24 Mayıs 2017 Çarşamba

Mucizeye Yolculuk

Mucizeye yolculuk, 4 yaşındaki kızlarıyla, 2 kıtada, 6 ay sürecek bir yolculuğa çıkmaya niyet eden şifacı bir ruh eşi çiftin öyküsüdür.

Biz Yuuka, Gökhan ve Maya. Hayattaki motivasyonumuz ve amacımız insanlara içlerinde uyumakta olan sevgiyi, gücü ve özgürlüğü uyandırmaları konusunda ilham olmak. Bunu sanırım yaşayarak yapıyoruz. Kalpten yaşıyoruz; yani kalpten – Ruh’dan - Yaratan’dan gelen arzuyu takip edip, onurlandırarak yaşıyoruz.
‘Mucizeye Yolculuk’ , onurlandırdığımız böylesine bir arzu.

Bir şey daha var…

Biz ‘Ses ile Şifa’ yöntemiyle çalışıyor ve enerjileri sese dönüştürüyoruz.
Mucizeye Yolculuk’un rotası yeryüzü çakraları olarak bilinen yüksek frekanslı enerji merkezlerinden geçecek. O mekanlardaki bilinç arındıran, şifalandıran, yükselten enerjileri, şamanik-evrensel yöntemlerle sese dönüştürüp, kaydedip, ses dosyalarını blog sayfamızdan yayınlayacağız. Böylece uzaklarınızdaki bu enerji alanlarının frekanslarını, kulağınızdan varlığınıza ulaştırmış olacağız.

Özetle yolculuğun amaç ve hedefleri:

+ İlham olarak bütüne hizmet etmek

+ Yolculuğun ilk günlerinde 4. Yaş gününü kutlayacağımız kızımız Maya’ya unutulmaz bir hediye olarak varlığın gücü, öz sevgi ve Yaratan'ın birliğini hissettirecek bir yolculuk deneyimi vermek.

+ Seyahat etmek, dünya güzelliklerini görmek, yeni insanlarla tanışmak, ruhani hatırlamalar yaşamak.

+ Yer yüzü çakralarında şaman davulu, Tibet çanakları ve insan sesini, şifa aktarmak niyetiyle seslendirerek, kayıtları blog sayfamızdan paylaşmak.

+ O yerlerin kendine has enerjilerini görseller ve yazılar ile blog sayfamızda paylaşmak.

+ Akıştaki hayatımızın öyküsünü bu yolculuk esnasında ve sonrasında kaleme almak; bir kitap yazmak.

+ Yolculuk dönüşünde, ‘Yeryüzü Çakraları ile Meditasyon’ adlı bir müzik albümünü uyanışa hizmet etmek niyetiyle yayımlamak.

+Yolculuk boyunca edineceğimiz deneyimler ile içsel yolculuğumuzdaderinlik kazanmak.

============ 

Rotamız:

Japonya, Fuji Dağı (Ses ile sayfasına bakınız)
Brezilya, Abadiania ve Alto Paraiso
Bolivya, Uyuni ve Titicaca gölü
 Peru, Titicaca Gölü ve Machu Picchu
Mexico, Güneş Piramiti ve diğer Maya Tapınakları
K. Amerika, Arizona – Sedona
K. Amerika, Shasta Dağı

(Yolculuğun akışına teslim olduğumuzda aklımızı ve yolumuzu esnek tutarak, eksik ya da fazla, planımızdan farklı mekanlara gitmemiz kuvvetle muhtemel.)

=========

Yeryüzü çakraları hakkında daha fazla bilgi:

Ziyaret edeceğimiz alanların kimileri küçük çakra denilen enerji girdap (vortex) alanları, kimileri ise ana çakralar denilen daha yüksek frekanstaki alanlar. Eril ve ya dişil denilen; evrensel enerjiyi getiren yahut Dünya'nın kirli enerjisini emen alanlar.
(İnsan bedeninde yedisi ana çakra olmak üzere toplam ~72,000'den fazla çakra var. Aynı durum Dünya için'de geçerli.)
Bir Dünya çakrasında bulunmanın ve orada meditasyon yapmanın insan bilincinin frekansını yükselten, duygu ağırlıklarını serbest bırakan, ruhani ve fiziksel olarak şifalandıran etkileri olduğu bilinmekte.
Niyetimiz bu çakraların enerjilerini ve olumlu etkilerini ses frekanslarına yükleyerek insanlara ulaştırmak.
Şu ana dek pek çok kimse ve guruplara ses ile şifa aktardık. Bu misyonu yerine getirebilmemiz için gerekli anlayış ve deneyimi edindik. Sanki bütün hayatımız boyunca kendimizi bu yolculuğa hazırlamışız gibi hissediyoruz.

=============

Mucizeye Yolculuk için gerekli bütçenin oluşmasında evrensel yardımı davet ederek bir kitlesel fonlama başlatmıştık. Fonlama sona erdi. Toplam 5000 küsür dolar evrenin yardımına kanallık eden güzel kalpli insanlar tarafından bize iletildi. Şükran duyuyoruz.


Bütünün en yüksek hayrına olsun.

