30 Ekim 2012 Salı

ONLAR BURADA - BÖLÜM 3 - NEDEN ŞİMDİ?

e-Posta
http://www.dunyaana.com/images/oo1.jpg   Neden tüm bunlar şimdi oluyor? Neden 10.000 yıl önce veya sonra değil de şimdi? Şimdi oluyor çünkü dönüşümümüzün son evresindeyiz. Tüm aşamaları geçerek son evreyi tamamlamak üzereyiz. Bunu açıklayabilmek için az önceki öyküme geri dönüp biraz daha Drunvalo merkezinden bahsetmem gerekiyor.


    Melkisedek gezegenimizde iki kritik devinim olduğunu söylüyor. Birincisi, yeni bin yılla ilintili olarak ekinoksların etkileşimi, ikincisiyse çok yeni keşfedilen bir ses titreşimi. Biz, yani tüm güneş sistemi, uzay boşluğu içinde sipiraller çizerek ilerlerken tüm bu olaylar aslında bir şeylere doğru yaklaştığımızı işaret ediyor. Astronomlar uzayda bizden başka birilerini araştırmaya başlamamızla bir şeylerin farkına vardılar. Belli takım yıldız bölgeleri sayıldı, sonra yıldız kümeleri denetlendi. Dört beş yıl kadar önce bir yıldız özellikle hedeflendi. Sirius A. Sistemimiz uzayda Sirius A’ya doğru yaklaşmaktadır. Sirius A’nın şekli adeta bir DNA molekülünün şeklini andırıyor. Sirius’la ortak bir kadere sahibiz. 

Birlikte hareket ederken bilinç durumumuz yavaş yavaş açılıyor, genlerin ve kromozomların DNA molekülleri üstündeki etkilerinin yarattığı bilmece giderek çözülüyor. Özel şeylerin meydana geldiği özel anlar vardır. Uzayda Sirius ve Dünyanın aynı hizaya gelmesi bu özel anlardan biridir. Bu aynı hizada bulunma durumu işte tam bu sıralarda gerçekleşiyor.

    Şimdi ekinoks döngülerine şöyle bir bakalım. ( Şekil 3-1) Dünya ekseni 23.5 derece eğiktir. Dünya güneşin etrafında dönerken bu eğikliğini korur. Bu da mevsimlerimizin oluşmasını sağlar.
    Ama ekseninde bir salınımı vardır. Bu salınım nedeniyle dünya dönerken eksen zamanla değişir ( her yetmiş iki yılda bir derece). Her 2160 senede bir takım yıldızların görünüş açısı değişir. Ve her 25920 yılda bu döngü tekrarlanır.

    25.920 yıl boyunca elips biçimindeki yörüngeyi izledik. Bu elips yörüngenin bir ucundayken dünya galaksinin merkezine en yakın konuma gelirken diğer ucunda en uzak konuma gelmektedir. Bir çok antik uygarlık, örneğin Tibet ve Hint uygarlıkları, bu durumunun farkındaydılar. Yolculuğumuzda galaksinin merkezinden uzaklaşmaya başlayınca uyanışa geçen yolcular konumunda olduğumuzu onlar fark etmişlerdi.
    Eski alimler ekinoks devinimlerinin yugas adını verdikleri bölümlere ayırmışlardı. Bu yugas hakkındaki bilgilerin çoğu 2000 yıl önce Kali Yuga zamanında toparlanmıştır.
http://www.dunyaana.com/images/onlar%203.jpg .................................................................................................................................................................................................................................................................
                                  Şekil 3-1 Ekinoks döngüsü

    Bu dönem rastlantısal bir biçimde tüm elips yörünge içinde neredeyse fazla uykuda olunan döneme denk gelmişti. Bu nedenle son iki bin yıl boyunca bu kozmik döngü hakkında uykudaki atalarımız tam olarak anlamadıkları bu olayı açıklayabilmek için çabalayıp durdular. Sonrada yazdıklarını hiç kimsenin anlayamayacağı biçime dönüştürdüler. Başka bir deyişle bu bilgilerin çoğu pek güvenilir değildir.


    Atalarımız 900 yıl önce meydana gelen iki noktayı keşfettiler ( 900 yıl önce uykudan uyanışa geçtiğimiz dönemdir). Bu noktalardan biri bilinç durumumuzdaki değişimler, diğeri ise gezegendeki kutuplardaki değişimlerdir.

