29 Kasım 2013 Cuma

ÜSTAT KUTHUMİ-28.11.2013

 
BELİRSİZLİK VE TESLİMİYET ÜZERİNE…

Sevgililerim, Ben Kuthumi’yim ve hepinizi sonsuz sevgi ve şefkat ile selamlıyorum. Öyle güzel açılımların olduğu bir dönemden geçiyoruz ki tanımlamaya kelimeler yetmiyor. Sizlere seslenmemizdeki amaç size bilmediğiniz şeyleri söylemek değildir. Asla değildir… Bilgiye ulaşma yolunun sonsuz olduğunu artık biliyorsunuz. Ve hatta sizlerin deyimi ile ‘modası geçmek’ üzere olan bu kanal mesajı aktarımlarının da hakikatte Özünüzden gelenler olduğunu biliyorsunuz.


Her an, her saniye bağlantı ve diyalog halindesiniz. Herkes ve her şey ile. Bağlantı demişken bu konu üzerinde biraz durmak istiyoruz.

Bir çoğunuzun son dönemlerde bir nevi yalnızlık aleminde süzülüp gittiğini görüyoruz. Fakat bu yalnızlık kavramı bilinen klasik anlamındaki kimsesizlik olarak değil; zihinsel olarak tutunduğunuz tüm varsayımlarınız, kabulleriniz ve kalıplarınızın, yani kısacası tüm oyuncaklarınızın elinizden alınması sonucu çektiğiniz can sıkıntısı illüzyonuna dikkat çekmek amacıyla kullanılmıştır. KABUL haline ulaşabilmek için olanı olduğu şekliyle görmenizi ve deneyimlemenizi engelleyen tüm kabullerinizi yıkmaya başladınız. Bu kalıpları ve kısıtlamaları kabul eden de sizdiniz. Şimdi bunları yıkarak doğal haliniz olan DENGE haline geçmeyi kabul eden de yine sizsiniz.

Önünüze yepyeni bir dünyanın kapıları açılmış durumda ancak içinizde alışık olmadığınız bir korku var. O da BELİRSİZLİK! Önceden oyuncaklarınızla birlikte yaşarken her şey daha kolay ve güvenli geliyordu. Size ölçülüp biçilmiş bir yaşam planı sunuluyor ve siz de bunu tatbik etmeye çalışıyordunuz. Yükselen bilinçlerinizle birlikte size sunulan tüm planları ve güvenceleri elinizin tersi ile tepmeye başladınız. Çok radikal kararlar vermeye, birçok ilişkileri gözden geçirip sonlandırmaya ve hayatlarınızı belirsiz bir yöne doğru değiştirmeye başladınız. Belirsizliğin içine doğru yol alırken kalbinizin atışlarını duyabiliyor musunuz? Korku değil bu atışların sebebi… Sizi tamamen kendiniz olacağınız zamanlara taşıyan bu cesur adımlarınızın heyecanı…

Sevgililerim zihinlerinizin sizi bu konuda tuzağa düşürmesine izin vermeyiniz. Ölüm denen deneyimden delicesine korkan zihinleriniz belirsizlikten yakınırken ne zaman öleceğini bilmek ister miydi acaba? Belirsizlik de zihin/egonun işine geldiği şekilde değerlendirdiği bir şey değil midir? Evrenin işleyişinin ‘nasıl’ına müdahale etmek isteyen zihinlerinizin önündeki en büyük tehdittir belirsizlik…

Kalplerinizde yatan şeyler burada bulunma nedenlerinizdir ve hayatlarınızın bunları gerçekleştirmek üzere düzenlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle sizler zihinlerinize rağmen belirsizliğe teslim olmalısınız. Akış içinde güvencelerinize tutunarak ve birbirinize hiçbir zaman gelmeyecek olan gelecek için sözler vererek hiçbir yere varamazsınız.

Bu yolda beraber yürümek, birbirine büyük ve hükümsüz sözler vermek demek değildir. Yolun gerektirdiği yere kadar ve gerektirdiği şekillerde daima hayatınızdan geçecek olan ve hayatlarından geçecek olduğunuz kişiler olacak. Burada size söylemek istediğimiz değişen frekansların ve akışın olduğu bu düzende artık birbirinizi zincirlemekten ve sahiplenmekten vazgeçmeniz olacaktır. Tüm parçaları ile BİRleşmeye kararlı olan bir bilinç bu yolda hayatından geçen hiç kimseyi ve hiçbir şeyi kendi mülkiyetinde ve güvencesinde görmemelidir. Bu bir illüzyondur.