Ve öyle olsun…
Ve Öyle oldu…
Şükürler Olsun



~Hayat hikayemizi okumak isterseniz sayfayı inmeye devam edin lütfen~

COSMIC DISCLOSURE – TEMAS GERÇEKLEŞİYOR SEZON 2, BÖLÜM 1 – 1 Ekim, 2015


cd_s2_ep4_breakaway_begins_cvr.jpg
Wilcock, SSP olarak kısaltılan gizli uzay programlarının nasıl mümkün olduğunu soruyor. Uzay seyahati bakımından oldukça ilkel bir teknolojiye sahipsek bu programlar dışarıdan yardım mı aldı, onlarca sene evvel nasıl bu kadar ileri bir hal aldı bunlar diye soruyor.

Corey, bunun nedeninin bunun tamamen bir “breakaway” (kopma) medeniyet olması diyor. Wilcock bunun ne anlama geldiğini soruyor. Bu bir medeniyetin içinden çıktığı medeniyetten çok farklı bir yol izlemesi. Yani teknolojisi, sosyal dinamikleri, kontrol sistemleri tamamen farklı. Öncekilerle alakası yok, onlardan tamamen kopmuş durumda diyor. Corey breakaway medeniyetlerin Almanya’da, 1920’li ve özellikle de 1930’lı yıllarda başladığını söylüyor. Almanya’daki gizli cemiyetlere değiniyor ve bazı cemiyetlerin bilimle bizim ezoterik ruhsallık dediğimiz şeyi ayırmadığını, ikisini bir arada kullandığını söylüyor. Ayrıca kanal görevi görüp uzaylılarla iletişime geçenlerin de olduğunu ekliyor. Ayrıca yine bu süre içerisinde bu grupların dünya çapında Vimana ve diğer uçan araçlardan bahseden eski metinleri bulmaya çalıştığını söylüyor.

21 Mayıs 2017 Pazar

STEWARD SWERDLOW – “END OF DAYS” RADYO PROGRAMI – MONTAUK PROJESİ, ET’LER, ANUNAKİLER, DRAKOLAR, REPTİLİANLAR, PSİŞİK YETENEKLER - ÖZET

anunnaki ile ilgili görsel sonucu
anunnaki ile ilgili görsel sonucu

 EK BİLGİ: Steward Swerdlow Rus kökenli olup çocukluğunda ABD’ye göç etmiştir. Ailesinin tarihsel geçmişi nedeniyle çocukluğundan itibaren zihin kontrol programlarına tabi tutulmuş ve Montauk projesine dahil edilmiştir. Yıllarca Montauk projesinde ve diğer gizli hükümet projelerinde çalıştıktan sonra Montauk projesi rafa kaldırılınca boşluğa düşer ve bu zaman zarfında kendini keşfetme, şifalanma ve kendisine yapılan zihin programlarından kurtulma yöntemlerini arayışa girer. Bunun hiç de kolay olmadığını söyler. Bu konularda çok detaylı bilgilere sahip olup yıllardır edinmiş olduğu tüm bilgileri insanlıkla paylaşmak ve en önemlisi de kendisine başvuran insanlara kişisel ve ruhsal bağımsızlık, zihin kontrol yöntemlerinden özgürleşmeleri için, kendi kişisel güçlerinin farkına varmalarını sağlamak için bildiği tekniklerle eğitimler vermektedir.
RADYO PROGRAMI ÖZET:
Montauk projesinde Sirius A ve Aldebaran’dan insan görünümlü ET’ler de vardı.
Montauk projesinin amacı hiperuzayı araştırmak, alternatif realitelere gitmek, vorteksler açmak, zamanda yolculuk yapmaktı. 
Dünya büyük bir laboratuardır. Burada binlerce ırk vardır. Burası ırklar arasında kendi gezegenlerinde yapamadıkları temsili savaşlar için kullandıkları bir gezegendir. Dünya galaksinin Suriyesidir. 
Dünya ayrıca kaynaklar bakımından da pek çok gezegende bulunmayan özelliklere sahiptir. Bu nedenle de diğer ırklar tarafından çok ilgi çekici bulunuyor. 
Şu anda dünyanın etrafında bulunan tüm ET’lerin bir ajandası vardır. 