    Şu anda tam galaksinin merkezine bakar bir konuma geçmek üzereyiz, bu nedenle de uyanış aşamasındayız. Sadece 180 derece sonra en yakın konuma geleceğiz. Bu noktaya da hızla yaklaşıyoruz. İşte bu yüzden sınırlarımızın neredeyse sonuna ulaştık. Nüfus açısından, çevre açısından ve diğer başka şeyler açısından.
    Thoth’a göre ( kim olduğundan daha sonra bahsedeceğim) Dünyanın kutup noktasının değişimi bilinç düzeyimizle son derece yakından ilgilidir. Hatta kutup noktası açısıyla bilinç düzeyimiz arasında matematiksel bir ilişki vardır. Uyuduğumuz konumla uyanık olduğumuz konum arasında farkı dünyanın diğer dönüşünün oluşturduğu gece ve gündüz konumuna benzetebiliriz. Gezegende yaşayan çoğu yaratık için gece uyku gündüz ise uyanma zamanıdır. Bu ekinoks döngüsünde de böyledir. Bu döngünün uyku noktasında olduğu konumda erkek taraf bizi kollarına alır ve korur. Bizi yeniden ışığa çıkaran taraf ise daima dişi olan taraftır. Durunvalo’ya göre bu çok kısa bir süre önce gerçekleşti. Bir kadın Şubat 1989’da bunu başardı.

    Bu yaklaşan durumdan çok uzun zamandan beri korkuluyordu. Bir gurup insan evleri için korunaklar hazırladı, yiyecek stokladı. Aralarında Kaliforniya’nın da bulunduğu bir çok sular altında kalacağından korkuluyordu. Drunvalo böyle bir durumun bu kez meydana gelmeyeceği görüşündedir. Bu nazik bir dönüşüm olacak. Çünkü 1972’de bir şey oldu ve her şey değişti. Daha büyük değişimler ileride.

    İçinde bulunduğumuz ekinoks döngüsü her şeyin neden şimdi olduğunu açıklıyor. Deneyimlerin çoğunu 1989’den 2000’ e dek yaşadık. Çoğunu.... . Ama Tanrı her şeyi yapabilir. Drunvalo’ ya göre farkında olmamız gereken diğer şey, bu gezegene olacak şeyler üstünde bu gezegende yaşayan insanların düşünceleri ve hisleri çok belirleyici rol oynamaktadır. Eğer bilinç konumumuzu değiştirebilirsek kehanetler ne derse desin önümüz açılacaktır.
    Kendi gerçeğimizi kendimiz yaratıyoruz. Her an yeni bir ortak gerçeklik meydana getiriyoruz. Düşüncelerimiz, duygularımız düşünebileceğimizden çok daha güçlü. Aslında bunların çoğu için ya çok az sorumluluk alıyoruz ya da hiç almıyoruz. Oysa her şey çok hızlı değişiyor. Daha önce hayalini bile kuramadığımız yepyeni bir imkan önümüzde uzanıyor.

    Kutup Hareketleri

    Eğer Thoth haklıysa kutup hareketleri bizim evrimsel şablonumuzla bağıntılıdır. Adeta birbirinin içine geçmiş konumdadırlar. Son değişiklik büyük bir değişiklikti ve bilinç durumumuzla doğrudan bağıntılıydı. Ama bu olumlu bir değişiklik değildi, olumsuzdu. Bilinç düzeyimizde kayıp yaşadık.
    Yakın zaman kadar bu değişiklerin 1950’lerde ilk kez meydana geldiğini düşünüyordum. Ya da herhangi bir değişiklik olduysa da milyarlarca sene önce olmuştur bir daha da olmayacaktır diye. Ama aslında her 12.500 13.000 yılda bir yada başka bir değişle tarih içinde sürekli bu ekinoks dönüşüm noktaları yaşadık. Yani aslında her şey normal işleyişini sürdürüyor.  Bilim adamaları gezegenimizin tarihinde de bir çok değişim olduğunu buldular.

    Yalnızca kutup değişimleri meydana gelmekle kalmıyor, kutuplarda zaman zaman ters dönüyorlar. Kuzey güney oluyor ya da tam tersi. Kutupların zirveleri ekvatordadır. Neredeyse gezegenin her tarafında deniz kabuğu bulabilirsiniz. Örneğin Rokcky dağının zirvesinde, Titicaca Gölü’nde ( bu göl deniz seviyesinde 12.000 fit yüksektedir). Deniz kabukları bu yerlerin hepsinin bir zamanlar deniz seviyesinin altında olduğunu göstergesidir. Bu bilgilerin çoğu okyanus bölgesinin çok uzağında bulunan devasa bir deniz kabuğunun üstündeki ağaç halkalarına benzer işaretlerin incelenmesi sonucu elde edildi.