Yeni enerjiyle birlikte bu yeni dönemde karma yanılsamalarından kurtulan sizlerin, birbirinizin hayatlarına dokunuşları da bir tüy kadar naif olacak ancak hissedilen ve paylaşılan sevginin boyutu tanımsız olacaktır. Eskiden sizi anlayabilecek ve sizin için özel olabilecek sadece sınırlı sayıda insan olabileceğini zannediyordunuz. Ancak hakikatte istediğiniz sadece sizi yargı ve beklenti olmadan kabul edecek kişilerin olmasıydı. Sevgililerim şimdi hepimiz beklenti ve yargılarımızdan soyunup, olduğumuz sandığımız kişiliklerden soyunup birbirimizi tüm çıplaklığımız ile görmeye hazırlanmıyor muyuz? O halde frekansların yakınlaştığı ve eşleştiği bu dönemde zihin perdesi aralanmış ve kalbini açmış birçok kişi sizleri bekliyor… Korkmanız için bir sebep var mıdır?

Kadim dostlarım, siz BEN sandığınız kişiliklerden soyunup kendiniz olan ÖZ’ü bulduğunuzda karşınıza çıkan herkes ve her şeyde göreceğiniz tek şey bu ÖZ olacaktır.

Zihinlerin bedenlere uyumlandığı bu dönemde önemli olan özünüz ile olan bağınızı koparmamanızdır. Bazı dönemlerde zihniniz sizi yapayalnız olduğunuza inandırabilir. Tekamül yolu tek başına yürünen bir yoldur ancak aynı özün temsilcisi olan sizler bu yolda daima el ele yürürsünüz. Yolda kendinizin sayısız ve sonsuz farklı versiyonu ile buluşur ve birleşirsiniz.

Ve artık yepyeni bir hale bürünen yolculuğunuz sizin için en hayırlı olacak şekilde her an yine yeniden düzenleniyor. Bildiklerinize tutunmaktan vazgeçtiğinizde, sevgiye ve belirsizliğe tamamen teslim olabildiğinizde hayal bile edemeyeceğiniz deneyimler sizi bekliyor olacak…

Teslim olun sevgililerim… Kalplerinize teslim olun… İhtiyacınız olan şey zihinlerinizle kararlar almak değildir. Yapmanız gereken tek şey kalbinizin söylediği yönde adım atmaktır…

Hepinizi sonsuz sevgi ile selamlıyorum.

AKTARAN (KANAL): SERAYE MAYDA

1 comments:

lordofsunshine dedi ki...

Bu yazıyı okuyunca aklıma eskiden meşhur olan bir fıkra geldi: Hani garibanın biri kırlarda dolaşırken bir uçurumun kenarında ayağı kaymış,uçurumdan aşağı düşerken can havliyle bir çalıya tutunmuş... Ama ne yukarı çıkabiliyor ne de aşağıya inebiliyormuş... Çalı da yerinden söküldü sökülecek vaziyetteymiş... Gariban korkudan avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamış: "İmdaattt! İmdaat, kimse yok mu,kurtarın beni,yardım edin! Kimse yok mu?" Bağırmış bağırmış bağırmış,sonunda gökten bir ses gelmiş: "Var evladım,ben buradayım!" Gariban korkmuş: "Sen kimsin?" Cevap gelmiş: "Ben Tanrıyım! Şimdi ellerini çalıdan çöz kendini boşluğa bırak ben seni tutacağım!" Garibanın içi titremiş,düşünmüş,düşünmüş ve tekrar bağırmış: "Başka kimse yok muuu?"
Kuthumi efendinin sözleri de bana bunu hatırlattı işte, neymiş efendim belirsizliğe ve sevgiye teslim olacakmışız... hehe hayırlı işler, sıkıysa sen gelip bizim gibi ol da teslim oluver bir görelim Kuthumi Bey... Aynı şeylere devam,"onu yapın,bunu yapın,şunu da yapın,teslim oluverin,karşılıksız sevin,karşılıksız verin" vs vs... Sanki yapmadık da bu haldeyiz... Kuthumi efendi buyur gel,sen de bunları yapıp hayattan kazık üstüne kazık yiyenler kervanına katıl da gör Hanya'yı-Konya'yı... Ondan sonra "Davulun sesi uzaktan hoş gelir" veya "hariçten gazel okumak kolaydır" gibi lafları sen de söylersin artık yukarıdan nutuk atanlara...

Yorum Gönder