18 Mayıs 2017 Perşembe

KORUMA PROGRAMI

 Pleiadian ile ilgili görsel sonucu
Arkadaşlar aşağıda linki olan sayfada Pleiadian İttifakı'ndan dostlarımıza ait sırasıyla Korunma, Bağımsızlık ve Aktivasyon Programları mevcuttur. Programları tam çevirisiyle sırasıyla aşağıda bulabilirsiniz. Kaynak güvenilir ve yöntemler kesindir. Özellikle önümüzdeki dönemde oldukça fayda sağlayacaktır. Sevgi ve ışıkla.
*******************************************
KORUMA PROGRAMI
1.Adım
Kıymetlilerim, bu programın amacı sizi bütün Enerjisel, Zihinsel ve (özellikle) Elektromanyetik saldırılardan korumak ve aynı zamanda içinizdeki Enerjetik Alanı temizleyip arındırmaktır. Fakat gün içerisinde kalkanınızı birçok kere yenilemek gerekmektedir. Her yenilemede kalkanın koruması biraz daha güçlü ve süresi biraz daha fazla olacaktır.
Ana özellikler:
-Enerjisel, Zihinsel ve (özellikle) Elektromanyetik saldırılardan korunma
-İmplantların çıkarılması
-Bütün Karanlık varlıkların Kovulması
-Derin İç Alan Arındırması
-Aura Yenilenmesi ve Güçlendirilmesi
-Çakra Sütunu'nun Hizalanma ve Dengelenmesi
-Enerjisel kordonların ve kancaların çıkarılması
-Enerjisel Ameliyat (Sağlıklı Enerjisel duruma iyileştirme)
-Dünya Ana'nın Kutsal Kalbi ile Topraklanma
-Daha Yüksek Boyutlarla İletişimin geliştirilmesi
Bu sevgi dolu programa katılmak için sadece istemeniz yeterli.
ÖRNEK: ''Pleiadian İttifakı'ndan, beni kalıcı olarak(ve katılmasını istediğiniz diğer insanları) Koruma Programı'na almasını istiyorum, şimdi! Teşekkür ederim.''
Bir kere Koruma Programı'na dahil edildiğinizde, kalkanı harekete geçirmek için basitçe şu cümleyi düşünün ''Pleiadian Kalkanı'nın aktivasyonu, şimdi! Teşekkür ederim.''
Kalkan sizi her bir saldırıdan koruduğunda süresi düşecektir. Bu yüzden eğer sıkça saldırı altındaysanız sıkça yeniden aktifleştirmek zorundasınız. Eğer nadiren saldırı altındaysanız, nadiren aktifleştirmek zorundasınız.
Koruma Kalkanı'nı yenilemek için kesin bir kural yoktur fakat kullanışlı birkaç tavsiye sunabiliriz:
1) Uyumadan önce ve uyandıktan hemen sonra yenileyin.
2) Stresli bir ortam veya durumdaysanız daha sık yenileyin.
3) Biraz rahatsız edildiğiniz her seferde yenileyin.
4) Çoğu Enerjisel ve Zihinsel saldırı (Elektromanyetik olanlar değil) bilinçaltındaki açık kapılardan gelir, ve kalkan sizin bilinçli işbirliğiniz olmadan onları engelleyemez. Bu yüzden saldırı altında hissedince kalkanı yenileyin fakat aynı zamanda da kendinizi rahatlatmayı ve saldırgan tarafından yaratılan çatışkan zihinsel durumdan çıkmayı unutmayın. Bu kalkanın daha iyi çalışmasına olanak sağlar. (Koruma Kalkanı'nı devamlı Mantra olarak da çağırabilirsiniz)
Pozitif olun, içten olun, kendiniz olun!
Işık, sevgi ve sonsuz güzellikler hepinizin olsun kıymetlilerim!
*******************************************

14 Mayıs 2017 Pazar

7.BOYUT ARKTURUS’LULARINDAN MESAJ:GÖBEKLİTEPE İFŞAATI

göbeklitepe ile ilgili görsel sonucu

7.BOYUT ARKTURUS’LULARINDAN MESAJ:
GÖBEKLİTEPE İFŞAATI
09.09.2016

Gülsen Tanrıseven & Recep Tamer Çifter Aracılığıyla.

RTÇ:Bize Şanlıurfa’da keşfedilen ve arkeologlar tarafından Göbeklitepe olarak adlandırılan kadim yapıları inşa edenler ve bu yapıları  hangi amaçla inşa ettikleri konusunda bilgiler verebilirmisiniz?

7BA:Evet, Göbeklitepe adı verilen yapılar hakkındaki bilgilerimizi sizinle paylaşabiliriz.Bu yapıları inşa eden varlıklar M.Ö.18.000 yıllarında sizin Pleiades adını verdiğiniz yıldız sisteminin Alycone güneş sisteminin 3.gezegeninden geldiler.Bu varlıkların yaşadığı gezegen yok olmak üzereydi.Yerleşebilecekleri uygun bir gezegen arıyorlardı.Gezegeninize geldikten sonra bir süre dünyanızı gözlemleme ve araştırma çalışmaları yaptıktan sonra insanların yerleşim alanlarına yakın olması ve bu tepelerin yapacakları araştırmalara uygun olması nedeniyle Göbeklitepe denilen alanı seçtiler. Bu yapıları inşa etme süreçlerinde ve yapacakları çeşitli deneylerde kendilerine yardımcı olmaları için yaklaşık 2 bin kişilik bir dünya insanı gurubunuda oluşturdular.

Kendi gezegenlerindeki bazı yapılara benzetmeye çalışarak matematiksel çok ince hesaplarını ve planlamalarını temel alarak bu yuvarlak yapılardan toplam 24 tane inşa ettiler.Bu yapılar topluluğunu çok geniş bir alanı kapsayacak şekilde inşa edilmişlerdi. Bu yapıların olduğu alanda dünyada yaşayan bitkiler ve vahşi hayvanların doğal yaşamlarıyla ilgili gözlem ve araştırmalar yaptılar.Özellikle sizin su adını verdiğiniz madde onlara çok ilginç gelmişti.Bu nedenden dolayı  suyla ilgili olarak çok değişik türde çeşitli araştırmalar yaptılar.
Uzay gemilerinde yaşayan yaklaşık 10 bin kişilik bir nüfusa sahiptiler.Dünyada yaptıkları  çalışmalarınının ve araştırmalarının  dışındaki zamanlarını (dünyanın çok yakın bir yörüngesine konuşlandırdıkları) çok büyük puro biçimindeki ana uzay gemisinde geçiriyorlardı.Yiyecek ve içecek gereksinimlerinide bu uzay gemisinde karşılıyorlardı.Dünya ile irtibatlarını sizin helikopter adını verdiğiniz hava araçlarına çok benzeyen 2-3 kişilik küçük uzay/hava araçları vasıtasıyla yaptılar.Kendi gezegenleriyle irtibatlarını ise yuvarlak bir ada şeklinde olan sizin uçan daire(ufo) adını verdiğiniz büyük bir uzay gemisi aracılığı ile sağlıyorlardı.

