında etkileri oldu.