    Kutup değişiklikleri büyüktür. İyon ve radyo-karbon deneyleriyle bulunduğuna göre 12.000 yıl önce Kuzey Kutbu Hudson Körfezindeydi. 66 derece Kuzey Enleminden 83 derece Batı Boylamına geçti. Oradan da şu anki yeri olan kuzey buz denizine. 1
    Şu an Başak ve Aslan burcu arasında bulunuyoruz. Aslında Balık burcundan Kova burcuna gidiyor olmamız gerekiyor ama Başaktan Aslana gidiyoruz. Zaten o nedenle Sfenks hem Başağın hem de Aslanın sembolüdür.

    Jon White kitabı Kutup Döngülerinde bu konu üzerinde önemli bilgiler verilmiştir. Kuzey Sibirya’ da insanların, bizonların, ağaçların inanılmaz bir güçle parça parça olduğunu sonra da her tarafın buzlarla kaplı bir konuma geldiğini gösteren kanıtlar var. Donmuş bizonların midelerinde tropik yiyeceklere rastlandı. Dikkate alınması gereken bir diğer hususta şu, ısının hızla düşmesiyle 200’den fazla farklı yiyecek çeşidi tespit edildi. Bu kalıntılar buzun o kadar altında bulundular ki 12.500 yıl sonra bile hala yenilebilecek durumdaydılar. Kutup hareketleri çok hızlı gerçekleşir.

    Bu kutup hareketlerinin neden oluştuğu konusunda çok kuramlar var. Örneğin; Buz kütlesinin genişleyip kayarak dünyanın dengesini bozması, bu kuramlardan biri. İsveçli fizikçi Hannes Alfvenis’in geliştirdiği manyetik dinamikler yada MHD adını verdiği çok daha modern bir kuram daha var. Bu kurama göre dünyanın yüzeyinin altında yarı katı bir katman daha bulunuyor. Bu katman bazen katı bir katmanmış gibi davranarak dengeyi sağlarken bazen de Dünya’nın manyetik yapısındaki değişmeler yüzünden etkilenerek bir sıvı gibi davranmaya başlıyor bunun sonucunda da Dünya’nın kabuğu konumunu değiştiriyor. 2 Bunun modeli laboratuar koşullarında yapılarak denendi.

    Hiç kimse olayı gerçekte neyin tetiklediğini bilmiyor. Hareket bir kere başlamaya görsün, Dünya’nın kabuğu saatte 200 mil yer değişiyor. Rüzgar hızını saatte 100 mile çıkarıyor. Açık ki bu durum yüzeydeki her şeyin baştan aşağı değişmesine neden oluyor. Şüphesiz bu kez olay üzerinde az da olsa bir kontrolümüz olabileceği umudu taşıyoruz.

    Kutup hareketi ne kadar büyük olursa onunla örtüşen bilinç değişimleri de o kadar büyük oluyor. Bunun sebebi kutuplarla birlikte bizimde değişmemizdir. Eğer daha büyük bilinçlenme gerçekleştirebilirsek kutup hareketleri üzerindeki gücümüzü arttırarak bu değişimi her zamankinden daha çok etkileyebiliriz. Bu durumda, görevimiz bir sonraki hareketlenmeyi korkutucu bir olay olmaktan çıkartıp eğlenceli bir deneyime dönüştürebilme gücüne sahip ileri bilinçlenme aşamasına geçmeye çalışmak olmalıdır.
    Bir yeniden doğuşçu olarak kutup hareketlerinin bir doğuma benzediğini söylememe izin verin. Eğer bir kadın korku içindeyse yapacağı doğum da o kadar zor ve acı verici olacaktır. Eğer rahatlar, korku duymazsa doğum bir anda kolayca gerçekleşecektir. Bu doğumda kolaylıkla atlatılabilir bir aşama haline getirebilir. Bu da bilinç düzeyimizin yükselmesi sayesinde olacaktır.

    Bu bilgileri korkutucu bulmuş olabilirsiniz. Korkmayın. Daha ileri bir seviyede korkacak bir şey olmadığını anlayacaksınız. Genelde gezegende kutup hareketleri oluşurken bir çok farklı şey yapılması gerektiği söylenir. Tabi bunların pek azı seçilir ve uygulanır. Bir gurup insan mesih bilinçlenme aşamalarına katılırken geri kalanları da bir boyuttan diğerine düşerler. Bu sırada kendilerini doğayla uyumlu hissetmektedirler. Uzun zaman dönemleri boyunca belki de yüz binlerce yıldır ancak pek az insan bu aşamadan geçebildi, çoğu bilinçlenme aşamasında geride kaldı. Sonuç olarak ta tüm gezegen mesih bilinçlenmesine tam olarak ulaşamadı. Ama şu an Dünya gezegeninde başka şeyler oluyor. İleriki bölümlerde bunları ortaya koyacağım.

    NOTLAR

0 comments:

Yorum Gönder