Alycon’lular kendi gezegenlerinden guruplar halinde geliyorlardı.Bir gurup geliyor dünya koşullarını deneyimliyor gözlem yapıyor,o gurub işini tamamladiğinda başka bir gurup eski gurubun yerini alıyordu.Bu şekilde dönüşümlü(vardiyalı) olarak yaklaşık 1750  yıl kadar bu araştırmalarını sürdürdüler.
Bu araştırmalarının sonucunda bu gezegene yerleştirmeyi düşündükleri kolonileri için atmosferik koşulların uygun olmadığına karar verdiler.Dünyanın atmosferik koşullarını kendi hayatlarını sürdürebilmeleri için uygun bulmadılar ve başka bir yıldız sisteminde keşfettikleri (kendileri için atmosferik koşullarını daha uygun buldukları) başka bir gezegene yerleşebilmek için dünyayı terk ederek ayrıldılar.

13 Mayıs 2017 Cumartesi

YEDİ KÖK IRK


the-seven-root-races-main-2-post 
HELENA BLAVATSKY
Campbell M. Gold Tarafından Derlenen Kısa Bir Bakış
Giriş
Helena Petrovna Blavatsky’nin yazılarına göre, Dünya ile ilişkili 7 kök ırk olacak – her bir kök ırk yedi alt – ırka bölünüyor.
Yedi kök ırk:
1) 1 nci kök ırk – Astral/Eterik
2) 2 nci kök ırk – Hyperborean’lar
3) 3 ncü kök ırk – Lemuryalılar
4) 4 ncü kök ırk – Atlantisliler
5) 5 nci kök ırk – Aryanlar
6) 6 nci kök ırk – Henüz ortaya çıkmadı
7) 7 nci kök ırk – Henüz ortaya çıkmadı
Şimdiye kadar, sadece beş kök ırk dünyada ortaya çıktı ve teozoflar tarafından 6 ncı kök ırkın 28 nci yüzyılda ortaya çıkacağı öngörülüyor. 7 nci kök ırk gelecekte bir kaç milyon yıl sonra ortaya çıkacak.
–()–
Kök Irklar
Blavatsky’nin “Gizli Öğreti” (1888) kitabında tanımlandığı gibi, kök ırklar “ezoterik kozmolojide insan evrimindeki aşamalardır”. Bu ırkların bazılarının şimdi kayıp olan kıtalarda (Lemurya, Atlantis, vs) var oldukları söylendi.
Blavatsky’nin kök ırk modeli daha sonraki teozoflar tarafından daha ileri geliştirildi ve genişletildi – özellikle “Atlantis’in Hikayesi” ve “Kayıp Lemurya” kitaplarında William Scott-Elliot tarafından. Ve Annie Besant tarafından kitabı, “İnsan: Nereden, Nasıl ve Nereye” (1913).
Hem Scott-Elliot hem de Besant bu bilgileri “astral durugörü” ile elde etmiş olan Charles Webster Leadbeater’den gelen bilgilere dayandılar.
Kök ırklar üzerine daha ileri ayrıntılar “Atlantis ve Lemurya” (1913) kitabında Antropozofi mimarı Rudolf Steiner tarafından verildi.
1 nci Kök Irk (Astral/Eterik)
1 nci kök ırk (Astral/Eterik) esasen spiritüel idi ve herhangi fiziksel kalıntı bırakmadılar – onlar “eterik” idi ve eterik enerjiden/eterik maddeden oluşuyorlardı. Onların üremesi amiplere benzer şekilde bölünmeleri ile gerçekleşiyordu. Dahası, 1 nci kök ırk zamanında dünya hala soğumaktaydı; ve kaotik ilksel okyanustan ilk yükselen dağın “Meru Dağı” olduğunu söylenir.
2 nci Kök Irk (Hyperborean)
2 nci kök ırk şimdi Kuzey Kanada, Grönland, İzlanda, İskandinavya, Kuzey Asya ve Kamchatka olan yerleri kapsayan Hyperborea’da yaşadı. 2 nci kök ırk altın sarı rengindeydi ve henüz eksenel eğiklik olmadığı için iklim tropikal idi. 2 nci kök ırkın kıtasının ezoterik ismi “Plaksha” idi ve kendilerine “Kimpurshas” adını veriyorlardı. Bu kök ırk aşılama ile ürüyordu; ve bugün, onların soyundan gelen yok.
3 ncü Kök Irk (Lemuryalılar)
3 ncü kök ırk fiziksel bedenleri olan ilk ırktır ve Lemurya “kayıp kıtasında” oturan üç gözlü devlerin siyah ırkı olarak tanımlandılar. Bu kıtanın şimdi Hint ve Pasifik okyanuslarının bulunduğu yerde var olduğuna inanılır. Modern teozoflar Lemurya’yı kadim süper kıta Gondwana ile tanımlarlar.
Lemurya’nın ezoterik ismi “Shalmali”dir ve teozoflara göre, şimdi Hint Okyanusu olan ve Avustralya’yı kapsayan ve Güney Pasifik Okyanusuna genişleyen bölgenin büyük bir parçasında var oldu. Son kalıntılar Avustralya kıtası ve Yeni Gine ve Madagaskar adaları. Lemurya’nın kademeli olarak battığına ve en sonunda artan sayıda şiddetle püsküren yanardağlar tarafından yok edildiğine inanılır.
4 ncü Kök Irk (Atlantis)
Teozofi öğretilerine göre, 4 ncü kök ırk “Atlantis” ırkı idi. Afrika’da yaklaşık 4,500,000 yıl önce ortaya çıktı ve Lemurya kök ırkının 4 ncü alt – ırkından kaynaklandı. Lemuryalılar şu anda Ashanti tarafından iskan edilen Afrika’nın parçasını kolonileştirmişlerdi. Teozoflar Atlantis kök ırkının ” Chankshusha Manu” tarafından fiziksel olarak döllendiğine/yaratıldığına inanırlar. Erken Atlantisliler Afrika’da geliştikten sonra, göç ettiler ve Atlantis kıtasını kolonileştirdiler. Atlantis’in ezoterik ismi “Kusha”dır ve Atlantis kök ırkı Moğol özelliklerine sahipti.
Atlantis kök ırkının yedi alt – ırkı şunlardır:
1) Rmoahal
2) Tlavati (Cro-Magnons)
3) Toltek (Amerikalı Yerliler)
4) Turanlar (Turanlılar)
5) Orijinal Samiler (örneğin Fenikeliler, vs)
6) Akadlar
7) Moğollar (Doğu Asyaya göç eden ve kolonileştirenler)
Geleneksel Teozofiye göre, 4 ncü kök ırk (Atlantisliler) altın kahve ten ile başladılar ve bazı Atlantisliler Amerika ve Asyaya göç ettikleri için, onlar kademeli olarak kızıl Amerikan Yerlisine, kahverengi Malezyalılara ve sarı Moğol ırklarına evrimleştiler – 19 ncu yüzyılın sonlarında ve 20 nci yüzyılın başlarında bazı gruplar “zeytin – tenli” Akdeniz ırkı olarak refere edildi.
5 nci Kök Irk (Aryan)
Blavatsky insanlığın şu anda 5 nci veya Aryan kök ırk olduğunu ileri sürdü, Teozoftlar 5 nci kök ırkın önceki 4 ncü kök ırktan (Atlantis) ortaya çıktığına inanırlar. Böylece, 5 nci kök ırkın orijinleri Atlantis’te 100,000 yıl öncesine geri izlenir. Blavatsky Aryan kök ırkın 1,000,000 yıl yaşında olduğunu ifade ettiği zaman, bu insanların ruhlarının 1,000,000 yıl önce Atlantislilerin bedenlerinde enkarnasyon döngülerine başladığını, daha sonra ilk Aryanlar olarak enkarne olduklarını kastediyordu.
Teozofistler Aryan kök ırkın fiziksel olarak Vaivasvatu Manu (Kadim Bilgeliğin Üstatlarından biri) tarafından fiziksel olarak üretildiğine inanırlar. Aryan kök ırkı beyazdır, çünkü beyaz tenli olan ve kuzey – doğu Atlantis’in dağlarında yaşayan Atlantislilerin 4 ncü (orijinal Sami) spesifik kabilesinden kaynaklanırlar. Bugün bu kabileye en yakın olan akrabaları Kabyle’dir (Cezayir berberilerinin bir kabilesi). Aryan kök ırkı Atlantis kök ırkı ile örtüştü ve 5 nci kök ırkın doğuşu, Atlantis’te 4 ncü kök ırk yaşadığı zamanın sonuna doğru gerçekleşti. Orijinal Aryan kök ırkı MÖ 79,797’de Atlantis’ten göç eden 9,000 kişiden oluşuyordu. Bu göçebelerin küçük bir grubu ana gövdeden ayrıldı ve güneye, bir iç denizin kenarına gitti, burası yeşil ve verimli Sahara idi ve orada “Güneş Şehrini” kurdular. Bu şehir MÖ 70,000’de daha sonra “Yükselmiş Üstat St. Germain” olarak bilinen varlığın enkarnasyonu tarafından yönetildi.
Aryan göçebelerin ana gövdesi içeriye doğru, “beyaz ada” adı verilen bir adaya devam ettiler, bir iç deniz olan bu bölgede şimdi Gobi çölü vardır. Burada “Köprü Şehrini” kurdular.
“Köprü Şehri”, Teozofların Dünyanın yönetici ilahı “Sanat Kumara”nın yaşadığı yer olduğuna inandıkları “Shamballa” adı verilen eterik şehrin direkt olarak altında inşa edildi. Sonuç olarak, Aryan kök ırkın evrimi ve gelişimi “Teozofların “Dünyanın Lordu” olarak tanımladıkları varlık tarafından “ilahi olarak yönlendirildi”.
Teozoflar 5 nci kök ırk periyodu zamanında yaşayan insanların büyük bir yüzdesinin 5 nci kök ırkın parçası olduğuna inanıyor. Ama Blavatsky bazı Sami insanların “ruhsallıkta dejenere” olduklarını beyan etti. Lemuryalılardan gelen bazı grupların “yarı – hayvan yaratıklar”olduğunu ve bunların “Avustralyalıların bir bölümü olan Tasmanyalıları ve Çin’de bir dağ kabilesini” kapsadığını iddia etti. Ayrıca “yarı – insan dölleri ile çeşitli melez oluşturma ile üretilen önemli sayıda karışık Lemuro – Atlantisli insanlar var – örneğin, Borneo’nun Vahşi İnsanları, Seylan’ın Veddhaları, geri kalan Avustralyalıları çoğu, Bushmen (Güney Afrika kabilesi), Papua kabilesi, Bengal’in Andaman Adasında yaşayanlar, vs.”
Blavatsky tarafından sözü edilen tüm bu gruplar 19 ncu yüzyılın sonlarında var olan şeyin parçasıydı ve 20 nci yüzyılın çoğunda Australoid ırk olarak adlandırıldı. (Bushmen ve geleneksel Teozoflar tarafından Lemuryalılardan geldiklerine ianılan Capoid ırkın parçası istisna).
Blavatsky 5 nci kök ırkı tanımladı: “Örneğin şimdi koyu kahve, neredeyse siyah, kızıl-kahve-sarıdan en beyaz renge kadar Aryan ırklarının hepsi birdir ve aynı döldendir – 5 nci kök ırk – ve Hinduların Manu dedikleri tek bir atadan gelir”. Teozoflar her kök ırkın ayrı ve farklı bir ataya sahip olduğuna inanırlar.
Aryan 5 nci kök ırkın alt-ırkları şunları kapsıyor:
  • 1nci alt-ırk– Hindu – MÖ 60,000’de Gobi’nin ortasındaki beyaz adadaki “Köprü Şehrinden” Hindistan’a göç ettiler.

  • 2nci alt-ırk– Araplar – MÖ 40,000’de “Köprü Şehrinden” Arabistan’a göç ettiler.

  • 3ncü alt-ırk – Persler – MÖ 30,000’de “Köprü Şehrinden” Persia’ya (İran) göç ettiler.

  • 4ncü alt-ırk– Keltler – MÖ 20,000’nin başlarında “Köprü Şehrinden” Batı Avrupa’ya göç ettiler (Miken’li Yunanlar Güneydoğu Avrupayı kolonileştiren Kelt alt-ırkının soyu olarak görülürler).

  • 5nci alt-ırk– Cermen – MÖ 20,000’nin başlarında “Köprü Şehrinden” şimdi Almanya olan yere göç ettiler (Slavlar, Rusya’yı ve çevresindeki bölgeleri kolonileştiren Cermen alt – ırkının bir soyu olarak addedilirler).

  • 6ncı alt-ırk  Blavatsky’ye göre Aryan 5 nci kök ırkın 6 ncı alt – ırkı 21 nci yüzyılın başlarında ABD bölgesinde evrimleşmeye başlayacak. Aryan kök ırkının bu 6 ncı alt – ırkına Australo – Amerikan alt – ırk adı verilecek ve Teozoflar tarafından şu anda Avustralya’daki ve batı ABD’deki ve yakın bölgelerdeki Aryan kök ırkın Cermen alt – ırkından ortaya çıkacağına inanılıyor (Yeni alt – ırkın bir çok bireyi Kaliforniya’da doğacak.) 6 ncı veya Australo – Amerikan alt – ırkı “belirli psişik güçlere” sahip olacak ve bunun için epifiz beden gelişecek, böylece olağan uyanık bilinçte astral duyguları tanıma ilave duyusunu verecek. Genel olarak 6 ncı alt – ırkın 5 nci alt – ırkın zekasındaki ve 4 ncü alt – ırkın duygusundaki en iyi yanları harmanlayarak bilgelik ve sezgi getireceğini söyleyebiliriz.

  • 7nci alt-ırk  bunlar Aryan kök ırkını yok edecek olan “yeni büyük felaket”ten hayatta kalanlar olacak. yedinci alt – ırk henüz varoluşa gelmedi; onlar hala yoklar, ama var olacaklar.
Teozofistler tarafından, kök ırkların aynı rakamdaki alt – ırklardan evrimleştiğine inanılır; 6 ncı kök ırk 5 nci veya Aryan kök ırkın 6 ncı alt-ırkından evrimleşecek, aynen 5 nci veya Aryan kök ırkın 100,000 yıl önce 4 ncü veya Atlantis kök ırkının 5 nci alt-ırkından (Sami) evrimleşmiş olması gibi.
6ncı Kök Irk
C W Leadbeater’e göre, Teozofik Topluluk tarafından “Kadim Bilgeliğin Üstatlarının” rehberliği altında Baja California’da bir koloni oluşturulacak. Bu 28 nci yüzyılda, 6 ncı kök ırkın yoğun seçici öjenik üremesi için gerçekleşecek.
Üstat Morya bu yeni kök ırkın Manu’su veya “atası” olmak için fiziksel olarak enkarne olacak. O zamana kadar, dünyada nükleer güç ile elektrik sağlanacağı ve Julius Sezar’ın reenkarnasyonu olacak bir insan tarafından yönetilen tek bir dünya hükümeti olacağına inanılmaktadır.
Gelecekte on milenyum sonra, Pasifik Okyanusunda 6 ncı kök ırkın yuvası olacak olan yeni bir kıta yükselecek. Kaliforniya, San Andreas Fayının batısı Kuzey Amerika ana topraklarından ayrılacak ve yeni kıtanın doğu sahilinin “Kaliforniya Adası” olacak.
7nci Kök Irk
Zamanla, bir kaç milyon yıl sonra gelecekte 7 nci kök ırk, 6 ncı kök ırkın 7 nci alt – ırkından ortaya çıkacak; Pasifik Okyanusundan yükselecek olan 6 ncı kök ırkın yaşayacağı gelecekteki kıtadan ortaya çıkacak. Onların yaşayacakları kıtaya ezoterik olarak “Pushkara” adı verilir.
(Çeviri: Saffet Güler)
 the-seven-root-races-main-2-post

12 Mayıs 2017 Cuma

BAŞMELEK METATRON: Kristalin Ses & Umut


10-Powerful-Ancient-Tibetan-and-Sanskrit-Mantras-For-Healing 

Kristalin Ses & Umut


 Telif Hakları James Tyberonn & Earth-Keeper’a aittir. 2017
Selamlar Üstatlar, Ben Işığın Meleği Metatron’um ve bu seansta Kristalin Hizmetten Tyberonn’a katılıyorum.
Sevgili İnsanlar, Kozmostaki, Canlı Omniverse’te (tüm evrenleri kapsayan evren) ve Omni -Dünyadaki ruhlar için mevcut olan yaratıcı sanatsal çalışmalar arasında, hiç biri müzik ifadesinin yararından daha fazla yarar sunmaz. Şu andaki konuşma dilinizde klasik & ‘yeni çağ’ müziği olarak terimlendirilebilecek şeyin belirli formları gerçekte yaşam gücünü ve insan beynindeki ve fiziksel bedendeki hücrelerin senkronunu canlandırır ve tazeler. Bunu yaparken, müzikal kristal – modellemenin bu formu beden – zihin ve ruh ‘üçlüsüne’ eklenir. Bu modelleme aynı zamanda çakra sistemini şu andaki anlayışınızın çok ötesinde olan şekillerde dengeler ve canlandırır.
Kristalin modelleme olarak adlandırılabilecek müziğin mükemmel formlarını düzenli olarak dinleyen insanların gerçekten dinlemeyen insanlardan daha uzun süre sağlıklı ve zihinsel olarak canlı kalacaklarını söylüyoruz. Bu tür müzikal ritimler insan bedeninin hücrelerini canlandıran ve insan beyninde bilişsel tepkiye katkı sağlayan yaradılışın kodlarıdır. Aslında insan bedeni yaşlanırken, görsel – mekansal hafıza çoğu kez zayıflar, kısa vadeli hafıza daha az akıcı, daha az işlevsel hale gelir. Müziğin belirli formları beynin bilişsel işlevini muhafaza eder, fiziksel biyolojik yolculuktaki nöro – dejeneratif koşulları azaltır.
Mükemmel müzikal modellemenin olağanüstü ‘klasik’ örneği, Beethoven’in 9 ncu Senfonisinde temsil edilir, ‘Ode to Joy – Neşeye Övgü’. Sadece orkestranın müzikal notalarının armonik akışında değil, aynı zamanda insan sesinin, koronun armonik akışı ile birleşimde. ‘Neşeye Övgü’de yaşam yaradılış kodlarının tam spektrumu içerilir. Eğer insan müziği fiziksel boyutlarda ‘görseydi’, Beethoven’in 9 ncu Senfonisi başlangıçtan sona Evrensel Yaradılış kodlarının renklerinin & şekillerinin karmaşık momentumunu & tam alemini sergileyerek somut bir biçimde ortaya çıkardı. Yüksek alemlerde müzik yalnızca işitilmez, aynı zamanda hem renkler hem de geometriler şeklinde görülür.

CELIA FENN: KULAKLARIMDA ÇINLAYAN ŞEY NEDİR…


GalacticOrbit 
Celia Fenn
 15 Nisan 2017
Bunu yazıyorum, çünkü bir çok insan şu sıralardaki semptomları ve özellikle Kulaklar ile ilişkili olan semptomları sordu.
Bir çok insan bir kulakta veya ikisinde çınlayan sesler ve uğultularda, tıp uzmanlarının “kulak çınlaması” dediği şeyde artış olduğunu bildirdi. Diğerleri kulaklarda ağrı bildirdi ve çoğu zaman bu ağrının kulaklardan dişlere ve çeneye indiğini veya başa çıktığını, burada başağrıları ve sersemlik haline geldiğini bildirdi.
Bu bölgeler günlük işlevimizi ve günlük temelde dengemizi sürdürmemizi etkilediği için, bu korkutucu olabiliyor.
Ama, bu süreç Işık Bedenin Çok – boyutlu Enerji İmzasına geçişin bir parçası.
Kulak ve İç Kulak 5 nci, 6 nci ve 7 nci çakralar arasında yerleşiktir, başka deyişle, Spiritüel Anatomimizin bizi Yüksek Boyutlara bağlayan bölgesidir. Bu nedenle, bizler Solar ve Galaktik mirasımıza daha tam olarak bağlanmak için yeniden hizalanırken ve hatlarımız yeniden döşenirken bu bölge de bunu izliyor, bu nedenle bu bölgede değişimler ve hareketler hissediyoruz.
Başmelek Mikail bu dönüşümde bedenlerimize neler olduğunu açıklamak için, Kulağın bir çizimine bakmam için yönlendirdi. Eğer İç Kulağa bakarsanız, bir spiral şekline benzeyen Kulak Salyangozu adı verilen bir organ görürsünüz. Bu organ alınan sesleri, beyine giden nöral yollara gönderilebilen ve işitilebilen ve anlaşılabilen titreşime çevirmekten sorumludur. Ama, Yüksek Boyutlarda, Kulak Salyangozu ayrıca Yüksek Boyutlardan sesleri/sinyalleri alabilen Galaktik bir “anten” olarak davranır.
ear
Her bir kulakta Salyangoz vardır ve bunlar bedende işitme fonksiyonunu kolaylaştırmak için birlikte çalışır. Ama spiritüel terimlerde, Sol Kulak Salyangozu Dünyadaki yaşam ile birlikte bilgi almak ve bilgiyi topraklamak için Sol Beyin ile birlikte çalışırken, Sağ Kulak Salyangozu Galaktik seviyeden gelen, spiritüel ve mistik alemlere bağlayan bilgileri alır ve tercüme eder.
Her ikisi de sinir sistemine ve beyine bağlıdır. Ama, Yüksek Bilinç seviyesinde Salyangoz spiralini aktive eden uyarımlar Epifiz Bezi aracılığı ile aktarılır ve sonra çeşitli nöral yollar ve ışık meridyenleri aracılığı ile Salyangoza aktarılır. Bu, Galaktik Işık Kodları Solar ve Galaktik radyasyon dalgaları vasıtası ile çok kuvvetli bir şekilde aktarıldığı zaman, Epifizin daha kuvvetli bir şekilde aktive olduğu ve buna benzer şekilde, hazır olanlarda Salyangozun Işık Dilinin mesajları ile titreşmeye başladığı anlamına gelir!
Dengeli bir bireyde, Sol ve Sağ Salyangoz spirallerinin aktivasyonu hem fiziksel, hem de duygusal/zihinsel ve spiritüel bir denge olmasını sağlar. Gezegensel kültürümüzde, Sol Beyin kuvvetli bir şekil de aktif ve Sağ Beyin aktif değilken, “denge dışında” olduk. Okuldan başlayarak ve Yetişkin hayatta devam ederek Sağ Beynin aktivitelerine ve işlevlerine çok az önemin verildiği Sol Beyin toplumunda yaşıyoruz.
Sağ Beyin Salyangozu Galaktik spiralin Işık Kodu aktarımları ile uyum içinde titreşmeye başlarken, daha önce duymadığınız aktarımları “işitmeye” başlıyorsunuz. Bu, beyninizin bunu anlamlı “dile” nasıl tercüme edeceği hakkında fikri yokken, bu zamanda “beyaz gürültü” (bütün frekansları içeren ses dalgası) gibi görünebilir. Ama, Sağ Beyniniz ile çalışmaya ve Sihirli Yüksek Boyutlara genişlemeye başladığınız zaman, bu aktarımlar şekillenmeye ve anlamlı olmaya başlar.
Işık Dilini resim, müzik, şiir veya Galaktik Işık Kodlarının akışını ifade etmeyi sevdiğiniz diğer sağ beyin aktiviteleri ile ifade etmeye başlayabilirsiniz.
Bir çok insanın şu anda denge dışında olduğunu hissetmesinin nedenlerinden biri budur. Sol Beyin tarafına güvenmek o kadar dengesiz olmaya başlıyor ki, insanlar paranoya, psikoz ve depresyonda, Sol Beynin “gölge” enerjisine girme tehlikesindeler. Bu nedenle, bir çok insanın neden aniden bunalıma girmiş endişeli, paranoid ve belki psikotik hissettikleri ile ilgili fikri olmayabilir. Ve bu çok yaygın olduğu için, bunu kendiniz hissetmeseniz bile, sizinle etkileşimlerinde diğer insanlardan geldiğini hissedebilirsiniz.
Elbette, bu Dönüşüm sürecimizde zorlayıcı bir andır. Sadece neler olmakta olduğunu farketmemiz ve denge getirmek için çalışmamız gerekiyor. Yaratıcı aktivite, sihir, sanat, dans ve müzik ile Sağ Beyin Salyangozunu aktive edin. Hayal kurun ve dans edin, resim yapın ve yazın, her şeyde modelleri ve sihri görün. Sol Beynin “aşağıya doğru inen spiralinin” gölge tarafına yakalanmayın. Hepimizin bizi yerküreye sağlıklı bir şekilde topraklaması için aşağıya doğru inen spirale gereksinimimiz var, ama bu dengesiz olduğu zaman, bir patoloji haline geliyor.
Ayrıca eğer kulakta ağrı varsa, diyetten süt ürünlerini çıkarmanın yardımcı olabildiğini gördüğümü söylemeliyim. Süt ürünleri kulaklarda akışkan oluşmasına neden olur ve zaten o bölgede bir basınç varsa, bu ağrıya neden olabilir. Ve, Epifiz çok aktif olduğu zaman, bu ağrı yoğun olabilir.
Sevgili dostlar, bunun “dinleme” ve bize gelmekte olan bu yeni aktarımları işitmeye başlama zamanı olduğunu tahmin ediyorum. Resim yapıyorum ve Işık Dili aktarımları şu anda yapmakta olduğum şeyin parçası.
Dengenizi koruyun, drama ve paranoyanın dışında kalmaya çalışın ve Sağ Beynin Yaratıcı Dünyasında yapabildiğiniz kadar çok zaman geçirin.
Yakında, Gezegenimiz Sihir ve Yaratıcılığın Zamanın Anahtarları olduğunu yeniden keşfedecek ve Zamanı ve Zaman ile nasıl çalışacağımızı anladığımızda, çok farklı bir zaman Çizgisinde çok farklı bir Dünya yaratacağız. Anahtar içimizde; yukarıda nasılsa, aşağıda öyle. Şu anda online olan kendi “Galaktik Aktarıcımız” var!
(Çeviri: Saffet Güler)
http://www.starchildglobal.com/channels-and-articles/so-what-is-that-ringing-in-my-ears/